Yan yana... Can cana...

A -
A +

Fatih Terim bizimkileri Avrupa Şampiyonası'nda zaten "can cana" bir takım haline getirmişti. Şampiyonadan sonraki ilk sınavda da "o yan... bu yan... ve bilmem ne yan"dan kurulu bir takıma fazla geldiğimiz açık bir gerçekti. Islıkladıkları İstiklal Marşımızı 1922'de Atatürk'ün emriyle müzikleyen Edgar Manas adlı bir Ermeni idi ve belli ki gözü dönmüşlerin bundan haberi bile yoktu. Hesapta olmayan şiddetli bir rüzgar, çok bozuk bir zemin ve salyaları akarak ısırmaya çıkmış bir rakip. Tek güvencem maça yukarıdan bakan Şenes Erzik oluyor. Bakın, yazımın ortaları oldu hala maçtan gıdım yazamadım. İlk iki dakika Hakan Balta'ya bir ters, Arda'ya iki sert yaparak geçilmiş. 4.dakikada 5'inci faulu, 5.dakikada 7'inci faulu atmışız. Dakikada 2 faul yapma ortalamasıyla oynuyorlar. Nesini yazayım ki; Oynatmıyor Artin'ler, Agop'lar... İlk 45'in sonuna kadar geride çok ve iyiyiz ama önde azız. Hatta Mevlüt "işin bilincinde" olsa rakibi çoktan geriye atacağız. Onlar golün "ihtimalini" zorluyorlar, biz ise "harbi" olanını... Halil ileriye yaslanıp, Ayhan ortanın önüne gelir de, yanlardan daha iyi sarkabilir miyiz diyerek devreyi buluyorum. İkinci yarıda oyun gevelenirken, Kazım hamlesi dengeyi bozuyor, Tuncay da yengeyi... O anda kenarda Halil baş vermişti gol için. Gol geliverince de iş kontralara döneceğinden Ayhan'ı isteyen maça hoca da Ayhan'ı atıverdi. Semih'le golleri ikiledik ve maçı orada bitirdik. Bu böyle zor bir maçta "sabır" taktiğini gencecik oyuncularına sindirebilen ve dosdoğruları üreten Fatih Terim büyüklüğünü bir kez daha kanıtlamıştır. Çünkü Milli Takım, "çok candan oynayan" bir takım olmuştur. Ve artık korkulacak bir güçtür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.