Belki yaş olarak "yeni yetme" tabirine uymuyor ama takıma özlem duyup duymadıkları ve kadroyu zorlayıp zorlayamayacakları konusunda tam bir test maçıydı. Maçın oynanan kısmında baskı var ama gol yok. Her zaman Galatasaray'ın tersine gelen takımlar türünün bir örneği olan Graz'ın ise pozisyonu bile yok ama golü var. Galatasaray'da topu içeri atacak adam yok... Var da, İstanbul'da maçı seyrediyor. Üstelik alçıları yeni söktü... Karşı karşıya kalıp, üstüne kaleciyi bile geçen Aydın'ın "hangi köşeden atayım kardeş" demesi gereken pozisyonda önündeki korkulukta takılıp kalması ise yeni yetmelerle oynuyor olmanın sıkıntısıdır... Ayrıca çoktandır takım gören Barış'ın, ilk defa takım görenlerden daha kötü oynaması, daha çok top kaybetmesi kabul edilemez bir eksikliktir. Bu çocuk bu takımın oyuncusu değildir... Başka ve farklı bir liderliğe soyunması gereken Ayhan kaptanın "ne işim var burada" tarzında bir vurdumduymazlık içinde olması da affedilemez. Guruptan lider çıkarken bulabildiğim kusurlar, görüyorsunuz ki takımın demirbaşlarına ait. Aralarında bir tek Keita'nın farklı bir misyonu vardı. Çok uğraştı. Bir ara kendine orta bile yaptı. Pasörlüğe girişti, kanatları zorladı, ortada golcü gibi bir görev bile araştırdı. Ona katılan olmadığı için, takımı yaralamayan bir yenilgi çıktı ortaya... Takviyeli PAF ile bu kadar demek ki...