Sözünü bil pişir,
ağzını der devşir...
22 Nisan 2009 01:00
Bir Anadolu deyişi vardır "gafile kelam nafile kelam" diye. Bu aralar söylemler sözlü sataşmalara dönüştü ve korkarım artık sahanın içinde değil şeref tribünü yakınlarında yumruklaşmalar başlayacak. Tezgahtan söz eden, şimdi tezgahtan söz etmek ayıp demeye getiriyor, hocalardan birçoğu kıvırıyor, yöneticilerin bazıları dokundurmayı çoktan geçti, rakibinin alnına ateş ediyor, sallayan motivasyon gerekçesini önümüze koyuyor. Sallayan, üzerinden çok geçmeden "ayıptır sallamayın" durumuna geçiyor. Ben de akşamına "kıyam" olabilecek bir maçın öncesinde bana emanet edilen yarım sayfaya fikir boca etmeye çalışıyorum.
Şu Anadolu'nun kocaman yüreği yokluk ve yoksulluk içinden nasıl bir bilgelik vermiş ki bize; hâlâ daha tepe tepe kullanıyoruz bugünün sorunlarında.
Eskimiyorlar hiç...
"Acık" geriye gidelim. Üç ay öncesine filan...
Beşiktaş'ın başkanı değil miydi feryat eden? Çoğunda haklı bulduğum videolu gösteriler düzenleyen ve o zamanlar şu anda eleştirdiği rakip başkanın puan cetvelinde bulunduğu yerde bulunan.
Bir tek "tezgâh" sözcüğü kullanmamıştı ama onu kasteden her türlü mevzuat vardı söyleminde.
Birkaç ay önceki bu söylem ne kadar başarısız ve hatalıysa, Polat'ın tezgâh sözcüğü de o kadar alelacele ve ayaküstü, yani pek düşünmeden harcanmış kelimeler sayılmaz mı?..
Sadri Başkan değil miydi kıyameti koparan ve şimdi de "ayıp oluyor beyler" çıkışını yapan? Ne zamanki o sihirli "şampiyonluk" sözcüğünü bıraktı ve "amacımız UEFA'ya katılabilmek" dedi ve haftalar sonra galip geldi iç sahada.
Bülent Uygun değil mi "bizi şampiyon yapmayacaklar" diyen sonra da bunu alıp "motivasyon içindi" elbisesine sığdırmaya çalışan? Benim bildiğim motivasyon maç öncesi olur. Maçtan sonra takımı ve camiayı motive etmek nasıl oluyor da oluyor...
Sayın Şekip Mosturoğlu değil mi Volkan'ın cezasını kalıba sığdıramayan? Ona göre görüntü varmış ama yayıncı kuruluş özete koymamış. Sadece pazartesi bir kez kullanmış. O nedenle görüntüden ceza vermek usule ve hukuka aykırıymış. Yani "var ve yaptı" ama raporda yok ve görüntüsü sadece bir kez yayınlanmış. Çok yayınlanınca ceza büyük mü olacak?..
Esas hukuka uygunsuzluk, sarı kartı gördüğü için zaten cezalandırılmış olan Sabri'ye ikinci bir ceza vermekte değil mi?...
Cezalandırılacaksa Sabri'ye kırmızıyı olay mahallinde göstermeyen Fırat Aydınus cezalandırılmalı değil mi?.
Arda kendi takımının soyunma odasına üstelik maçtan sonra gidemeyecek. Akreditasyonu yok. Doğru. Verin cezayı.
Ama devre arasında kendi stadının soyunma odasına apar topar giren, görevlileri iterek girene verebileceğiniz cezadan fazla olmasın.
Üstelik bunu hak mahrumiyeti varken yapabilme cesareti bile var birilerinin.
Arda'yı tek başına asmayın.
Bütün bunlardan geliyoruz TFF'nin devrini tamamlayıp uzatmaları oynadığı gerçeğine...
En yüksek makamın "darbe" girişimiyle özerklik de gitti elden. "Şeffaflık" ve "denetleme" kararı alındı.
Hadi gidin UEFA'ya, FİFA'ya...
Gidemezler...
Çünkü "tayin" edildiler...
Üstelik onları oluşturan, tüm kurulları kuran ve kollayan, yani işi kurgulayan da sayın Aziz Yıldırım...
Bir tek o konuşmuyor zaten...
Çünkü, "siz kurdunuz, bunu da mı yıkacaksınız" derler...
Sayın Yıldırım kaç yıldır başkan?.. 11 yıldır...
Kaç şampiyonluk gördü?.. Dört...
Kaçı Haluk Ulusoy döneminde?.. Üçü...
O zaman sormazlar mı "Onu niye devirdin de bunu getirdin, şimdi bunu da beğenmiyorsun" diye?..
TFF yönetiminde, MHK'nın ta kendisinde, Gözlemciler ve temsilcilerde, Hukuk kurulunda, Tahkimde...
Hep sayın başkanın yerleştirdiği kadrolar iş yapıyor.
O nedenle karşı çıkamıyor.
Mesela...
Fenerbahçe Asbaşkanı Sayın Şekip Mosturoğlu'nun bir hukuk şirketi var mı?..
Var...
Burada maaşlı çalışan avukatlarından biri değil mi Federasyonda görev yapan...
İşte size kanıt...
>> Buza yazı yazmak
Bizim işimiz bu.
Bu gece Fortis Türkiye Kupasında heyecan umduğum bir maç var. Ben baskı trafiği nedeniyle bu maçın dedikodusunu yapmaktan mahrum kalıyorum.
Bizim işimiz suya veya buza yazı yazmaktır.
Anaparayı ise "bitmiş maçın ardından" konuşan, oyuncu-seyirci-yönetici-hakem dörtlemesinin "arkasından" konuşanlar kapar.
Bize kurşunlar!..
>> İki tekerli tanıtım
Bisiklet'in en tepe organizasyonu başarıyla sonuçlandı. En azından can kaybımız yok. Bu kadar güzel bir parkuru, güneyin nisan sıcaklığını tüm dünyaya gösterdik ama bizde yol olmadığını da.
"Şurada kayıp düşerler" denilen yerlerde kayıp düşenleri de yayınladık.
Zaten izlemesi keyifli, tur anılarla dolu ama sadece son 100 metresi seyredilebilen bir spor dalıdır Bisiklet...
Yazması ve anlatması ise imkansız bir spor dalı...
>> POST-İT
"Söz etmek" üzerine bir "söz" daha ediyorum bu özel yerimde:
Söz dokuz boğumludur, boğa boğa söyle...
Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir...
Kılıç yarası sağılır, dil yarası sağılmaz...
Taamın ve kelamın çoğundan sakın...
Öküzü boynuzundan, insanı sözünden tutarlar...
>> S-ÖZ
Kelamından olur alim kişinin mikdarı..
Bir Anadolu deyişi
>> Bizim ligimiz öne geçenin aniden "olgunlaştığı" geride kalyanın feryadı bastığı, TFF katmanlarını oluşturduğu için mevcut şartlarda yürüyüş yapacak iken sessiz kalındığı bir ligdir...