Ligi bitirir bitirmez Avrupa Şampiyonası'nı burnumuza dayadılar. Ardından hazırlık ve ön eleme maçları ve hemen ardından bir olimpiyat serüveni başlayacak. 17 Ağustosta ise birbirimizin kafasını kırma ligimiz başlayacak...
Buyurun efendim kendinizi eyleyin… Bir gün maçsız olsa sıkılan bir ulusun 'müsekkin hapı' durumundaki futbolu ve 'afyonlaştırılmış' spor anlayışı arasında bir bıkkınlık yok henüz...
UEFA Avrupa Kupası ile Dünya Kupası arasındaki algı farkını yakalamaya çalışalım önce…
İkisi birbirinden çok farklı bir konumdadır…
Dünya Kupası birbiri ile pek temas imkânı bulamayan kültürlerin, ekollerin ve oyun biçimlerinin buluşmasıdır…
UEFA Avrupa Şampiyonası ise en az 8 ayı birlikte veya karşı karşıya geçirmiş oyuncuların aynı takımlarda ya da rakip olarak buluşmasıdır.
Bunların hikâyeleri Avrupa Şampiyonası'nda daha fazla öne çıkar...
Aynı takımın iki oyuncusu burada rakip olur ama bitirdikleri ligin ardından yine aynı insanlarla karşılaşırlar...
Ya da liginde aylarca rakip olmuş iki oyuncunun burada aynı takımda mücadele etmesidir…
8 ay kampta soyunma odasında ve yolculukta yan yana olduğu ve büyük bir ihtimalle eşinden daha fazla gördüğü biriyle 1 ay daha geçirmek ne kadarda sıkıcıdır kim bilir...
Bıkkınlık veren buluşmalar...
Hikâyesi güzeldir olası bir Quaresma ile Mario Gomez'in buluşmasının...
Mesela tadından yenmez aynı takımın önünde 8 ay birlikte oynayan Gareth Bale ile Cristiano Ronaldo'nun rakip oluvermesi...
'Yine mi sen' buluşmalarıdır bunlar…
Bu buluşmalar adama bütün terör katliamlarına duyulacak üzüntüyü bile ertelettiriyor izlediğiniz gibi…
40'ına gelmiş Buffon'un gözyaşları, İzlanda nüfusunun yüzde 10'unun Fransa'ya gelmiş ve maç izliyor olması, dünyanın gergin ama Alman Milli Takımı'nın sükunet içinde olması, peri masalları hep aklımızda kalmış hikâyelerdir ama aynı figürleri 8 ay izledikten sonra onları 1 ay daha izliyor olmanın bıkkınlığını da bana çok görmeyin lütfen...
Bize gelinceee...
Bir tek sözüm var bizimkilere:
"Bir boksör yere düştüğü zaman değil; ayağa kalkamadığı zaman maçı kaybetmiştir..."
Hedef doğru, yol yanlış...
Galatasaray'ın sadece Türkiye Ligi ve Ziraat Türkiye Kupası macerası için kurgulanan yeni yapılanmasının doğru bir eylem olduğunu düşünüyorum...
Sadece algıyı yönetmek ve eylemlerin duyurulma zamanları ve biçimleri konusunda hatalar yapıldığını düşünenlerdenim…
Kadronun yeni biçimlendirilme hamleleri doğru ama bazı dedikodulara meydan verilmesi ise yanlış…
Umarım ayaklarına dolaşmaz...
POST-İT
Bizim yanlışımız ürettiğimiz bir 'tanıtım-reklam' filminde gizliydi...
Maça giderken takım kaptanını benzin istasyonunda unutan bir takımımız var diye tanıttık kendimizi…
Kim yaptı ve onayladıysa sadece komikti ve biz de zaten komik duruma düşmüştük…
Emeği geçenlerin aklını yerim ben...
Bir odadaki tek akıllı kişi siz iseniz, yanlış odadasınız demektir…
S-ÖZ:
"Vicdanı tertemizdi, çünkü onu hiç kullanmamıştı…"
Vee..
"Bildiğimizi zannetmemiz; öğrenmemizin en büyük düşmanıdır.."
Bayramımız tüm güzel başlangıçların doğum günü olsun, hâlâ daha eli öpülesi birileri kalmışsa hayatınızda hemen koşup öptüğünüz gün olsun. Telafisi olmuyor çünkü…