Teknik direktör yaşam koçu mudur?..

A -
A +

Yer­li ve ya­ban­cı tek­nik di­rek­tör­le­rin far­kı, "Tek­nik" ve "di­rek­tör" ye­te­nek­le­ri­ni fark­lı bir şe­kil­de ser­gi­le­me­le­rin­de ya­tı­yor. Ya­ban­cı­lar da­ha çok i­şin "tek­nik" ta­ra­fıy­la il­gi­le­ni­yor ve ül­ke­miz­de gö­re­ve baş­la­dık­la­rı­nın he­men son­ra­sın­da "in­san sar­ra­fı" ol­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni de fark e­di­yor. Bir an­da ken­di­le­ri­ni ço­ğu e­ği­tim­siz, hiç de "ho­mo­jen" ol­ma­yan bir in­san gu­ru­bu­nun "ya­şam ko­çu" ol­mak zo­run­da bu­lu­ve­ri­yor­lar. Ve o­ra­da da so­run baş­lı­yor... Bir ya­ban­cı ho­ca, ta­kı­mı ile uğ­ra­şır­ken bir­den­bi­re You­la de­ni­len bir ada­mın ol­ma­yan tek­nik ye­te­ne­ği­ni kü­çük ve pat­la­yan sprint­ler­le ser­gi­le­di­ği­ni keş­fe­di­yor. Yu­suf Şim­şek'le oy­nar­ken ta­nı­şı­yor. Kay­se­ris­por­lu Tur­gay'ı keş­fe­di­yor ma­çın için­de ve ken­di Uru­gu­ay­lı­sı­nı bu ko­nu­da uyan­dır­ma­mış olu­yor. An­ka­ras­por'u ta­nı­mı­yor ve ken­di ta­kı­mı­nı he­nüz ta­nı­ma aşa­ma­sın­da ol­du­ğu için ka­yıp ve­ri­yor... Es­ki­şe­hirs­por'u bil­mi­yor ve bil­mek zo­run­da da his­set­mi­yor ken­di­ni İs­pan­yol Av­ru­pa şam­pi­yo­nu ho­ca... Ken­di ta­kı­mı­na tek­nik bil­gi­le­ri­ni ak­set­tir­mek­ten do­la­yı di­rek­tör­lük yap­mak zo­run­da de­ğil­miş gi­bi ge­li­yor ken­di­si ken­di­si­ne... Ya­ban­cı ho­ca oyun­cu­su­nun hep ha­zır ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor, ken­di­ni ha­zır­la­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor ve Tür­ki­ye ka­dar bir ben­ze­ri ol­ma­yan "dış et­ken­le­ri" he­sap­la­mak­la ka­fa yor­mu­yor. Dü­şün­mü­yor Es­ki­şe­hirs­por ve­ya An­ka­ras­por'un si­lah­la­rı­nı ve sos­yal ko­num­la­rı ne­de­niy­le bes­len­di­ği hır­sı­nı. Kay­se­ris­por'u de­ğil, ken­di oyun­cu­su­nu kur­gu­lu­yor sa­de­ce. Tek­nik ko­va­lı­yor, di­rek­tör­lü­ğü bir ke­na­ra iti­ve­ri­yor. Yer­li ho­ca ise oyun­cu­su­nun ra­kip ta­kım­da oy­na­yan "kan­ka­sı­nı" ve­ya "gı­cı­ğı" bu­lu­nan oyun­cu­la­rı­nı da he­sa­ba kat­mak zo­run­da ka­lı­yor. Bu ne­den­ler­den so­nuç çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yor. Oyun­cu­su­nu iki se­zon ön­ce o ta­kım­dan al­dı­ğı­nı ve­ya o ta­kı­mın is­te­yip