---------------------- "Dananın kuyruğunun koptuğu yerdeyiz" filan diye bir yazı yazmam gereken gündeyiz, ama ortada ne dana kalmış ne de kuyruğu. Allah ömür versin ama "Hiddink'in yapılanması" adı altında tepetaklak olmuşuz ve haberiniz var mı bilemem ama bu akşam gol atamadan gelecek bir yenilgi sonrasında üçüncü torbaya düşmüş olacağız. Gerisi poşete kadar gider... ---------------------- Ne imaj kaldı, ne de tiraj... Milli Takım kimliği herhangi bir kulüp kimliğinin gerisinde ve Milli Takım haberini de dedikodu yoksa izleyen de yok. Bu ülkede futbolla ilgilenen her kesimin kimyası bozulmuş. Kapısının önünde yattığımız adam bizimle dalga geçer olmuş. Gözümüzün içine baka baka "çok duygusalsınız ama" diyor, kendisinin duygularından arınmış olmasını "meziyet" addediyor. Biz duygusalız ama son söylemiyle kendileri "tamamen duygusal" olmuş olmuyor mu?.. Hem çok duygusal olmakla suçlanıyoruz, sonra da "rövanştaki onur mücadelesinden" dem vuruyor. "Onur" dediği şey, duyguların doruğunda bir duygu değil mi?.. Hepimiz çok sinirliyiz... Oyuncu grubundan bazıları sabahı bulamayacağı için kamp doktorundan "uyku hapı" isteyecek duruma gelmiş. İletişim bozukluğu nedeniyle bir oyuncunun gelmesine sabaha karşı karar verilmiş, ülkenin öteki ucundan sabah ilk uçağa binerken pasaportunu da yanına alması istenmiş... Duyguya yer vermenin yanlış olduğunu söyleyen adamın uygulaması bu işte... Avrupa'nın en iyi 10 kalecisi arasında ilk beşe giren bir delikanlıyı daha ayağını attığı anda kimyasının bozulduğu bir stada atmışız, son hatırası kafasının yanından geçen bir rakı şişesi ve ondan sağlıklı davranıp, duygularına esir olmamasını bekliyoruz... Kendisini uzun zamandır her fırsatta aşağılayan bir grup oyuncuya da tribünde yer alanların üç gol yedikten sonra bile "anlayışlı davranmasını" istiyoruz... Umman kadar olamadık Umman diye bir ülke milli takımının başına Fatih Terim'i getirmek istediğinde çuvalla para verecekti. Ama bir şartı vardı... "Yılın üç yüz günü" kotası koydu Terim'e... İki tarafın da işine gelmedi ve anlaşamadılar. Biz ülke kariyeri yalvardığı hocasının üstünde (dikkat buyurun, altında gibi davranıyorlar ama her zaman her yerde kanıtlarım ki; üstünde) olan bir ülke olarak ligimizi bile izletemiyoruz üst yapının başındaki adama. Sistemi çöpe atalım Bizi "yoğun bakım" da kurtaramaz. Ölmeli, bu sistemin tüm unsurları ve onu bu hale getirip bu halde tutanlar ellerini çekmeli. Otopsiyle vakit geçirmemeliyiz... Tüm unsurlarıyla "bu sistemi" çöpe atıp, yeni bir yapılanmaya geçmeliyiz. Kastım oyuncu grubunu yenilemek değil, sistemin tüm unsurlarının kafasını değiştirerek sağlanacak bir yeni yapılanmadır. Gördük ki bu iş "suni döllenmelerle" olmuyor, çocuklar sağlıksız... Mesela Abdullah Avcı... Madem Avcı'nın takımı ligin zirvelerine çıkacak kadar istikrar sağlıyor ve onlar ligimiz için ne ise biz de Avrupa için aynıyız... Biz de istikrar yok ama Belediye takımında var... O zaman bunu sağlayanı getirin bitsin bu iş... Ama ona hiçbir şey dayatmadan, empoze etmeden, güvenerek, medyanın saldırılarından tüm gücünüzle koruyarak getirin... Sonra bekleyin normal doğumu... Son durumumuz Sivaslı Gülibik, kimine göre deli, kimine göre velî bilinirdi. Peter Sellers'ın son filmi olan "Beeing there"deki bahçıvan karakteri ile pek de örtüşür. Sivaslı şair Yener Okutan, yetinmenin ve övünmenin şiirini yazdı ona... Çoraktır, toprağı kıraçtır amma İnsan yetiştirir ilimiz bizim Hâl-ü kıbalına bakıp aldanma Hâdimü'l-hikmettir delimiz bizim ... Herkes sever koklar aşılı gülü Böyle gelmiş böyle gider ezeli Cıbırlar parkında Gülibik velî Kuşburnu çalısı gülümüz bizim Araştırma Burak Yılmaz ve Lionel Messi! Süper Lig'de 8 maçta 13 gol atarak maç başına 1.63 gol ortalamasına ulaşan Burak Yılmaz, yakaladığı gol ortalamasıyla Avrupa liglerinde mücadele eden birçok yıldız golcüyü de geride bıraktı. İşte size istatistik... İşte araştırma... Madem duygusallıkla suçlandık ve Hiddink'in anladığı şey sadece sayısal değerler, istatistik ve tahtaya çizilen oklar... Buyurun bakalım: Şu ana kadar attıkları gol sayıları: 1. Messi (Barcelona) 14 2. Burak Yılmaz (Trabzonspor) 13, Ronaldo (Real Madrid) 13, Mario Gomez (Bayern Münih) 13 3. Robbie Van Persie (Arsenal) 11, Claudio Pizarro (Werder Bremen) 11, Dries Mertens (PSV Eindhoven) 11 S-ÖZ: (Aristo) Konuşma sanatını bilen adam, düşündüklerinin hepsini söylemez; fakat söylediklerini düşünür de söyler.