Mondragon olmasaydı biz ne yazardık?.. Yediği gol ve kurtardıklarıyla bize aklımızda kalacak bir şeyler sundu Mondragon. Oysa ben maç öncesi şöyle düşünüyordum: Geçtiğimiz hafta "Okkanın altına" gitmiş iki hocanın "Reankarnasyon" maçı olarak baktığı bir oyun bekliyordum. Büyük takımda olanı da "Radikal" olup olamayacağı konusunda test edecektim. Hagi ilk 11'iyle klasik ve standart Hagi idi. Zaten Hagi hoca, kulübeye dönerek oyunu değil, sadece oyuncuyu değiştirebilen bir hoca. Maçta da vitesi yükseltemeyen, çaresi çok kolay bulunan bir takımın kalesinde verdiği iki net pozisyondan sonra ikram ettiği bir gol sonucunda mahkumiyetini sundu bize. G.Saray'ın ise bu bölümde uzun süre rakip kaleye gidebilmişliği yok. Conceiçao'nun da bir topu bile arkadaşına verebilmişliği yok. Maç "Cihan'ı ortaya al, Conceiçao'ya kement at ve sağ tarafa birini sok" diye bas bas bağırıyor. Ancak Hagi hoca maçın anlattığını duyamıyor ki! O müdahale için futbol bilgisini değil, devre arasını bekleyenlerden.. Sebat biraz şanslı olsa ilk yarıyı beşleyeceği bir maç oynuyor ve Hagi dökülen Necati ile Cihan'ın farkında bile değil. Maçı yediği golle "seyredilebilecek" hale getiren Mondi farkı önlüyor, ama Hagi hoca deep freezde. Ezbere kurguladığı oyun devre biterken Sebat'ın yanında olmayan şansı G.Saray'a taşıyor ve G.Saray çizgiyi bile "ancak" geçebilen bir topla içeriye eşit gidiyor. Dedik ya; Sebat biraz şanslı olsa.. Ya da maçı kurtaran Mondi olmasa.. Sürekli top kaybeden, kendi kendine oynayan, tuhaf voleler kovalayan Necati'den kurtulan G.Saray diklemesine toplar kullanarak üretime başladı. Ancak ne yaparsa yapsın, yeni hiçbir şey yapamayan ve yapabildiği her şeyi de "çok geç" yapabilen Hagi, kalkmış trene binmeye çalışır gibi apışıp kalmıştı. Sonlara doğru gerçekleşen hamleler ve rakibin kısıtlı kadrosunun çaresizliği G.Saray'ı yukarıya attı. Ancak oynadıkları oyunla ligde bulunduğu yeri hep reddeden iki takımın hocasından Güvenç Kurtar elindeki malzemeyi daha iyi kullanan ve daha doğru şeyler yapan taraftı. Tıpkı son haftalarda Kayseri'de Hikmet Karaman'ın, Trabzon'da Şenol Güneş'in yaptığı gibi. Maç kazanıldı ve 3 x 7 = 21 formülündeki ilk maç geçildi. Ama dünkü oyunu görünce aşağıdaki soruları sormadan ben geçemiyorum: Görüldü mü, seyircinin Necati'yi reddetmesinde ne kadar haklı olduğu ve negatif oyuncular olan Necati ve Conceiçao'nun olmamasının faydaları?.. Görüldü mü, basit oynarsa Hasan Şaş'ın sunduğu nimetler?.. Görüldü mü, ilk 11'de ve maç içinde tarz değiştirmenin rakibin başarılı ve oturmuş planlarını nasıl alt üst edebildiği?.. Görüldü mü, Ergün'ün gerçek yeri ve Kabze'yle bir hayli rahatlayan Hakan Şükür'ün bir takıma yapabileceği maksimum katkı?..