Şanlıurfa'da yönetimi bir üst lige çıkmış ve takımını oraya taşımaya çalışan bir yönetim anlayışı gördüm ve yaşadım. Üstelik iki gün önce kökü ve bağımlılığı aynı belediyeye ait olan iki takımın "erkekçe" maçını yaşayınca bir kez daha anladım ki yöre insanı "delikanlı"nın kralıdır. Şanlıurfa takımı yense play-off için adını yazdıracak belki de. Ama rakibi iddiası olmasa bile maçı bırakmıyor ve rakibinin iki maçta 6 puanını alıveriyor. Sadece bu sonuç bile madalya gerektirir... Ben Urfalı değilim... Orası ile hiçbir akrabalık bağım olmadığı gibi, en ufak bir ilişkim olmamıştır meslek hayatımda... Ama Urfalı oldum çıktım bir günde... Harran ovasını, Harran insanını gördüm. Urfa yöresinin sevda ile yıkanıp sabır ile kurulanmış insanını tanıdım. Urfa'yı ve Urfalıyı gezdim, dolaştım... Kavruk Harranlıyı, Etilerin zenginini cebinden çıkaran zengin Urfalıyı tanıdım. Cebinden önce gönlünü açan insanı tanıdım. Hayran kaldım ve çok etkilendim... İki kulübün yönetimini yaşadım. Futbola gönül veren insanların terörün bile uğramaya cesaret edemediği şehrin, peygamberler diyarının kutsal mekanlarında iç içe yaşayan, barışı sindirmiş ve tahammüle bile hiç gerek olmayan gerçeğini yaşadım. İki takımın, belediye kökenli olmasına rağmen sevgi ve anlayışı esirgemeden mertçe mücadelesine tanık oldum. Şehrin oyalanmak için değil, sosyal bir etkinlik olduğu için futbola olan tutkusunu gördüm ve topa olan tutkumu yıkadım... Sıra gecesini yaşarken kayyumlardan kurtarılan futbol takımının ne kadar tutkal olduğunu birebir gördüm ayrı dünyaların insanı gibi görünen katmanların arasında... Büyük olmanın çok para harcamakla, medyada çok yer ve zaman işgal etmekle bir ilgisinin olmadığını gördüm. Büyük olmanın insani değerlerle olabileceğini gördüm ve Türk futbolu adına sevindim. Urfa'da, tüm onlar gibi olan "Urfaları" çözdüm... Metropollerden ne kadar uzaklaşırsanız, o kadar insani gerçeklere, alçakgönüllülüğe ve yitirilmiş değerlere ulaşabileceğimizi gördüm... Ve rahatladım... Meğer ben ezelden Urfalıymışım yahu... Haberim yokmuş... Ağacı kurt, insanı dert yer Duvarı nem, insanı gam yıkar... Yakın geçmişinde kayyumlara düşmüş kulüp. Teşkilattan oyun parasını alamamış da haciz konulamayan KDV'si ile oyalanır olmuş. Yok olmak üzereyken küllerinden doğmuş. Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba toplamış şehri etrafına. Urfaspor'a Habib Aslan, Belediyespor'a Fevzi Yücetepe başkan olmuş. Vali Yusuf Yavaşça da kırgın ama yine de işin içinde. El ele vermişler bugün paraları bırakın, primleri bile gününde ödenen bir kulüp olmuşlar. Mehmet Şahan Şanlıurfaspor'a, İhsan Karabulut ise Belediyespor'a hoca olmuşlar. İlk yarıda Urfaspor'un yıllarca formasını giyen Karabulut, iki kırmızı, bir çuval sarı kartın çıktığı maçta 4-1 yenmiş kentin "esas oğlanı" olan, başrol oynayan Urfaspor'u. İki gün önce bir daha... Yani danışıklı dövüşü de kendilerine yedirememişler... Küfür yok... Urfaspor İkinci Başkanı Kemal Saracoğlu müthiş bir insan. Basın Sözcüsü Ömer Kapaklı ise tüm gücünü ve mesaisini vermiş bu işe... O muhteşem Harran Üniversitesinin rektörü İbrahim Halil Mutlu da ucundan tutuyor bu sevginin. Yumağın ipini yakalamışlar ve söküyor da söküyorlar... Çile bitecek belli ki. El altından değil, açık açık başarı istiyorlar... Bir de muhteşem bir stat bitirmişler ki, hâlâ hizmete açılmaması günah... Ne 19 Mayıs, ne de Kamil Ocak... Bir abide sanki... İş kalmış teşkilatın dürtülmesine... Her geçen gün bir günahtır o statta bir futbol maçı yapmadan. Stadıyla, insanıyla, yönetimiyle, şehrin ateşiyle Urfa çoktan Bank Asya'ya çıkmış da, henüz takımın haberi yok sizin anlayacağınız... Bir de bizim Haydi Maça ekibinin Urfa ayağındaki Mustafa Çadırcı var ki, hasından gazeteci ve televizyoncu. Herkese şükran, bana bilmediğimi tanıttıkları için ve Türk futbolu adına bittiğini sandığım değerlerin hâlâ var olduğunu gösterdikleri için... >> Yorumcular milli takımı Benim gazetemdekileri yazmayacağım, tarafım çünkü... Ancak, maç öncesi ve sonrası yorum anlayışına çok büyük farklılıklar getiren, kalemi ve söylemiyle eskileri demode bırakan müthiş arkadaşlar var son günlerde. Uğur Meleke'yi hiç okuyup dinlediniz mi?.. Hayır diyenler çok şey kaybediyor. Gökmen Özdemir hakeza... Hakan Yaşar, Mehmet Demirkol ve Tayfun Bayındır çok farklı soluklar veriyor bana... Bu takımın kaptanlığına da son ayların en formda ismi Altan Tanrıkulu'nu oturtuyorum. Sanki ben "spor yorumcuları seçme ve değerlendirme kurulu" başkanıymışım gibi oldu ama bu köşe benim sizlerle her şeyi paylaştığım yerdir. Kendime bu hakkı o nedenle tanıyorum. Bu arkadaşlara zaman ayırın lütfen... >> POST-İT: Ligin şifresi çözülüyor Yunus Yıldırım Fenerbahçe aleyhine penaltı vermedi, Selçuk Dereli de Galatasaray lehine... Biri verilmeyenle kazandı, diğeri verilmeyene rağmen kazandı. Yıldırım, geçen sezon yine Fenerbahçe'nin Ankaraspor maçının hakemiydi ve aynı yorumu yine aynen yapmıştı... Ligin şifresi çözüldü galiba... >> Cenaze levazımatçısı yenildi Bu benzetmeyi ısrarla yapıyorum, umarım kimse alınmıyordur. Ankaraspor'u, Fenerbahçe maçları sonrasında topladığı ve defnettiği cenazeler nedeniyle "belki kaba" ama doğru olduğuna inandığım bir "teşbih" durumunda bırakmıştım. Teşbihte hata olmazmış... Fenerbahçe'nin arkasından takımları bir bir toprağa veren Ankaraspor, sonunda öldü denilen Fenerbahçe'ye ve bitti denilen Roberto Carlos'a fena tosladı. ...Ve onu defnettiler... >> S-ÖZ "Her şey incelikten ama insan kabalıktan kırılır..." BİR TÜRK ATASÖZÜ >> Bursa deplasmanı ve oynanan oyunu muhteşem anlatan iki kelime bu gazeten çıktı: "KURU GÜRÜLTÜ..." Bazen iki kelime bir romana bedel olabiliyor.