ala­ma­dı­ğı­nı he­sa­ba ka­tı­yor. Ya­ban­cı bi­ri bu­na ka­fa yor­mu­yor. Oy­na­ya­ca­ğı ta­kım­da bir oyun­cu­nun ken­di yö­ne­ti­ci­sin­den bir­kaç ön­ce trans­fer tek­li­fi al­dı­ğı­nı hiç he­sa­ba kat­mı­yor ya­ban­cı. Yer­li ise oyun­cu­su­nun he­de­fi­nin ra­ki­bin­de oy­na­mak zo­run­da ol­du­ğu ger­çe­ği ile bir­lik­te ya­şı­yor... 61 da­ki­ka bir faz­la ve 90 do­ğum­lu bir ka­le­ci­ye kar­şı ve de üs­te­lik ön­de oy­na­ya­ca­ğı­nı he­sa­ba ka­tar­ken bel­ki de "ye­te­nek­li ve ge­niş ka­pa­si­te­li" oyun­cu­la­rı­nın ken­di­li­ğin­den bir çö­züm üre­te­ce­ği­ne ina­nı­yor. Ça­re üre­ten bir tak­tis­yen ola­mı­yor o an­da bir ya­ban­cı.Yer­li ho­ca ise o an­da ra­kip ken­tin ve ra­kip oyun­cu­la­rın içi­ne düş­tü­ğü sos­yal bu­na­lı­mı da he­sap et­mek zo­run­da ka­lı­ve­ri­yor... Kim kor­kar "ten­kit" di­rek­tör­den... Bir ya­ban­cı ho­ca o ge­ce­nin spor prog­ram­la­rı­nı, spor yo­rum­cu­la­rı­nı ve er­te­si gün­kü man­şet­le­ri­ni as­la dü­şün­mez. On­lar onu ır­ga­la­maz... Söz­leş­me­si ka­pı gi­bi­dir ve üç avu­kat ta­ra­fın­dan im­za­lı­dır... Bir ya­ban­cı ho­ca, son iki haf­ta­da ara­ya iki mil­let­ve­ki­li koy­muş olan iş­siz bir yer­li mes­lek­ta­şı­nın iş­ga­li al­tın­da­dır. Bu­nun­la çık­mak­ta­dır maç­la­ra. O ge­ce ye­rel bir te­le­viz­yon­dan ge­le­cek iki sal­dı­rı, bir ye­rel ga­ze­te­nin man­şe­ti bi­le ken­ti al­tüst ede­cek­tir. Bu­nun kor­ku­suy­la ya­şar­ken, ol­ma­yan bir söz­leş­me­nin ga­ran­ti­si (!) al­tın­da ol­du­ğu­nu bil­mek­te­dir. Yer­li tek­nik di­rek­tör, "ten­kit di­rek­tör­le­rin" kor­ku­suy­la çık­mak­ta­dır her ma­ça... Kı­sa­ca­sı... Yer­li bir ho­ca ay­nı za­man­da "genç-yaş­lı, zen­gin-fa­kir, kon­du­dan ge­len-gök­de­len­den ge­len, yer­li-ya­ban­cı, Hı­ris­ti­yan-Müs­lü­man, Af­ri­ka­lı-İs­kan­di­nav" in­san top­lu­lu­ğu­nun "ya­şam ko­çu" ol­mak zo­run­da­dır... Ya­ban­cı bir tek­nik di­rek­tör için Lin­coln ile Sab­ri, Edu ile Vol­kan, Ka­zım ile Ali Bil­gin, Mei­ra ile Meh­met Gü­ven eşit­tir. Gel­dik­le­ri yer­ler ile gi­de­cek­le­ri yer­le­ri bir Türk ho­ca dü­şü­nür an­cak... Ya­ban­cı bi­ri için sa­de­ce bu­lun­duk­la­rı yer­ler önem­li­dir... Bi­ri tek­nik­tir... Di­ğe­ri hem tek­nik, hem de di­rek­tör­dür... Ten­kit di­rek­tör­ler ise sa­de­ce