Alt taraftaki herkes kazanınca Samet Aybaba ve ekibi "mutlak" kazanmak zorunda çıktı henüz hiçbir konuk takımın kazanamamış olduğu stada. Hem tarihe geçecek, hem de kendini ateşten kurtarmak için iyi bir hamle yapmış olacaktı. Tipik bir "Dinamo Kiev" sıkıntısı verdiler Galatasaray"a. İyi gömülüp kontralara değil de duran toplarda ürettikleri kalabalığa güvenerek oynadılar. 30 dakikada iki direk bulduklarında ev sahibinin henüz "tıkı" yoktu. Ne zaman ki, yatıp ta kalkmamaya, oyundan çalmaya kalktılar, o zaman da pozisyon vermeye başladılar. En azından bir "2direkten dönen top ve kaçan gol" ikramında bulundular. Oyunun sonları yaklaştıkça her an golü yiyecek gibi bir görüntü veren Galatasaray, sahanın gücünden midir nedir; Kazım"ın ilk eli yüzü doğru asistiyle golü buldu. Golü bulduğu sırada Hagi'nin çareleri tükenmiş, oyuna müdahale imkânı kalmamış, beklenen her silahını sahaya sürmüştü. O andaki tek soru, iki saat öncesinin Bursa'da müthiş bir galibiyet üreten Gaziantepspor"un kupayı burada bırakıp bırakmayacağı oldu ve kimse de bu konuda iyimser olamıyordu. 1-0"dan sonra nefesi tükenen Bucaspor haliyle geriyi de biraz boşladı ve ikinci golün ensesine yapıştı. Kazım'ın boş kaleye "dürtemediği" bir top ise olası bir puan kaybının hesaba katılması gerektiğini gösterdi ama... Aması, maması yok... Mekân, oynamadan da kazandırıyor...