Topstar başlıyor

A -
A +

Oh bee... Sanal transferlerden, dedikoduları haber gibi okumalardan, kulüplerin birbirine yazılı küçük haberler ve görüntülü 3-5 dakikalardan oluşan mektup yazmalarından bıkmıştım. Şunun şurasında ne kaldı ki... Bizim "Topstar" başlıyor. Muppet Şov'un kermitleri gibi localara kurulup önümüze gelene "verip - veriştirme" sezonu açılıyor. Başarısız saha içi skorlarından sonra kolaylıkla, "bu işi bilmiyor" diyebileceğimiz hocalar için, önümüze atılmış hocalar için başparmağımızı aşağıya doğru çevirip her hafta karar ilân edeceğiz. Kazanınca, "bu adam dâhi" diyeceğiz, kaybedince "Alex de koşmuyor ki" yazıları döşeneceğiz. "Anadolu'dan şampiyon çıksın" ister gibi görünüp, çıkmasın diye elimizden geleni yapacağız. Az kaldı... Şunun şurasında 20 gün içinde "spor şürekâsının" kendi kendini tatmin ettiği "Topstar yarışması" başlıyor. Tilki geçinenler, yılan görünenler, örümcek kafalılar, su aygırları ve deve benzeri tüm hayvanat, insan formunda arz-ı endam edecekler 2-3 hafta içinde. Hani adamın biri, "Valla peşimde 3 şirket birden koşturuyor. Zam yapmazsanız yakında beni bulamazsınız" diye bir blöfle patronun huzuruna çıkar. - "Peki, hangi şirketlermiş bunlar?" sorusuyla karşılaşınca da hemen cevaplar: - "Ayadaş Elektrik, İSKİ su ve doğal gaz şirketi." Lig biraz daha gecikseydi, "nereden baktığınıza bağlı" durumuna, biz de zam isteyen adam gibi düşecektik. Çalınacak bir yanlış düdüğü 3-5 yazı boyunca kurcalamadıktan sonra hayatın ne anlamı var? Zaman zaman Gerets'e bulaşacağız, Rıza ve Daum çerez olacak çilingir sofralarına, ön eleme ve arka dörtlü derken önümüze milli takvim serilecek ve huzur içinde huzurunuzu bozmaya girişeceğiz. "Asker, başıbozuk, aile salonu üstte, bekâra kombine yok, protokol beslemeli amigo, milyara bilet, ölmeye geldik, artık önümüze bakıyoruz, biz hakemler hakkında konuşmuyoruz, 3-5 kendini bilmez için koca camiayı, Carew satılır mıydı, Rüştü gider miydi, Ribery geliyor" diyerek başlıyoruz. Hepsi bu panayırda... "Starların top olanları" hâlâ deniz kenarlarında çeşitli magazin programlarını süslerken, "topun star olanları" kendilerini spor ulemalarının önüne atacaklar. Attıkları milyonlarca dolarlık imzaları, burunlarından fitil fitil getirmek üzere, sanıyorum hepimiz hazırız... Eşek Ribery İki şeyden bıktım.. Biri, bir "aykırı tuhafın" yazdığım bir kitaba; kendine "sansasyonel ataklar" yapmak amacıyla davalar açmasından... Diğeri, bir "kifayetsiz muhterisin" boşanıp semerini yiyememesi nedeniyle hâlâ daha "ayak altında" dolaşıp durmasından. Ribery için yeni bir davaya tahammülüm yoktur. O nedenle onun eşekliğini hakaret boyutundan alıyor, hocanın eşekle ilişkisi boyutuna taşıyorum. İsteyen iki "Ş" ile söyleyebilir, Ribery eşeklik etmiştir. Onun akıllı sandığı ve paragöz davranışı karşısında G.Saray'ın tavrı; aslında G.Saray'ın peşine düştüğü "eşeğini önce kaybettirip sonra bulduran kaderin garibanı sevindirmesi" olarak algılanmalıdır. Sarı-kırmızılı yönetim "para - pul" değil, zaten kendi malı olan "eşeğini" gaipten bulup getirmeyi, üstelik hem "eşeğini geri almanın" kıvancını, hem de tekrar masaya oturabilmenin "kombine kazancını" düşünüyor. Birinin eşekliğinden, kendi hocalığının doruklarına çıkmayı planlıyor. Tabii, "eşekten ve paradan" düşmenin "kombine derdini" yaşamaya başlamaz ise. Feribot magandaları Vapurla Marmara bağlantıları dolu. Tek çare Eskihisar - Topçular feribotu marifetiyle yolculuğa başlamak. Ay ortası ve dönem değişimi cumaya gelmiş ve kilometrelerce kuyruğu göze almışsınız. E-5 karayolundan feribot sapağına girip, kuyruğun bir yerine yerleşiyorsunuz. Sabırla ve adım adım giderken, direksiyona oturma şansı bulmuş ve her nasılsa bir de ehliyet edinmiş mahluklar sola çıkıp, "yarım saat ile bir saat arasında" kâr eylemek için kuyruğa tecavüz edip gişelere saldırıyor. Hayvani güdülerle donatılmış, araba da kullanabilen bu mahluklar, akıl kırıntılarını debriyaj ile gaz pedalı arasına sığdırabilecek kıtlıktaki zekâlarını, motor gücüyle doğru orantılı olarak kuyruğu kemirmeye kullanıyor. 15 Temmuz Cuma saat 17.00 - 19.00 saatleri arası bilet gişesi önünde, "Ümit Bey bunu Türkiye Gazetesi'nde yaz" diyen normal insanların sersem sepelek feryatlarıyla, oraları bombalanmış metro istasyonu önüne dönüşüyor. Oranın polisi ve jandarması da dikkatli olması gereken tek zaman diliminde maalesef gaflet uykusunda... 34 Z 6863 siyah jeep, camdan çıkardığı sol elinin orta parmağını havaya kaldırıp şeref turu atan gerçek ve son maganda başta olmak üzere işte, "araba kullanabilen mahlukların" bazılarının plakaları: "34 YN 1722, 34 ZL 410, 41 T 3212, 34 ZA 0738, 41 E 5085, 34 VM 7471, 34 D 2848, 34 UD 7547, 34 VD 3727..." POST-İT Hepimizin dalga geçtiği şu ölü dönemde, Korkut Göze doğru bir iş becerdi ve bazı oyunculara ayna tutarak gazetecilik yapmaya çalıştı. Hepsini kestim ve sakladım. Ligin ilk haftası tebrik et. (Ümit Aktan) Flaş.. Flaş.. Şu Pamplona Festivali'ni bilirsiniz. Güney İspanya'da azgın boğaların garip ve yolunu şaşırmış gençleri önüne katıp kovaladığı meşhur festival. Yahu... Bu festivalin aynısı 20 yıldan fazladır Bodrum'da ve her gece yapılıyor. Üstelik bize ait ne kadar boynu altın kolyeli öküz ve ayı varsa, onlar da İspanya'daki boğalar gibi günün ilk ışıklarına kadar genç kızları önüne katıp kovalıyor. Üstelik boynuzları pırıl pırıl. ----------------------------------------------- S-ÖZ Oğlumuz çok başarılı bir tenor oldu. Böyle çalışmaya devam ederse ileride inşallah çok daha başarılı bir bariton olacak. (Mehmet Barlas) ----------------------------------------------- Trabzonspor, Brezilyalı'nın birini kaleye, diğerini stopere koydu. Forvetinde de sezonun kralı var. Bir Brezilyalı da ortaya alırsa, Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi hedefini 12'den mi vurur dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.