yer­li ho­ca­la­ra ya­yın ya­par­lar... >> Nu­rul­lah Sağ­lam k­la­si­ği Nu­rul­lah Ho­ca­yı çok se­vi­yo­rum ve tak­dir edi­yo­rum. An­cak... Onun ta­kım­la­rı hep "te­miz ve gü­zel fut­bol" oy­nu­yor ama bu­nun­la oran­tı­lı bir yer­de as­la bu­lu­na­mı­yor. Kon­ya'da da bu böy­ley­di Ga­zi­an­tep'te de böy­le... Bü­tün yüz­de­ler le­hi­ne olu­yor. Top hep on­lar­da ka­lı­yor, pas isa­be­ti, şut yüz­de­si, fa­ul ka­zan­ma ve du­ran top is­ta­tis­tik­le­ri hep onun ta­kı­mı­nın le­hi­ne... Ama ne­den­se hep o ka­dar... Al­kış­tan baş­ka bir şey ala­mı­yor onun ta­kım­la­rı... Be­şik­taş ve Ga­la­ta­sa­ray üçer ta­ne at­tı da... >> Yer­çe­ki­mi­nin ter­bi­ye­siz­li­ği Ge­çen se­zo­nun şam­pi­yon­lu­ğu­na mal olan ha­ta ile bu se­zo­nun ne­le­re mal ol­du­ğu­nu he­nüz bi­le­me­di­ği­miz iki ha­ta­sı Vol­kan ile Edu ara­sın­da ya­şan­dı. As­lın­da iki­si­ni de or­tak bir dil kur­su­na gön­der­me­miz ge­re­ki­yor ki ay­nı di­li ko­nu­şu­yor ol­sun­lar. Vol­kan to­pa yük­sel­di­ği za­man so­nun­da mut­la­ka ye­re dü­şe­ce­ği­ni hep unu­tu­yor. Edu da Vol­kan'ın hep ha­va­da ka­la­ca­ğı­nı zan­ne­di­yor... Bu ha­ta­lar zin­ci­ri ol­sa ol­sa... Yer­çe­ki­mi­nin ter­bi­ye­siz­li­ği­dir... >> ­Bi­ri­le­ri ve di­ğer­le­ri... Bi­ri­le­ri, bir haf­ta di­yor ki... "Kart­la­rı çok ko­lay gös­ter­me­yin" ve o haf­ta tek­me­ler ha­va­da u­çu­şu­yor... ­Son­ra... "Kart­la­rı e­sir­ge­me­yin" fer­ma­nı çı­kı­yor ve bu kez kart­lar ha­va­da u­çu­şu­yor... ­Geç­ti­ği­miz haf­ta i­se bi­ri­le­ri... "Pe­nal­tı ça­lın, kork­ma­yın" de­di her­hal­de ki; he­men her maç­ta pe­nal­tı dü­dü­ğü öt­tü... ­Bu haf­ta der­bi haf­ta­sı... ­Ba­ka­lım bi­ri­le­ri ne di­ye­cek?.. >> S-ÖZ İnsanlığa yararı olacak bir şey yapana kadar, utanılacak bir yaşamın varmış demektir..." Ümit AKTAN >> POST - İT "Dev­rim" ya­vaş ya­vaş ya­pı­lır­sa, o­na "ev­rim" de­nir... ­Zir­ve­ye ba­kı­yo­rum ve son yıl­lar­da ya­vaş­tan baş­la­yan Ev­rim'in, so­nun­da bir Dev­rim'e dö­nüş­mek ü­ze­re ol­du­ğu­nu his­se­di­yo­rum... >> An­ka­ras­por Bur­sas­por'u Bur­sa'da de­vi­re­rek Fe­ner­bah­çe'nin ar­dın­dan bir "ce­na­ze" da­ha kal­dır­dı. Ya­ra­lı­la­rı öl­dü­re­rek de­vam e­di­yor Ay­kut Ko­ca­man...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.