Schuster gibi adamlar "tarz" adamlardır... Farklıdırlar ve o nedenle hemen ve sürekli olarak yadırganırlar. "Tuhaflık" onlar için normal, normal davranışlar ise tahammül edilemezdir. Farklıdırlar... Öyle olmaya çalışmazlar, onlar öyledir... "Kibir" ve "aggression" ile beslenirler. Onlara hep itiraz edesi gelir insanın. "Delilik ile dahilik" arasındaki ince çizginin üzerinde dans etmeye bayılırlar. Ne kadro seçimleri, ne oyuncu değişiklikleri, ne de maç sonrası söylemleri sıradandır, anlamakta bizi zorlayacak biçimdedir. Yarın Kiev'de 0-4'ü ancak onun gibi bir "aklı yerinden oynamış biri" denemeye kalkar ve eminim ki deneyecek. Mustafa Denizli Neuchatel'in 0-3'üne karşılık "yüzde 51" dediğinde, denediğinde ve becerdiğinde, 5-0'ı bulduğunda ona bıyık altından küçümseyerek gülenler ve onu "deli addedenler" sonradan "dahi" demediler mi?.. Fatih Terim Ali Sami Yen'de ve 1996'da Fenerbahçe'den 4 yediğinde "istifa" diyenler onunla neler başardığımızı görmediler mi?.. Terim, 14 kişiyle 2008'de yarı final oynarken, Almeida, Quaresma, Simao ve hatta Christiano Ronaldo, evde ayağını uzatmış olarak Semih'in attığı golü seyrediyordu. Şimdi kestikleri Nihat'ı izliyorlardı... Schuster Real'in başında Barcelona'ya 2-5 yenildiğinde ortalık birbirine girmişti. O zaman da "orta parmak" şovları yapmıştı Real taraftarına. Gitti rövanşta 4-1 yendi ve Barcelona'yı eledi Kral Kupası'ndan. Bizim anlamakta zorlandığımız Rijkaard ve Schuster oynamıştı bu iki marjinal maçı. Sıradan olmayanı anlamak zor iştir Bu tür insanlar bize uymaz. Genelde bizim duymak istediklerimizi söylemezler çünkü. Schuster ve benzerleri algılamaya çalışmazlar, algılanmayı da size bırakırlar. O nedenle "bize uymaz" bu tür insanlar. İstediklerimizi söyleyip, hayallerimizi süslemeye çalışmazlar. Rüya oluşturmak gibi bir çabaları yoktur. Tekke de, Üzülmez de, medyamızın büyük bir bölümü de zorlanır ona karşı. Bizim gibi değildir. Onun gibi olmamızı da düşünmezler, beklemezler... Onların insan ilişkileri biraz farklıdır. Terim için Florya'daki çaycının sorunu başkanının sorunu kadar önemlidir ve biz bunu yadırgarız. O nedenle onun maaşını meclis önergesiyle sorgular, onun 6 misline (en iyimser tahminle) birini getirip bizi rezil etmesini izleriz. Biz de az değiliz hani... Bizlere Schuster müstahaktır... Hemen kafası koparılması gerekenler kategorisinin başındadır Schuster ve gibileri... Onları anlamaya çalışmaktan daha kolaydır onlardan kurtulmaya çalışmak... Bu "tarz" adamlar, kafası hemen koparılması gereken, yerine bizim gibi birinin bulunup "bon pour lorient" yani bizim için uygun, "ancak bizde gider", sadece bizim buralarda iş yapabilir adamlardan birini hemen getirmemiz gerekir. Özetle... Rakibe göre oyun, onların içine sığmaz. Geldikleri ülkeye uyum gibi bir kaygıları da yoktur. Kendilerine kibirlerinden yediremezler bunları. Bıçak sırtında gezerler. Her dahi mutlaka delidir... Bir deli, akıl hastanesinin tel örgülerinin arkasından melül melül sokağa bakar, gelen geçeni seyredermiş. Onu fark eden biri gelip yanaşmış ve sormuş: - Adın ne hemşerim... - Bernd... Bernd Schuster... - Sen deli misin?.. - Öyle diyorlar.. Bizim sivri zekalı dalga geçecek ya, muhabbet olsun torba dolsun diye sözü uzatmış... - İçerde kaç kişisiniz?.. -Valla hiç saymadım ama siz dışarıda kaç kişisiniz?.. Akıllımız mı çok, delimiz mi; varın siz karar verin, çünkü ben beynimi yemek üzereyim... ------------------------ Bu tür adamların tahlillerini yapmak, Hacettepe Üniversitesine idrar örneği gönderip sağlıklı sonuç beklemekten beterdir. Onlar karmaşık işleri sevenlerden oldukları için onları izlemeye çalışmak bile adamı yorar. Bizim gibi olmalarını isteriz, olmadıklarını gördüğümüzde de tepelerine bineriz. Futbol dünyasının içinde çok vardır onlardan. Türün örneği çok, ama bu türün içinde onlar gibisi pek yok. Schuster ve gibilerinden söz ediyorum... ------------------------ POST-İT Bu aralar Galatasaray yazmak demek, "hataları sıralamak" demek... Yönetim, transfer, diziliş, hafta içi basın toplantısı, maç sonrası basın toplantısı, tercüman isteyen bir tercüman, çeviri dilini tercümanından iyi konuşan bir hoca, muhalefet, stadın tabelası... Hatalar silsilesi... S-ÖZ "Beşiktaş'ta oynamak için yurda kaçak giriş yapan 7 Portekizli daha yakalandı..." Pişmiş aşa su katıldı Bursaspor'un bir orta-ileri baklavası vardı ki; Ozan İpek, Bekir Ozan, Volkan Şen ve Sercan Yıldırım ortalığı toz duman ederdi. Bu takım geride bekleyen bir oyun oynardı ve çok sabırlıydı. Sonra helikopterle adam indirdiler stadın orta yerine. Baklavayı kuruttular. Ömer ileri çıkamaz oldu. Turgay küstü gitti... "Baskı oyunu" oynamaya heveslendiler ve bir çuval kestane şekerini yenmez hale getirdiler. Aşı tekrar ısıtırken suyunu fazla koydular!.. Bir lig birincisi için en tehlikeli şey, lig ikincisinin Fenerbahçe olmasıdır. Hele havaya girmiş bir Fenerbahçe aslında birincidir de ikinci gibi durmaktadır!..