Radikal değişiklikler için Gerets'in eline çok daha uygun maçlar defalarca geçmişti. Ama o böyle bir hamleyi bir sinir harbinin tam ortasında denedi. Maç eksiği olanlarla, yan yana hiç oynamamış olanları İnönü'de Beşiktaş'ın önüne sürdü. Mesela Ergün, Emre Aşık'la son olarak 4 yıl önce yan yana oynamıştı. Mehmet Güven'le ise hiç... Bu maç, "denemeye" uygun olan en son sıradaki maçtı. Yorgun oyuncu sayısını azaltmış olan G.Saray, aslında diri başladı ama yüzünü Mondragon'a dönük oynayan ve bütün tercihlerini yanlış yapan Necati, iki kez gol vuruşunda da topun gözünü çıkarınca, diri oyunun bereketi kaçtı. İyi oynayıp Necati engelini aşamayan G.Saray için klasik yorumumu daha ilk yarıda tekrarlayabilirim: "Al Necati'yi kenara, oyna 10 kişi, en az bir puan alırsın..." Hiç olmazsa gezinen formayı görüp ve onu kendilerinden sanıp pas atma gafletine düşmezler. Mustafa Doğan ve Emre Aşık, iki takımın "bıngıldak" sendromunu oluşturuyordu. Parmağı bastırınca eliniz bebeğin beyninin dibine kadar girebilir ya, işte ondan. Emre kırmızı karttan ucuz kurtulduğuna şükrederken, Ricardinho "orta ve asist nasıl yapılırmış" dersini verdiğinde, garibim Tomas, Nobre ile Bobo'nun arasında yapayalnızdı. Bknz. Gol... G.Saray'ın koşuşturması iyi oynar gözükmekten öteye geçmedi ve ben diyorum ki; final pası ve pozisyon oluşturmayı hiç çalışmamış bir takım iyi oynasa ne olurdu?.. 0-1 olurdu. Öyle de oldu. Daha da fazlası olurdu... İkinci yarıda Beşiktaş skoru idare etmeye erken başlayınca G.Saray, Emre ile bir gol bulup umutlandı. Ancak 1-1'e razı olduğunu tüm hamleleriyle belli eden Erik Gerets, beraberliği reddeden Tigana'nın hamlelerine karşı puan almamalıydı. Yıkılmış ve enkaza döndürülmüş 19 yaşındaki Mehmet, maçı ve savunmacıları sokup iğrenç bir beraberliğe razı olan Gerets'i bitirdi. Bu kadar zamandır G.Saray'ı doğraya doğraya cacığa çeviren Erik Gerets, şimdi yeni bir sözleşme yapmak durumunda. Ama G.Saray'da değil... Beşiktaş ise bu maçtan puan kaybıyla çıksa, bu futbolun tüm bilimselliğine "ayıp" sayılırdı.