25 Ekim öncesi teşhis edilmesi gereken durum; Ünal Aysal'ın bırakıp kaçıp kaçmadığıdır. Benim bilgime göre para ve kurum yönetimi bilgisi nedeniyle getirilmiş çok varlıklı bir başkandı ve sonunda Galatasaray'ın borcuna 200 milyon dolar daha ekleyip sırra kadem bastı.
Camianın görgü birikimi nedeniyle 'ortada kalmak' asla söz konusu olamayacağı için hemen iki aday elini taşın altına uzattı.
Ortak projelerine herkes 'evet' verir...
Her ikisi de:
'Suada tekrar 'Galatasaray Adası' olacak diyor.
'Borçlar azaltılacak, harcamalar şeffaf olup kontrol edilebilecek' diyor.
'Hoca değiştirmek doğru değildir, Prandelli devam edecek' diyor.
'Dördüncü yıldız' diyor.
İkisi de Terim'in gönderiliş biçimini doğru bulmuyor.
Farklı söyledikleri bir tek şey var; o da Yalman'ın "2016 Mayıs'ına kadar, Yarsuvat'ın ise '2015 Mayıs'ına kadar' demesi...
Yani Yarsuvat 'Ben belimizi doğrultayım, siz de hazırlanın ve 8 ay sonra konsolide edilmiş Galatasaray'ın size teslim edeyim' diyor...
Bu da benim aklıma daha fazla yatıyor...
Ayrıca Yalman'ın 'lise oyu' denilen birikimi elde etmek için Galatasaraylılığını asla tartışamayacağım isimleri yanına aldığını düşünüyorum. Mesela son yanına oturttuğu Nasuhi Sezgin Galatasaray'ın kökünden gelen, kanı bile sarı-kırmızı akabilen muhteşem bir insan, sporcu ve liselidir. Ama ekibini tümden incelediğimizde hafiften bir 'Adnan Polat intikam timi' gibi durduğunu hissediyorum...
Yarsuvat'ın ise daha tutarlı, daha az hayalci ve geleceği kurgulayabilecek bir anlayışı olduğunu düşünüyorum...
Hayırlısı olsun...
Milli Takım'ın
şirazesi kaymış
Sakın ola ki; kötü oynuyor ve başarısız sonuçlar alıyor diye anlaşılmasın. Ben son yıllarda içine düşürüldüğü 'sevgisizlik ortamını' kastediyorum.
Metin, Can, Lefter, Recep Adanır'ı geçtim...
Rıza Çalımbay, Oğuz Çetin, Sedat 3, Cüney Tanman, Milli Takım'ın forması altında hep 'hepimizin' olmadılar mı?..
Hepimizin futbolcusu olmayı başarmışlardı...
Şimdi oluşturulan 'anlayışsızlık' ortamı nedeniyle sahadaki milli oyuncuya 'bizimki-sizinki' gözüyle bakılıyor.
Neden...
Çok basit...
Kendilerini ait oldukları kulüplerin basın sözcüsü kıvamında tutmayı başaran futbolcular nedeniyle...
Tuncay Şanlı-Ümit Özat o kadar milli işler yaptılar ama 'bizim' futbolcularımız olamadılar...
Sabri-Volkan neden olamıyor belli değil mi?..
Çünkü bir gün milli forma altında herkese ihtiyaç duyacaklarını unutup, 'bana bizimkiler yeter' felsefesiyle yaşıyorlar.
Öyle konuşup öyle davranıyorlar...
Böyle davranmayan Arda ve hele Selçuk ise kurunun yanında yanan yaşlardır...
Oynadığı stada göre sahadakine değer biçen, golü atan kendi takımından değilse kızan, rakibinin oyuncusu tarafından başarılı olması hazmedilemeyen bir milli takımımız var artık...
POST-İT:
Oğuz Tongsir bir türlü elimin varmadığı kayıp dökümünü aktardı:
TSYD'nin üstündeki karabulutlar bu sene dağılmadı gitti. Mahir Çerçi ile başlayan kayıplarımız Hayati Telgeren, Yılmaz Canel, Süleyman Gültekin, Erkan Koyuncu, Hamdi Yurdakul, Suavi Kaptan, İlhan Söyler, bahçıvanımız Hayrettin ve son olarak da üyemiz Ümran Erdora ile devam etti. Allah'ın işine karışılmaz, şu yaprak dökümü bir son bulur inşallah...
S-ÖZ:
'Her hayal kendisini gerçekleştirecek cesur birini mutlaka bulur...'(Franz Kafka)