Ahalinin genel eğilimi Trabzonspor'da birleşiyor. Birçok kesimi aklıyacak olan, yarıştakilerin en büyük rakibi olmayan Trabzonspor formülü yavaş yavaş eyleme dönüşüyor. Sakın ha, bunun altında Trabzon'un "Güdümlendiği" gibi bir oluşum, ya da yorum aramayın. Tamamen bileğinin hakkıyla, hocasının ve yönetiminin tavrıyla, oyuncusunun kalbiyle ve gittikçe olgunlaşan taraftarının pompasıyla özlenen şampiyonluğa en çok yakışan takım oldular. Merkez Hakem Kurulu ancak Trabzonspor'un şampiyonluğuyla komadan yoğun bakıma geçip, servise dönme şansı bulacaktır. Futbol Federasyonu böyle bir ligi yaşattığı için geriden gelenlerin öne geçmesiyle törpülenen prestijini geri kazanacak ve ligi dünyanın cazip liglerinden biri olarak kabul görecektir. Beşiktaş çok gerilerden gelip kendisini geçen F.Bahçe'nin, çok gerilerden gelip geçilmesi sayesinde komplekslerini tatmin edecektir. G.Saray üçüncü yıldızın tek sahibi olarak kalacak ve ligdeki ayıpları Trabzonspor'un turuyla kamufle edilecektir. Ayrıca F.Bahçe 1996'dan bu yana Trabzonspor'a borçludur. Öndeyken geçilmeyi bir de F.Bahçe'nin yaşaması ayrı bir hoşluk olacaktır. Kimse Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy Trabzonlu diyerek, Trabzonspor'a "Küçümseyen şaibe şamatası" gözüyle bakmasın. Şayet kayrılsaydı ikili averajda F.Bahçe ve Beşiktaş'ın gerisinde kalmaz, Fener 3, Beşiktaş 5 atamaz ve bu operasyon bu tarihe bırakılmazdı. Kırsal kesimin eğlence yerine dönüştürülen panayırlarının önünde çadıra davet eden çığırtkanların asker ve başı bozuklara fiyat biçmesi gibi bir ligin sonunda Trabzonspor'un şampiyonluğu herkesten kabul görecek, yani umumi arzu üzerine gerçekleşecek bir şampiyonluk olacaktır. Kişisel kanaatim ise bu hafta ligin alacağı şekilin, ligin bitimindeki şekil olacağıdır. Yani lig bu hafta bitecektir diye düşünüyorum. Ben buldum Öcal Uluç ağabeyim cumartesi günü "Bir adam arıyorum" başlığı ile nefis bir yazı yazdı. Atlayanlar için hatırlatayım; Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin erozyondan yok olmaya yönelmiş yapısı içerisinde yerle bir olan mesleki değerleri kurtaracak bir adam aradığını çok güzel ifadelerle kaleme almış. İzni olursa altına bir imza da ben atmak istiyorum. Yazısını "Ümitliyim" diye bitirmiş. Hiçbir hazırlığım ve ekibim olmadığı halde bugün burada açıkca açıklıyorum ki, ben buna hazırım. ARANAN ADAM OLMAK istiyorum. Bu yazıyı okuyanların ve meslek ilkelerini kollamaya, korumaya karar verenlerin, asla satın alınamayacakların "Ben de varım" mesajlarını bekliyorum listeyi oluşturmak için. Listenin içinden başkanı da listenin kendisi seçsin, ben nefer olarak da görev yapmaya hazırım. İşte tek cümlelik yeni TSYD anayasam ve seçim bildirigem: "Meslek ilkelerini kendi menfaatleri doğrultusunda kullananları içimizden temizlemeye, bir meslektaşına yapılan sözlü, fiziksel ve yaptırım şeklindeki tüm engellemeleri ve bunun vereceği zararları tüm TSYD üyelerine yapılmış kabul edip, maddi ve manevi tüm imkanlarıyla bunlarla mücadele etmeye, TSYD Kupası'nı mutlaka ve mutlaka yeniden oynatmaya, patron mağduru her türlü meslektaşımız için derneğin tüm maddi imkanlarını öncelikle seferber etmeye inananlar" arıyorum. Liste oluşturmak için beni kullanabilirler. İrtibat için bu köşedeki mail adresini, ya da spor servisinin telefonunu kullanabilirsiniz. Dürüst insanların emrindeyim, şayet kaldılarsa!.. Öcal ağabey, ne dersin? En azından denemiş olalım mı? Sağlam ve Uyanık Birini tarif etmiyorum. Bir takımın geleceğini vurgulamak istiyorum. İnandığım hocaların başında gelen isimlerden Erdoğan Arıca G.Birliği'ne gitti. Parçalanmak üzere olan bir takımın ham halat düzenini oluşturmaya gidiyor. İşi zor ama tesisi ve banka hesabı ile başkanı çok güçlü olduğu için sorunları çabuk halledeceğini düşünüyorum. Uyanık başkan İsmail'in artık daldan düşmek üzere olduğunu bildiğimiz Sağlam Ertuğrul'la devam etmek kararını aldığını duyuyorum ve onu alkışlıyorum. Türk futboluna yeni bir hoca kazandırıyor. Samsunspor'u nasılsa şampiyon yapmazlar!.. Bu yönetimle İsmail Uyanık da küme düşürmez!.. İş kalıyor artık "Ertuğrul