Manisaspor için tam bir "şan-şöhret" maçıydı... Galatasaray için ise tam bir "hedef maçı" ancak bu maç olabilirdi. Dalga geçmiyorum... Geleceğe dair bir imza koymak için, kendilerini bağışlattırmak için, "seneye böyle olmayacak" demek için, tam bir hedef maçıydı... Hikmet Karaman, Makukula'yı öne attı ve Yiğit'i bekletti son dilimde saldırmak için. Bülent Ünder hoca ise klasik olmuş kadroya son bir şans vererek başladı maça. Ayhan, Zan, Culio, Aydın, Sarp ve Arda gibi isimlere "alın size maç" demişti. Demişti ama bu sezon "bir kez bile topla barışık bir maç" oynamamış olan Galatasaray, 5. dakikada "komik goller literatürüne" geçecek bir golü kaçırınca "yine mi" dedi Galatasaraylılar. Sonra Arda, ardından Culio ve tabii ki kalesini rakibine göstermeyen Galatasaray'ın "aylardır" beklenen golü. Ardından Arda'nınki ve tabii ki asistin kralı Sabri'den gelen... Her şeyi "doğru" yapan Galatasaray oldu hep ve ilk defa ve Bülent Ünder sayesinde... Artık "farklı" bir anlayışla yönetileceğini anlamış bir takımın isyanıydı dün gece yaşanan... Yıldız Arda idi... O formaya gırgırla karışık söven Arda... Biliyor musunuz, ben de sövmüştüm o fikri ortaya atana! Ama benim kasetim yok ortada... Özetle... İlk yarısı Galatasaray'ın "çakma Barcelona" görüntüsü verdiği ama bunu verebilen tek Türk takımı olarak hafızama gömüldüğü maçın ikinci yarısı golleriyle "Premier League" ama hatalarıyla "Afganistan ligi" kıvamında bir maç olarak yazdığım maçlar arasında yerini aldı... Ben zevk aldım dün geceden cumartesi ve pazar gecelerinin toz duman içindeki kaos gecelerine oranla...