The Hırtlar Vadisi

A -
A +

Giden bir daha gidiyor Kurtlar Vadisi Irak filmine. Toplumsal başkaldırıyı resmeden filmin hamasetine teslim ediyor kendini. Gidenin bir daha geri gelemeyeceği puan cetvelinin vadilerinde ise kurtlar, operasyon yapıp temizliğe başlıyor, neredeyse kan gövdeyi götürecek. Herkes şikayetçi olsa; diyeceğim ki bu da bir adalet biçimidir. Ama birileri pek memnun ortaya çıkan durumdan veya kendine avantaj sağladığı hatalardan. Bakınız... İnsan zekasının kaynağı olan beyin adlı organ "saniyede 30 milyar BİT kapasiteli" bir işlem hacmine sahiptir. Bunu insan eli ancak 6 bin millik bir tel ve kablo ağı ile sağlayabilir. Ona eşittir beynimizin lif ağı. Bağımsız nöronları irtibatlayan 100 bin akıl almaz bir sinir lifleri ağından söz ediyorum. Bunun 7'de 1 kadarını kullananlar akıllı ve zeki insanlardır. 7'de 1,5 çok akıllı ve zeki insanlardır. 7'de 2 çok ender çıkmış insanlık tarihinde. Albert Einstein'in mesela 7'de 2'ye çok yaklaştığı sanılıyor. Allah'ın göğüs kafesimizin üstüne oturttuğu muhteşem bir makinenin yüzde onu ile yetinmek... Buna razı olmak... İşte budur derdim... Bunun kuaför zevki ve makyajı diyerek dıştan görünüşüne harcanan zaman içine de harcansa aptallık aynalara mahkum kalırdı. Egemen olamazdı... IQ, yani "İntelligent Quotient" ile EQ, yani "Emotional Quotient" zeka ve duygu katsayılarını belirleyen bir ölçüm birimidir. Kendinden daha akıllı ve daha yetenekli bilgisayarı yapabilen insan, nasıl ondan daha aptal olarak kenara çekilmek zorunda kalabilir, bunu da benim havsalam almıyor. Acaba ben, 7'de 1'i bile bulamayanlardan mıyım?. Al eline satırı, çıkışa geçen Samsunspor'u iki haftada doğra ve vadinin dibine bırak... Akrabana iş verir gibi Ersun'u kayır ve Johanna üstünden dayak atmasına göz yum... Kayseri'nin yerine başka takımları tayin et. Muhteşem bir "Anadolu kaplanı ve Hitit mücevheri" olan yaş ortalaması 23'ün altına çekilmiş bir pırıltıyı yok et. Biri kayırılacaksa, bu ligde Kayserispor kayırılmalıdır.. (bknz. Federasyon seçimleri) Konya, Malatya ve Diyarbakır kentlerinin sandalyesine bir tekme de sen at. (bknz. Federasyon seçimleri) Denizli ve Gençler'in nasıl kucağa alındığı ortada değil mi?.. (bknz. Federasyon seçimleri) Hafiften adaletli bir hakemle hemen yeniliveren ve Nobre'nin "azıcık efendice oynamaktan mustarip" tarzının aslında Samsun'un hatası olduğunu söylemek isteyenlerin EQ'larını ben nasıl araştırmayayım? Normal zekası olan herkes anlıyor oynanan oyunu. İşine gelen susuyor, gelmeyen konuşuyor. Samsun'da "Arkadan bir torba gol geldi ama" diyenler, maçın nasıl akış değişikliğine uğratıldığını görmezden gelmişlerdi. Ankara deplasmanında "Ahmet Yıldırım kart görseydi maçın akışı değişirdi" diyebildiler. Zaten 5 tane atıyordun madem Samsun'da, atsaydın ya o zaman Ankara'da... IQ'mu koyarım EQ'larına karşılık... Ortadan aşağısı ve ilk ikinin hemen arkası ve tabii ki kendi içinde ilk iki, karakol kapılarına gelmek üzere... Her takım bir Polat Alemdar peşine