Sessiz maçın gürültüsü çok büyüktü. Bir gün öncesinin sonucuna istinaden "komplo teorileri" had safhaya çıkmış ve renkli bir derbiyi korku filmine çevirmişti. Koca bir sezonu hangi oyuncularla nasıl ve ne oynayacağını bilemeden geçiren bir Galatasaray ile ne oynaması gerektiğini çok iyi bilen bir Trabzonspor kafa kafaya verdiler. 3 puana mutlak ihtiyaç duyan konuk ekip, duran toplara bile ancak iki kişiyle gidebilecek kadar temkinli. Bu kadar "temkinli" oyunla maçı nasıl kazanacaklar sorusu da tepemizde duruyor. Sabırlı oynuyor şampiyonluk adayı ama su kadar sabır da "delikanlıyı bozmasın" diyorum kendi kendime. Galatasaray ise "angarya" formatını aşamıyor bir türlü... 45 tane futbol dakikasını "ağız tadıyla" bir kaçan gol heyecanı bile yaşayamadan geçtik. İkinci yarısı daha hareketli biraz daha "final" niteliği taşıyan bir maç gibi başladı. Öne hamle yaptıkça "mecali olmayan" bir rakipten kontralar yedi Trabzonspor. Ya atacak ya da yiyecekti... Kazım'sızlık belki de hayırlı olacaktı Galatasaray için. Çünkü Kazım, martı kuyruğuna takılmış hayaller demekti zaten. Simidi vapurdan atanı sever Kazım gibiler... Servet gibiler ise bu durumda bile oynar adam gibi... Bütün bu "hayırsız işler" sonunda Trabzonspor'un sezon içindeki en hayırlı golüne vesile oldu ve ligin zirvesinde beklenen "operasyon" gerçekleşmemiş oldu. Trabzonspor dün gece galiba, iki puandan çok fazlasını kazandı... Ne dersiniz?..