Yalanı deliğinden çıkarmak

A -
A +

Bıktım bu üstü küllenmelerinden acının. Bir kazanıp bir kaybetmekten, kazanınca şişinmekten, kaybedince sönmekten. Erinmekten ve yerinmekten bıktım... Devşirme tutkuları parselleyip satanlardan, yalan hayalleri bedava dağıtanlardan bıktım. Yenemeyeceklerimi yenemeyip, yenebileceklerimi yenmelerden ve yenebileceklerimden bazılarını da yenememekten bıktım. Sevdamızı hacizleyenlerden bıktım... Bir deliğe tıkılmış hayallerimi pazarlayan, zaman kazanmaktan başka silahı kalmamış ülkenin milli takımını tasallutla elinde tutanlardan baktım. Bıktım be... Bıktım Ersun Yanal ile Levent Bıçakçı'nın temlik konmuş umutlarından... Orayı, "deneme - yanılma" yeri haline getirenlerden gına geldi. Ersun'un deneyler laboratuarına çevirdiği, ülke insanının tek "hayal açık pazarı" olan milli futbolumu teneşiri parlatarak bize sunmalarından sıtkım sıyrıldı artık. Cenaze şenliklerine tahammülüm kalmadı. Kazakistan garibini döver dövmez, mahalle kabadayısı tavrıyla ortaya çıkıp şımarmaları ben yemiyorum. Çünkü bir öncesinde yan mahallenin abisinden yediğimiz dayağı unutamıyorum. Yalan; Yanal'ıp deliğine girmeden önce biz bu kasabanın şerifiydik. Şimdi yenileniyoruz diye sıradanlaştık. Raşit Çetiner'in onlarca başarının ardından "delikanlıca" çıkışı ve eskidiğini kabullenmesi, ama buna karşılık birilerinin "çok yüzlü" direnişinden sıkıldım. Biz bu gruptan çıkamayız. Çı - ka - ma - yız.... Bunu söylemek ilk anda "vatan hainliği" gibi duruyor. Ama "çıkamadığımız" zaman ben hizmet etmiş olurum, "çıkarız" makyajıyla suni ve silikonlu güzellik üretenler değil. "Kolay maçı eksik olan" Danimarka'yı yener miyiz?.. Bizi burada üçlemiş Ukrayna'yı orada haa!.. Yunanistan'ı yemiş Arnavutluk'u Tiran'da bir de!.. Biz Gürcistan karşısında Trabzon'da oynadığımız maçın son yarım saatinde Almanya'ya gidemeyeceğimizi deklare etmiştik. O günden bu yana beni doğrulayan maçlar da oynadık, yalanlayan da. Ancak değişmeyen bir gerçek, deliğinden çıkmış yalanlarla ülkenin hayallerinin haraç mezat satıldığıdır. Yanlış üstüne yanlış yapanların, "millete rağmen" oralarda insanlarla deney yapmayı sürdürmelerini yaşamaktan bıktım... Başarının üstüne koyamamaktan bıktım... Birbirimizi yemekten bıktım... Ben bizden bıktım... S-ÖZ Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir, çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir. (Afrika atasözü) POST-İT Gazeteleri iyi takip et. Her gün ortalama iki adam alıyormuşuz. 10 gazete okudum, 20 adam etti. 20 gündür 400 kişi oldu. Sezon başı hazırlık kampı için tatil köyü ayarla. (Rıza Çalımbay) Erlenbach Türkspor Kulübü Rekorsa rekor... Al sana 40 yıllık mâzi ve bir rekor. Mayıs 1966 yılında makine teknik mühendisi olan aynı zamanda yörenin en büyük fabrikasında Türk işçilerinin de tercümanlığını yapan merhum Turan Sarı başkanlığında Naim Altınordu, Hikmet Konakçı ve diğer samimi arkadaşlarıyla beraber Erlenbach Türkspor ve Kültür Derneği'ni kurmuşlar. Futbol takımı Ağustos 1966'da Türkiye'den gelen işçiler arasında bulunan faal futbol oynamış kişilerden oluşan kadrosuyla ilk resmi Türk takımı olarak amatör grup maçlarına çıkmış. Kısa bir süre içerisinde büyük bir başarı göstererek 1969-1970 sezonunda grup şampiyonu olmuş ve bir üst lige çıkmayı başarmış. Bu başarılar inişli çıkışlı 39 senedir devam etmekte. Futbol takımımızın ilk hedefi yörede bulunan gençlere spor yapma imkanı sağlamak, kahvehanelerden ve oyun salonlarından uzak tutmak. Bunu da 40 yıldır başarıyor. 2006 yılında 40. kuruluş yılını kutlayacağımız futbol takımı şu anda Aschaffenburg - Miltenberg bölge liginde mücadele ediyor. Gurbetin en eski Türk futbol takımı, Avrupa'ya giden ilk gurbetçilerle yaşıt ve Avrupa'da Türk olduğu sürece de yaşamaya devam edecek gibi. Yorumsuz Cömertlik ve yardım etmekte akarsu gibi ol, Şefkatte ve merhamette güneş gibi ol, Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, Hoşgörürlükte deniz gibi ol, YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL!.. İnönü'ye nur yağdı Bir varmış bir yokmuş masallarından biri tezgâhlandı geçenlerde. Sahayı tekâütlere uyarlayıp, ortasına yıldızları atıvermişler. Eli değenlere sağ olsun. Oğuz Çetin - Recep Çetin ile isim benzerliğinden öteye, imza attıkları dönemi hatırlamamı sağladılar. Aykut Kocaman, Rıza Çalımbay'ı yıllar sonra yine geçmeye çalıştı. Şifo Mehmet hâlâ topla boğuşabiliyor. Orhan Çıkrıkçı, Tolunay Kafkas'la ön liberoda iyi işler yapıyor. Koy orta karar bir takıma oynasınlar. Fatih Terim'in takımı enkaz da olsa hâlâ pres peşinde. Uğur Tütüneker yine süper star, Hamdi ise gerçek bir hamal. Tanju Çolak sağ ayak içi yapıyor, sonra da Cüneyt kaptana koşuyor, Hami vuruyor, Nurettin tutuyor. Bazen de tutamıyor. Özlemişim onları... Yağlanmış, deforme olmuş görüntülerine üzülmek yerine, bende bıraktıkları damak tadını yeniden almaya çalıştım. Eskiler belki "yavaş" ama, yeniler kesinlikle "yavan". Pide de Samsun Yani, Pide dö Samsun. Bilmiyorum hiç Samsun'daki lezzetin aynısını veren tek yer olan Pide dö Samsun'da, yöre hamurunu tattınız mı? Acıbadem'de, Telekom binasından 200 metre yukarıda ve solda. Samsun'da yediğiniz lezzetin aynısını tam 45 çeşit kombinasyonla sunabiliyor. Adı sosyete pidecisi, tadı ise tam bize göre. Bir fırsat bulduğunuzda lütfen deneyin. Aziz başkan bu sene de şampiyon. Çünkü rakipleri sahada oynayıp kazanmakta kararlı olduklarını açıkladı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.