hoca" kavramına!.. Çok kısa zamanda G.Birliği'nin üstüne çıkarsa ve önümüzdeki sezon "Sağlam birkaç maç" oynarsa hiç şaşırmayın çünkü teknik kadrosu ve menajer Süleyman Hurma'yla birlikte oluşturulan ekip, geçen seneden bu başarıyı çıkartmış ve bir anlamda geleceği elleriyle hazırlamıştır. POST-IT Çocuklar Duymasın'ın senaristi Birol Güven'i yönetime aldığımdan beri tepe taklak gidiyoruz. Bu aralar Pınar Altuğ'u bir yemeğe çıkarıp yönetime davet etmeliyim. (Serdar Bilgili) Roman havası Her fırsatta ağlayan, G.Saray ve Beşiktaş'ta rakiplerinin sonucunu bekleyerek "Kalben şike" maçları oynatan ve sonunda Türk futbolunu Rumen basını ve TV'lerine şikayet eden Lucescu'dan kurtuluyoruz. Gidişi sırasındaki kutlamalar için Sefarad Grubu'nun "İlle de roman olsun" şarkısını ve Balık Ayhan'ın küçük bir konserini öneriyorum. Ciguli ve Semih Finidi tarafından özel bir gösteri de düzenlenebilir. Şampiyon olamadığında, her yenildiğinde, hatta yenerken bile bir taç atışı kararı bile aleyhine verildiğinde hemen "Cırıldayan" adamdan kurtuluyoruz. O, Steau ve Dinamo Bükreş'lerin nasıl şampiyon olduğunu yaşadığı için burayı da aynı kefeye koydu. Üstelik utanmadan. Neyse ki kurtuluyoruz. G.Saray ve Beşiktaş, düşünün ki şampiyonluk yaşatmış hocalarından kurtulmanın yollarını arayan takımlar oldular. Dünyanın parasını negatif oynayan oyunculara harcatan Strum Graz ve Chelsea ayıplarıyla yaşayan Lucescu giderken kendimi tutamayıp bir darbuka da ben kapıp havaalanına gidebilirim. Golcü geldiii hanıııımmm Golcü başka şey, iyi forvet başka şey. Bir Filippo ya da Simone Inzaghi, bir Ole Gunnar Solkjaer, bir Andry Sevchenko, bir Christiano Vieri tepeden tırnağa golcüdür. Kendilerini hırpalamazlar ama "ayağı, kafayı" araya sokup topu kaleye dürterler. Mutlaka çerçeveye vururlar. Çok kaçırmazlar, az bulurlar ama hemen atarlar. Bana göre Elazığlı Yunus, Samsunlu Serkan, Fenerli Nobre, Çinli Ahmet Dursun, Konyalı Zafer Biryol golcüdür. Ama ne Arif, ne Ümit Karan, ne Necati, ne Hakan, ne Bratu, ne de Hasan asla golcü değildir. Hepsi iyi futbolcudur, özellikle Hakan dünyanın en iyi forvetlerinden biridir ama asla golcü değillerdir. Sanıyorum G.Saray'ın ve Ergun Gürsoy'un öncelikle bulması gereken bu tarz bir oyuncudur. İlk defa yutkunarak konuştuğunu ve Fatih Terim'li döneme atıfta bulunmadığını gördüğüm Ergun Gürsoy'un sağlıklı düşünmeye başladığını hissetmek istiyorum. Golcü de kapınızı çalıp size çarşaf satmaya gelen kadının bohçasından çıkmıyor!.. Ba.. Ba.. Ba.. Ba.. Baa.. Sevgili Kazım Kanat bir laf yerleştirdi maç yazısına ve okurken içimin kırıldığını hissettim. Aynen şöyle diyor: "Konya hocasını kaybetti. Bu geçer. Ama Beşiktaş şampiyonluğu kaybetti. İşte bu geçmez." Ba.. Ba.. Ba. Ba. Baa.. Sevgili kardeşim böyle bir şey var mı? Bu mantığa ya da mantıksızlığa diyecek birşey bulamıyorum. Çünkü bana göre sana birşey olacağına, G.Saray'ın küme düşmesi benim tercihimdir. S-ÖZ Biri kalkıp sana "Eşeğin teki" derse sakın aldırma. Ama bunu birden fazla söyleyen olursa pazara gidip kendine bir semer satın alsan iyi olur. (Talmud) Okay Karacan Okay Karacan'ın olgunluğu çoktan geride bırakmış "Mükemmel" futbol anlatımına artık destek vermek zamanı geldi. İngiltere Ligi'nde neler olup bittiğini olağanüstü bir maç anlatımının arasına yerleştirerek ve asla "yalan heyecanlar" katmadan anlatmak her babayiğidin harcı değil. Mensup olduğu neslin en iyi örneği oldu. Okay Karacan'ı tebrik ediyorum ve "Comantater" ya da "Commentateur" denilen kavramı çok iyi uygulamayı başardığını ve bunları "Off tube" dediğimiz, stada gitmeden televizyon anlatım biçiminde büyük bir başarıyla sürdürerek mesleğimizin yüz akı olduğunu görüyorum. Helâl olsun sana Okay... TRT'ye dönüş yapan Kerem Öncel de çok parlak ışıklar yakıyor. Biraz daha dengeler ve konuşma dozunu ayarlarsa o da bu mesleğin zirvesini zorlayanlardan biri olacak. KARA KUTU 1905'te kurulan Galatasaray tarihinin en büyük başarısında imzası olan Fatih Terim ile 1923'te kurulan federasyonun en büyük başarısında imzası olan Şenol Güneş'in kapı önüne konuşlarının "DÖRDÜNCÜ HAFTASI" doldu.