Şükür nimete değil, verenedir

A -
A +

"Komplo teorisi" merakımdan mı, yoksa "sanal senaryo" tutkumdan mı; nedendir bilinmez, benim de kendime göre "gelecek tasvirleri" yapma hakkım var. Bunu sağlıklı biçimde yapabilmek için, yakın gelecekten yola çıkmak istiyorum. Açıkça görüldüğü gibi Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un siyasetle kavgası var. Hükümet erkinin de Haluk Ulusoy ile. İsteseler gün bile sürmez, saatler içinde devirirler Ulusoy'u... Ancak FIFA ve UEFA gibi iki güç, Avrupalının "öküzün altında buzağı arama merakı" ağırdan alınmasını sağlıyor operasyonun. Kavgayı hükümetin kaybettiği hiç olmamış bir şey olduğundan Ulusoy, uzatmaların sonuna kadar direnmek istiyor, ülkemizde bir şeylerin süratle değişebileceği gerçeğinin ardına sığınarak. Sert kavga terminolojisi ile sonuç alamayınca, stratejik değişim uygulayarak, operasyonu bir satranç zarafetiyle uygulamaya başladı siyaset. Ne gerekiyordu? Hareketin başlaması... Levent Kızıl, bir iş adamı mı, yoksa bir kulüp başkanı olarak mı, bilinmez; başa geçti ve öncü oldu... Ya da olduruldu! Sonra ne gerekiyordu? Yeterli imza sayısı... F.Bahçe zaten başından beri "başı" çekiyordu bu harekette... G.Saray cephesinde ise "Senin Seyrantepe sancını geçirecek olan antibiyotik bende" diyen siyaset, Canaydın'ı da yanına çekti. Gerçi bu hamle, bunu asla kabullenemeyecek olan ve F.Bahçe'nin "dümen suyu" sakinliğine girmeyi kendine yediremeyen "Liseliler" gurubu tarafından ağır bir bedelle ödetilecek... Ama oldu işte... Bazı engeller ise zaten küçüktü ve "küçücük ulûfelerle" halledilebiliyordu. Onlar da halledildi... Son gereken neydi? Hâlâ daha sözünden dönmeyen ve duruşunu "delikanlıca, mertçe ve inatla" sürdüren Trabzonspor ve Beşiktaş'ın kalelerinin düşmesi... Trabzon, "akrabalık bağları" kesbeden ilişkisine rağmen inadından vazgeçmiyordu. 16 Ocak kararı ile iki yabancısı durup dururken, yeni iki yabancısına da izin veriliyor ve üç gün içinde onları oynatabiliyordu. Federasyon da boş durmuyordu. Beşiktaş'ı sallamak için İçişleri Bakanı'nın oğlu olan Murat Aksu çekiliyor, Beşiktaş yönetiminin kalbi çıkarılıyordu. Murat Aksu, sapına kadar Beşiktaşlı, iyi bir spor hukukçusu ve siyasetin göbek bağlısı olarak devre dışına çıkınca siyaset veziri çıkıyor ve "Şah mat" diyordu. Oyun bitse bile satrançta son hamle bekler. "Pes" demeden bitmez. İşte Ulusoy şimdi o durumda... Nasıl senaryo ama... Gerçek gibi değil mi? > Do'lu geçmiş zaman... Hakemin düdüğünün "si" den çaldığını bilir miydiniz? Bazılarının ki "do"dan çalsa da... Miş'li, di'li filan değil dopdolu bi do'lu geçmiş zamanı olan ekol ülkelerden biri hakemmiş, tahkime baskıymış, sokakta taraftar yürütmekmiş filan dinlemeden ne yaptı? Koskoca Feyenoord takımını Avrupa'dan attı! Sebep? Sahaya iki koltuk atılmış, iki - üç kişi sahaya inmiş ve tribünün bir bölümünde kavga çıkmış... Yahu bunlar bizde vaka-i adiyeden şeyler... Anadolu'yu bırakın, İstanbul'un üç büyük stadında işlerin ters gittiği her hafta yaşıyoruz bunları. Teşkilat "miş"lini geçirdiği için, hakemi "do"lu geçmişi olmadığından, bütün ulema da "si"den uluduğu için daha çok ekmek değil, harbi birkaç "fırın" yememiz lazım bizim.. > Kahraman ölüm saçmaz Size bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce iyi haber: Ligin ilk yarısının, Fortis Türkiye Kupası'nın ve hazırlık döneminin şampiyonu kimdir? Tartışmasız Fenerbahçe... Belirtiler farkın giderek büyüyeceğini de gösteriyor. Üstelik "marka yönetimi" ve sportif "merchandising" konusunda aldı başını gidiyor. Son hamlesi de ölü dönemde satacak bir şey üreterek Athena gurubunun Fenerbahçe marşının CD'sini pazarlamak oldu. Zamanlama mükemmeldi. Kutluyorum ve Fenerbahçe'yi gocunmadan örnek almalarını istiyorum. Onların kahramanlığına saygı duyuyorum... Şimdi de kötü haber: Satır arasında kaldı ve medyamız pek kurcalamadı olayı... Halk Bankası maçı 2-2 giderken bir voleybol salonu basılıyor ve teamüllerde hiç görülmedik bir şekilde hakem filenin üstünde oturduğu yerden aşağı inmek zorunda kalıyor. Sebebi de eski oyuncuları Volkan'ın sayı aldıkça sevinmesiymiş... Yok böyle bir şey... Mesela, Murat Hacıoğlu 100. Yıl olduğu için Fenerbahçe'ye gol atmamalı mı? Kazara atarsa oturup ağlamalı mı? Daha da vahimi, Halk Bankası koçunun, salona müdahale geldikten sonra takımının Fenerbahçe'yi yenmekte olan 5'ini kenara alıp yedeklerle oynaması ve maçı 3-2 kaybetmesi... Protestoymuş!.. Play-Off'ta şimdi durum 1-1... Oysa Halk Bankası 1-0 önde başlayacaktı play-off'a, şayet Aziz Yıldırım sahayı basmasaydı... İşin kötüsü skandalın ört bas edilmesi... Bu daha da endişe verici... > "Firmamızın sermayesi çalışanının hayal gücüdür" Bu söz Bill Gates'e ait... Herhalde Ertuğrul Özkök'ten duydu. Luciano şimdi olmadı ama sezon sonu gelecekmiş... Hooijdonk zaten kapıda. Herkes istiyor. Oldu olacak Uche ile Högh'ü de alın Fener'e... Ortaya da Okocha ile Ortega... Yanına da ikna edilirse Şeref Has... Takıma bak be!.. Haber bulamadığında transfer bombaları patlatan medyamı da suçlayamıyorum ki.. Ertuğrul Özkök, ne dedi TSYD seminerinde: "Bırakın beyler, gazeteler biraz da hayal satsın." > S-ÖZ Gerçek profesyonel; işini yaparken, iş mi yapıyor yoksa oyun mu oynuyor, anlaşılamayan insandır. (Ümit Aktan) > Emre ırkçıysa ben de ırkçıyım... Ona ırkçı diyen İngilizler, önce bu çocuğun ülkesine Turkey = Hindi demeyi bıraksınlar ve Türkiye desinler, sonra görüşelim... > UMITA boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.