Ülke puanı meselesi

A -
A +

Bu G.Saray'ın A'sı da, B'si de aynı. Zaten ilk maçta öyle bir skor çıkmış ki ortaya, Neeskens'i uca, Rijkaard'ı arkasına koy yine de turu atlarsın. Böyle maçları oynamak zordur. 18. dakikaydı ben gördüm ki kalede Orkun değil Leo Franco oynuyormuş. O arada bir tane direk olmuş, Barış golü atacakmış toptan düşmüş, Nonda da gollük topu dürtememiş. Bu kadar atamazsan, gelmeleri de kaçırmaları da doğaldır. Aslında skoru cebine koyup da ondan sonra oynamak çok daha zordur. Dünyanın bütün endüstriyel takımları ilk maçta turu cebine koyduktan sonra, kendini yırtmaz, taca-kuşa atar ve maçı bitirir, debelenmeden oynarlar. G.Saray'ın B'si bile topu yere indirip ayağa paslarla oynarken, Mehmet Topal oynadığı yerin en iyisi olduğunu bir kez daha gösterdi milli maçlar öncesinde. İkinci yarının başında bu kadar gol kaçırana bir gol buldu rakip, ama oyuna iki kişi sokuverince maç da değişti, maç değişemeden önce skor da. 1-1'den sonrası büyük sıkıntı oldu. Çünkü oyunun tadı kaçmıştı. G.Saray, ustalarıyla topu gevelerken, rakibi prestj açısından da olsa bir şeyler yapmaya çalışıyor, daha doğrusu küçük üçe birler kurmuş G.Saray'dan topu kapmaya çalışıyordu. Kaptıkları zaman da yapabildikleri en iyi şey, en uzağa atmaktı. Rotasyonu olabildiğince yapmış olan G.Saray, ülkeye bir zarar vermeden bugünkü kura çekimine kendini attı. Özetle; ülke puanı açısından kazansaydık iyi olurdu. Ancak, G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş adlı üç büyüğün; Trabzon ve Sivasspor'un verdiği hasarı kapatmak için, bundan sonra fazladan işler üretmesi gerekiyor. Aksi takdirde seneye şampiyonumuz ön eleme oynayabilir. Demek ki büyük olmak, başka bir şeymiş...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.