G.Saray son lig maçının kadrosunu ve modelini sürdü sahaya. Olimpiakos ise baskı kuran ve üç forvetle saldıran bir takım asla değildi. Ancak daha iyi top tutan ve ayağa oynayan bir takım olduğu için, maç bizimkilerin kontra çıkışlarına pek müsait oldu ilk10 dakika sonunda. Bu çıkışların ikisi pozisyon, ikisi de rakibe erken iki sarı kart oldu... Golün araştırmacısı hep biz olduk. Lincoln'ün "fake look" pasları, iki yandan sıfıra inebilen Arda filan derken bloke ettik Yunan şampiyonunu.. Tek eksik gol derken onu da son günlerin "gol tedarikçisi" olup üç gece öncenin muhteşem golünün çok basitini atamayan Arda'dan umarken Kewell'ın müthiş ön direği ve "kafa vuruşu" değil, "kafa şutu" ile bulduk.. "Sıfır risk" oynayan Meira ve Aşık Emre ile "maximum risk" oynayan Lincoln ve Arda maçı taşımaya çalışanlardı. Kewell'ın savunma yaptığı ve Servet'in de hücum ettiği "takım oyunu" ilk yarıyı biraz sıkıntılı tamamladı; ama olsun.. İkinci yarı "makara yaparak" oynayan Galatasaray'ın golün katmerlisini kovalaması nedeniyle maçı garantileyememesinin sıkıntısı ve rakibini ezerek oynamanın verdiği keyfiyle oynadı. O arada bir penaltı ve çuvalla gol de güme gitti ama olur bunlar çünkü, hakem İspanyol'un teki zaten... Sonlara doğru biz yorulduk ve maçı "idare ederek" oynamaya çalıştık ama onların "dili bir karış dışarıda" ve perişanlar. "Üç olsun bizim olsun" puanlarını "bir olsun bizim olsun" golüyle alıp bitiriyoruz maçı.. Özetle.. Harika bir takım savunması, mükemmel bir pres anlayışı uygulayan ve gözü fena halde okşayıp kimsenin kaytarmadığı bir Galatasaray seyrettim dün gece.. .