G.Saray'ın, rakibin tarzı ve konumuyla hiç ilgilenmeden sahaya yaydığı oyuncu ve oyun şablonu baştan sona hatalarla doluydu. Rakip ne Sion gibi "kifayetsiz", ne de Beşiktaş gibi "yorgun." Kütür kütür kontralara iyi çıkan mükemmel bir "araya top atıcı" ile "araya atılan topu kaleye sokucu" ile süslenmiş bir takım. Ama kampzedeler Lincoln ve Hakan Şükür belli ki bunalımda. Arda ise artık iki maçı üst üste "iyi" oynayamayacak kadar sorunlarla bezenmiş. Mesela gol, ilk defa bu kadar top kaybını gördüğüm Lincoln'ün kaybettiği topun sonrasında ve Gökhan Ünal'ın bire bir kalması nedeniyle geldi. Benim merak ettiğim Lincoln o topu kaptırırken, Song yanında ne arıyordu? G.Saray'ın, Kayserispor gibi bir takıma bu kadar dağınık orta sahası, bu kadar etkisiz ve hücumu bu kadar hareketsiz bir oyun anlayışıyla üstünlük sağlaması mümkün değildi. Koca ilk yarıda bakıyorum kimi bulabilirim diye. Gözümün önünde kral golcü Gökhan Ünal ve Türkiye'nin en yetenekli delikanlısı Mehmet Topuz duruyor. Aydın, Ragıp, Durmuş ve Toledo gibi isimleri öne çıkmış buluyorum ve hayranlıkla izliyorum. İkinci yarıda İglesias'ın girip daha farklı "varyeteler" yapabileceğini birinin Feldkamp'a söylemesi gerek. İkinci yarıda iki forvete çıkmaktan doğal olarak imtina eden Tolunay Hoca, G.Saray'ın Avrupa yorgunluğu dakikalarını bekledi. Ama biraz daha doğru işler yapan G.Saray, maça ortak olacak golü buldu. Sonrasında G.Saray'ın maçı kopartacak gücü yoktu, Kayserispor'un da namağlup G.Saray'ı yenecek. İki çok iyi takımın mücadelesi adaletli bir sonuçla ve kimseye, "yazık oldu" demeden, ya da ikisine birden "yazık oldu" dedirten bir sonuçla bitti. BENİM YILDIZIM Tepeden tırnağa güç ve teknikle donatılmış olan ve mükemmel top oynayıp, son iki dakikada çıkmayı bile hazmedemeyen Mehmet Topuz'u seçiyorum.