Her şeyin başında şunu söylemeliyim ki, Yusuf Namoğlu da artık tarihi mal olmuştur: Özgür Yankaya da dün gece tarihin malı olmuştur: Bu arada, kıdemsiz yardımcı hakem tarih içinde yerini almıştır. Sakat oyunculara güvenip sahaya süren ve sonra da yarı yolda kalan Fatih Terim zaten tarihe mal olmuştur: Bu arada, 9 kişi kalan rakibine karşı, halen tesadüfen goller arayan Abdullah Ercan da tarihe mal olmuştur. Maça gelince... Kelimenin tam anlamıyla tarihi bir geceydi. Sakatlıklar nedeniyle taktik değişiklik şanıs elinden giden Fatih Terim, oyunun akışı içerisinde hamle yapma şansını kaybetmişti. Özellikle yenilen ikinci golde, sol savunmanın dibinde topu rakibine atan savunma oyuncusu, dönüp gelip Galatasaray'ın sağından gol olan pozisyonda tek suçluydu ve bunu önceden hesaplayamazdınız. Zaten felaket de bu hesapsızlıktan geldi. Şimdi oyuna bakınca, kaleci Muslera hatalı bulunabilir. Savunma prensipleri hatalı bulunabilir. 1-0 öne geçip, (Nasılsa kazandık) havasına giren Galatasaray'ın oyun mantığı hatalı bulunabilir. Ama 9 kişi kalan rakibine karşı sağlıklı hücum edemeyen Gaziantepspor da hatalı bulunmalıdır. Uçkur 9 yerden kopmuştu: Normal şartlarda iyi oynayarak kazanılacak bir maçta, hakemlerin Büyükler'i kollamadığının kanıtını sadece Galatasaray maçlarında göstermek isteyen Yusuf Namoğlu da sınıfta kalmıştır. Başka bir sahada asla çalınamayacak düdükler, bariz gol şansı yokken çıkan kırmızı kartlar ve hatta rakibinden topu çalınca, çalınan düdüğe, tepkisine topa gösteren Sabri'ye çıkan kırmızı kart asla adalet değildir. Smaçları görmeyen hakemler, dün gece hayallerini gerçek yaptı. Böylece Özgür Yankaya da tarihteki yerini aldı. Neyi irdelemeliyiz? Çalınan düdüklerin hepsinin sorgulanabileceği bir gecede bütün hakem teşkilatı tarihe geçmeyi başarmıştır. Şimdi neyi irdelemeliyiz?