Fatih Terim'in ezbere sayılabilen kadrosuna karşılık Şenol Güneş, Alanzinho gibi bir deplasman çabukluğu monte etmiş ve farklılık peşine düşmüştü maçın öncesinde. Bir de Burak faktörü eklenmişti tabii... İlk maçtan farklı dizilen ve Serkan'ı sağ öne atıp saldırarak başlamak, Trabzonspor'un "radikal" anlayışı oldu ilk düdükle birlikte. İlk ter çıktıktan sonra baskıyı kuran Galatasaray, üç gün öncesine göre mükemmel alan paylaşımı yapan Trabzonspor'a karşı baskısı kadar pozisyon sağlayamadı. İç sahada baskısı kadar pozisyon üretememe sendromu yaşayan Galatasaray'a karşı ilk yarının neredeyse tamamını savunmada oynadı Trabzonspor ama en net gol fırsatı da onlara geldi... İkinci yarıda topa daha çok hükmeden ve daha etkili oynayan Trabzonspor oldu. Galatasaray'ın bütün pas bağlantıları bozulmuştu. 65. dakikada Terim üçlü savunmaya dönüp öne Baros ve Aydın'ı da atarak ciddi bir risk aldı. Oyun yıkıldı rakip kaleye ama çılgın bir kontratak riski her an canlı canlı duruyordu son 20 dakikada... Terim'in aldığı risk tempo ve hırsı, ardından da dayanılması zor bir gol ısrarı getirdi. Tabela ne yazarsa yazsın şunu söylemeliyim ki; zevkli ve çok hareketli futbol gecesinin en başarısız aktörü maçın hakemi Tolga Özkalfa olmuştur... Arena'da... Ve bir kez daha... Çok düdük çalınca yanlış düdük çalma oranı da fazla olur. Çok çalışanın çok hata yapması gibi... Tolga Özkalfa düdüğünü üflemekten "tık nefes" olmadıysa iyidir... KONSANTRASYON MESELESİ Maçın önüne geçen en önemli gösteri başlamadan önce yaşananlardı. Tekmili birden ıslıklanıp yuhalanan Yıldırım Demirören ve Lig TV, maçın eksik konsantrasyonla başlamasının ana nedeniydi...