düştü çoktan... Bilmezler ki; bizim "The Hırtlar Vadisi" filminde, ajanlar silah atmaz... Düdük çalar... POST-İT İnsan kardeşlerini seçemez ama dostlarını seçebilir. Bir başkan kendi adına kavga verecek yazarlarını ve muhabirlerini de seçebilir ama seyircisini seçemez. Bir hoca da oyuncusunu seçebilir ama rakibininkini seçemez. Bir takım hariç diğerleri hakemleri ve vereceği kararları seçemez. Ama, o kararları yontacak insanları seçebilir. (Ümit Aktan) S-ÖZ Alim cahili bilir, çünkü o da daha önce cahildi. Cahil ise alimi hiç bilmez, çünkü hiç alim olmadı.. (Lokman Hekim) Düüütt... Biiiip!.. Maç sonuna doğal olarak yayıncı kuruluş girebiliyor sadece. Bu haftanın maç sonlarına göz gezdirmek istediğimde yapılan kayıtların sesli olması nedeniyle bol "bip" dinledim. Hatta Malatya koridorları uzun "biiiiiiiip" lerden oluşan bir kayıt sunabildi bize. Arada bir veya iki kelime çıkıyor, gerisi yine "biiiiiip".. Hakem düüüüt.. Ve başlıyor biiiiiip.. Futbolun içinde "kaybetmek" tabii ki var. Ama "kaybettirilmek" yok. Bip'ler bunun için düttürülüyor. Futbolun kuralları vardır ortak... Bir de hakemlerin kendi kuralları varmış... Kayıtdışı maçlar ise biplenmemiş maçlardır. K.Karabükspor-Giresunspor maçı sonrası ile Akınspor-Ereğli Belediyespor maçlarının sonrasını bir kayıt edebilselerdi mesela, biplerin nasıl dütüldüğünü görürdünüz. "Biiip"lerden "iki çift laf" bulamazdınız Türkçe söylenmiş... Tercümanın masalı Yıllar önce Schalke takımına Hami Mandıralı transfer olmuştur. Tercüman meselesi vardır. Bulurlar toptan anlayan ve bir alt yapıda oynamakta olan genç bir çocuk ve verirler Hami'nin yanına. O da onunla idmana çıkar, seyahate gider ve yanından hiç ayrılmaz. Sonra gün gelir Hami oradan ayrılır.. Çocuk gurbetçi olduğundan kelli... Orada kalır. Lisansını da çıkartırlar. Oralarda oynamaya başlar. Ardından da memleketine göçer. Sonra bir gün İstanbul'da bir maça koyuverir hocası onu. Oyuna girer girmez, stajını doğru adamın yanında yaptığını belli edercesine vurur topa ve son yılların en güzel, üstelik platin değerinde üç puan getiren golünü atar. Anlattığım en güzel gollerden biridir o... O çocuğun masal gibi hayatı vardır. Adı Ünal Alpuğan'dır... Rize 'de oynamaktadır... Elden mektup "Başarıyı çok uzaklarda aramaya gerek yok. Kendi çocuğuna, kendi gencine güvenmek yeter" Bu sözler yenilmez bir takımı yenen bir hocanın sözleridir. Ünlü yabancıları olan bir takımı yener yenmez söylenmiştir. Altında Giray Bulak imzası vardır... Üstüne de "Sayın Christoph Daum " yazarım. Elden gönderirim... Her hafta kimi statlarda kapalı gişe, kimi hafta boş statlara oynuyoruz ama olsun biz de vatanın yüzünü ağartıyoruz. Yapımcısı TFF, yönetmeni MHK, her hafta değişen bir yeni Polat Alemdar. Üstelik bizde ölü nadir, kazanan ekabir, kaybedene kabir... Kaçırma vatandaş... Bir sopa da sen al gel stada. Güçlü olandan yana isen, elindekine davul tokmağı dedirtiriz biz nasıl olsa bir şekilde...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.