Tekdirden takdire...

A -
A +

LuaLua ne kadar oynar maç seçen biri olarak, Karabükspor ne denli kontra, ne biçim kontra oyunu seçer gibi sorularla başladı maç.

Temkin diz boyu...
Galatasaray ilk defa çakılı defans göbeği ile belli ki kontra yememeyi öne çekmiş. Karabükspor ise kontra çıkacak alan bulamadığı için biraz bocalar gibi. Kocaman bir 45 dakika 'verimsizliği doruklarında' gezindi durdu.
Drogba'nın bir asist harikası pası ve Semih'in ilk ve son kademe hatası olmasa esnemekten çenemiz çıkabilirdi ilk yarıda.
Ağız tadıyla kaçan bir golü yok 45 dakika boyunca iki takımın da...
Drogba'nın 'gole biçilmiş kaftan' ayarında bir iki pası dışında Burak'ın tek maç oynamaması halinde bile 'geri gitmiş' kalitesine tanık olarak tamamladık ilk yarıyı...
Ev sahibi bekliyor 'gelsin de arkasına saldırayım' diye...
Misafir ise 'bir hata yapsın da görür gününü' havalarında...
İkinci yarının başında 8-10 dakikalık tempo ve baskı golü de beraberinde getirdi. Drogba-Sneijder işbirliği düğümü bir anda çözdü. Golü bulduktan sonrasını da rölantide oynayan Galatasaray verimsiz bir gününde olan Burak'ı dışarı alarak maçı da kilitlemeyi başardı.
Bu bir puan maçıydı...
Artık iyi oyuna prim verme dönemi geçip gittiği ve sadece 'puana dönük' oyunun makbul olduğu haftalara girdiğimiz için bunu da doğal olarak kabul etmmemiz gerekiyor...
Son dakikalarda Şampiyonlar Ligi'nin yorgunluğu da bastı ama kendi evinde 3-1 yenildiği rakibinden deplasmanda 3 puan almak, bir artı olarak değerlendirilebilir.
Kenarda kimsesi olmayan takım zor deplasmandran 3 puanı alıp gelmiştir...
Yeteri kadar 'tekdir' edilen bu takımın, artık 'takdir' edilmesi zamanı da gelmiştir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.