Yönetmenden tribün manzaraları
9 Aralık 2008 01:00
'Bayramın pozitif bir yazı ile sürmesini ve neşenizin katlanmasını istiyorum. Bayram kutlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Bence Trabzonspor'un ve Sivasspor'un kimin nerede oynayacağı modelin belli kalıplarını sunmalarına rağmen, rakiplerine çullanarak oynamak gibi bir modeli sürdürdüklerini ve "daha düşünerek" oynayan takımların önünde yer aldıklarını överek girelim bayramın ikinci gününe. Malum yarın gece umudumuz var ve bayramın coşkusunun katlanarak sürmesine katkımız olmalı...'
Malumunuzdur, biraz sinirli bir milletiz. Heyecanımızı kontrol edemeyiz, güruh olduğumuz zaman cesaretlenir ve taşarız, sonra da kolayca patlayıveririz.
Sınırlarımız hep başkasının sınırlarını aşar. Kendi etki alanımızı büyütmeye meyilliyizdir.
Bu toplumsal karakter sorunun en fazla ve görkemli yansıdığı yer ise futbol sahaları oluyor...
Daha bir hafta önce Şampiyonlar ligi ve ardından UEFA maçlarını seyrettim.
Mesela Birleşik Arap Emirlikleri-Avustralya maçını hatırlıyorum. Hep mutlu insanlar gördüm orada. Görüntülere aksedenler de "ben o gün oradaydım" coşkusuna ulaşmış insanlardı.
Mutlu ve mesuttular... Eğleniyorlardı.
Kazanırlarsa sevineceklerdi ama kaybederlerse kimsenin başına stadı yıkmaya niyetleri yoktu.
Yayın yönetmeni de sürekli olarak görüntüyü o insanlardan seçiyordu.
Ya bizim futbol manzaralarımız...
Bursa'da Lig Radyo'nun otobüsü haşat olmuş daha iki hafta önce... Ankaragücü seyircisi sahada direnmeye çalışan takımını bırakmış yönetimiyle yarı siyasi bir kavganın içine girmiş...
Beşiktaş sahayı başına yıkmış oyuncularının, yönetiminin ve hocalarının...
Bunların hepsi son günlerin hatta bazıları arefe gününün bayram hazırlığından yansıyanlar.
Kendini takımın sahibi sanan, başka hiçbir sosyal var olma şansı ve niteliği olmayan insanların şizofrenik davranışları ve panik atakları yansıdı ekranlara...Tamam haber ama haberi ihbarla karıştıran bir toplum değil miyiz?..
Seyircinin haddini bilmesi, haddinin onlara bildirilmesi, sınırlarını kavrayabilmesi için bir şeyler yapma zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Kontrolsüz güç kullanımının önüne geçilmelidir... Bir takımın küfür edebilen taraftarının önüne efekt mikrofonu koymayıp diğerinin tam dibine yerleştirmek ve sonra da sesi kısmak nasıl bir metot olabilir ki?..
Futbolun güler yüzünü o statlarda çoğunluk esirgiyor olabilir ama eminim ki bir yerlerinde o stadın, orada olmaktan mutlu olan insanlar vardır. Marka değeri onlarla artar ve onları aşağılamayan, bazı oyuncuları kayırmayan, bazı camialardan çekinilmeyen yorumlarla korunabilir.
İş biraz da; naklen yayın arabalarında bitiyor olabilir...
İyi bayramlar...
>> Tıpkısının aynısı
Maçın aynı dakikası...
Sahanın aynı yeri...
Sektirme sayısı da aynı...
Sektiren orada da önde...
Ancak; Roberto Carlos Denizli'de takımı 1-0 öndeyken sektirince "ne kadar da teknik", Lincoln Ali Sami Yen'de sektirince "terbiyesiz..."
Biz de yedik...
>> Kazım'ın Kazım'ı
Niye Kazım'ı ikiye katlayıp "Kazım Kazım" yapmak konusunda yoğun bir çaba var acaba?..
Adamın sırtında aynen şu yazıyor: "c. Kazım. R."
Kendisi daha atmamış ki Colin ve Richards'ı...
Adres soramıyor Türkçe...
Şayet babadan Kazım'ı duble yapıyorsanız, baba Kazım'ın Türkçe "merhaba" diyesi yok daha...
Bunun altındaki işi merak ediyorum...
>>> POST-İT
Galatasaray oyun başlar başlamaz saldıran, geri düştüğünde tempo koyup bastıran, kaybederse bile kazanmayı denerken kaybeden bir oyun karakterine sahiptir Sayın Skibbe...
Öyle 60 dakika temkinli oynayıp, sonra iki cambaz ile maç kazanmak onlara uymuyor.
Bu bir oyun planı olabilir ama Galatasaray'a uygun bir oyun planı değil.
>> Kapatalım gitsin...
Bu bir "kara mizah" yazısıdır, ona göre okunmasını tavsiye ederim.
Şu Galatasaray Yönetiminden rica edelim, şu Futbol Şubesini kapatsın gitsin.
Sadece su topu takımına filan izin verilsin.
Lincoln başta olmak üzere Sabri'nin filan lisanslarını yırtıp, Ayhan'ın sahaya çıkmasını yasaklayalım.
Sürekli hakemle konuşuyorlar ve kendilerini yere atıyorlarmış çünkü.
Hatta onları Lugano'nun yanına verelim bir süre ki; eğitilsinler hakeme nasıl davranacakları konusunda. Lugano gibi kibar ve hakemlerle nasıl konuşulacağını bilen bir oyuncunun yanında Lincoln'ün her oynadığında 8 maç filan atılması lazım ligden.
Zaten top filan da oynamıyorlar. Milli Takıma bir oyuncu bile veremiyorlar. İyi yönetilemiyorlar. Top sektiriyorlar üstelik.
Seyircisi de maçlara alınmamalı.
Toplum düşmanı bir insan gurubu var orada.
Kapatalım gitsin de bazı yorumcularımız, bazı spor müdürlerimiz ve bazı programlar rahat etsin...
>> Şuursuz da olsa bildiği tek modeli oynayıp sahaya rakiplerinin ümüğünü sıkacak kadar hırs döken Trabzonspor ve Sivasspor bir şeyler oynayıp da beceremeyenlerin önündeler...