Takımlar sahaya çıktığı zaman herkesin hayalini kurduğu alkış, ancak Ali Sami Alkış'tı. O da maça geldi mi göremedim. İlk yarıdaki maçtan bu yana buram buram dolmuş olan G.Saray taraftarı yanlış tertibin nafile çabasını ve maçın hakeminin cırt düdüklerini duydukça çıldırdı. Kadıköy'deki maçın tam tersine adalet dağıtmaya kalkan Bülent Demirlek, geçen yılın kupa finalinden beri maç alamadığı F.Bahçe'yle barışmak için yanlış maç seçmişti. Şimdi küs kalmadı. Bülent Demirlek çıldırttığı G.Saraylılarla diyetini ödedi, Mustafa Çulcu aklandı, Haluk Ulusoy da durumu kurtardı. Ancak bütün bunlar için yanlış maç seçilmişti. Ya da şöyle söyleyelim, Gerets'in anormalliklerini hesap ederek, doğru maç seçilmişti. Kim bu İnamoto? Bu adam ne ki, böyle bir maçta topu ısıracak? Arda'nın ayakkabısı etmez bir adama güvenen Belçikalı ve onun yüzünden çok ağır bedeller ödeyen G.Saray yönetimi yerle bir olmuştur. Şampiyon F.Bahçe için her şeyi doğru yaptığını ve skor avantajının da etkisiyle çözülen rakibine karşı sezonu katmerli bir şölenle bitirdiğini söyleyip, şampiyonu kutluyorum. Ancak, ilk yarıda duran toplara iki bilemedin üç kişiyle gelen G.Saray kazanmak zorunda idi. Ve bu tür toplara 7-8 kişiyle gelen F.Bahçe kazanmak zorunda değildi. İşte tuhaflık burada. Bu denli bir tacizin, aciz duygularından kaynaklandığını görüyorum ve atılan her şey hiçbir işe yaramadı ve Gerets'in alnındaki 4 dikiş hâlâ orada duruyor.