Birer kere çıktılar huzura. Oluşan kanaatler henüz havada kalacak vaziyette. Biraz daha beklemek ve ondan sonra 'et mi, balık mı' teşhisini koymak gerekir. Uçanlarla kaçanlara aldanmamak gerekiyor..
Beşiktaş 'fena halde' hazır göründü..Trabzonspor doğru bir kadro mühendisliğinin karşılığını geç de olsa alacak gibi..
Sadece Trabzonspor'un biraz daha hızlanması gerekiyor..
Fenerbahçe havai fişeklerle dolu kadrosuyla seyretmesi zevkli ama ortalığı aydınlatacak durumda değil henüz..
Kasımpaşa bu sezon çok can yakar, Mersin İdmanyurdu ile Gaziantepspor'un çaresizliklerle dolu kadroları ve oyunları tehlike çanlarını daha sahneye çıktıklarında çaldı gibi..
Bursaspor'un ise bundan daha iyi olacağı apaçık ortada..
Gelelim ilk dördüne..
Galatasaray 'hazırlanamamak' gibi bir karmaşa içinde..
Oyuncu alamıyor ama alıyormuş gibi yapıyor, oyuncu satamıyor ama satıyormuş gibi de yapıyor..
Melo'yu çözerken Burak'la uğraşıyor ve sahaya çıkmadan yorgun düşüyor..
Fenerbahçe ise bunun üstüne koyacak bir oyuncu zenginliğine sahip ama bu kadar zenginlik de delikanlıyı bozabilir..
Kadro oluştururken 'adaletli' davranmanın çok zor olacağı ve hep oynamayanlara takılıp kalınacak bir yapı oluşturuluyor..
Fenerbahçe'nin artık 'lokal başarılarla mutlu olan takım' elbisesini çıkarmaya
niyetli olduğunu pek sanmıyorum..
Geçmişte Şampiyonlar Ligi'nden elenmesi tepki çekmez pek orada. Geçmişinde Avrupa'da çeyrek final oynayıp ligde şampiyon olamadığı için Zico'yu göndermek gibi bir sabıkası mevcut.
Oysa Galatasaray Avrupa'daki hayal kırıklığının ertesinde Prandelli'yi gönderdiğinde liderin 1 puan gerisindeydi.
Beşiktaş doğru adamını buldu sonunda ve o doğru adam oyuncularının belli ki kalbine girmeyi başarıyor.
Trabzonspor'la Beşiktaş'ı öne koyarak başlıyorum mayıs hayallerime..
Bir okur paylaşımı
Bana geldi ben de paylaşıyorum..
Sivas'ta ne istemişti Galatasaray?
Şunu..
Diz titreten kanatlar, ezici ataklar, makine gibi bir orta saha, nefes aldırmayan defans falan sanırım. Taktik bir deneme ile tek forvet başlamak Sivas deplasmanında yaz boyu futbola ve rakibe aç bir takıma karşı ilk raunda kaskını, zırhını yani tüm korumalarını takıp çıkmak demek oluyordu. Muhtemelen ilk yarı gol yemeyelim nasıl olsa yeneriz mantığı ile düşündü Hamza hoca; ama Muslera'nın da maça tek eli ile başlayacağını hesaplamamıştı.
Ofsayta gelince..
20 santim ofsayt gol diye ortalığı ayağa kaldıranlar 20 santim ofsayt diye geçerli sayılmayan Olcan'ın nizami golünden niye hiç söz etmiyor?.
Hakemin hiçbir 20 santimde art niyeti olamaz. Olsa olsa 'hatası' olur...
POST-İT
Eto'o..
Eto'o diyorum başka da bir şey demiyorum..
Oğuzhan-Eto'o aynı takımda olsa diyorum; o kadar..
S-ÖZ:
Saygı oIan yerde korku oIur ama, korku
oIan yerde her zaman saygı oImaz.
(PLATON)