Zavallı Orkinos!..

A -
A +
Haldun'un kaseti varmış gazetecilerde... Kasetçiliğe başlamış gazeteciler. Gazeteciliğe başlamış kasetçiler. Ortada dolaşıyor saatçiler. Yemek yiyor başkan tatlı bir geyiğin orta yerinde. O sırada onun telefonuna bir gazeteci ulaşıyor bir yayıncıyla birlikteyken. Ama ortalığın toz duman olduğu gecede ve ertesi gecede bile Diyarbakırspor Başkanı ulaşamıyor. Anlaşılan elinde kaseti olmayan gazetecinin ikbal sorunu var bundan böyle... Oradaki bütün su altı mağaralarını bilir, bütün karidesler ve diğer kabuklu hayvanlar ondan sorulurdu. Hafızası diğer balıklardan daha kapsamlı olduğu için yörenin efendisi sayılırdı. Bir süredir yüzeye yaklaştıkça suya vuran gölgenin geldiği teknenin uzağında durmaya çalışıyordu. Orada "tehlike" vardı... "İşi bilen adamlar" yine gelmiş ve orkinos avının iştahı ile tüm teknolojik donanımı kullanıyor ve kendisini yakalamaya çalışıyordu. Yukarıdaki adamdan uzak durması gerektiğini çoktan öğrenmişti artık. O adamı bir ara çok sokulduğu Ege kıyılarından da tanıyordu. Orkinos'un o sırada "Büyük derbinin küçük zorbalıklarla" kazanıldığından haberi yoktu. Bilmiyordu o sırada Diyarbakırspor'un ligden çekilmek için yangın çıkaracağını... Derbinin "muhteşem" hakeminin hemen bir sonraki hafta Giresunspor-Altay maçına atanacağını ve orada da kıyameti koparttıracağını bilemezdi. Giresun 3-1 öndeyken Altay 4-3 kazanmış, maçı Bünyamin Gezer yönetmiş, Başkan ise Altaylı olduğu için Gezer'i atamış. Bir derbi, bir de Altay maçı ve muhteşem "Başkan-Gezer-Sarvan" üç silahşorları... Nereden bilebilirdi ki yukarıda kendisini avlamaya çalışan balıkçının o sıralarda kendi peşine düşmek yerine 17 Yaş Altı Milli Takımının dünya şampiyonluğu maçları için Nijerya'da olması gerektiğini. Balık bu... Onun bildiği, stresle mundar olduğu ve şok ölümle yakalanırsa ancak Japonların para verip satın aldığı idi. Başkanın Etiler Da Mario adlı bir restoranda gece yarısı "geyiğe çağırılıp" yayın hakları için kimlerle kol kola gezdiğini ve bir ülkenin üçte birinin "taraf" olduğu bir camiaya küfür eden bir kasetçi ile ona kalkan olan bir başka gazetecinin malzemesi olduğunu da bilemezdi ki... Bir kuyruk darbesi ile hamle yaptı yüzeye doğru... Birden bir telefon sesi duydu ve yavaşladı. Başkanın telefonu çaldı ve açanı da tanıdı. Lig TV'nin röportaj müdürü Ömer Güvenç. "Başkanım sizi saatçiniz arıyor" dediği anda oltayı tutan başkanın dalgın olduğu anı yakaladı ve hamlesini yaptı oltaya doğru. Gücüne güveniyordu. "Ben bu yemi oltasıyla yutar ve oltayı da koparırım" diye düşünerek açlığın verdiği gözü dönmüşlükle saldırdı şimşek gibi... O şimdi ton balığı konserve kutusunda dinleniyor... İlker Ateş 36 yıldır arkadaşımdı. Zarif ve kibar, bir o kadar da delikanlı bir gazeteciydi. Kayınpederi sıradan bir insan olduğu için hiç müdür olamadı mesela. Taraftı... Taraftar hiç olmadı... Bize Erhun Ateş'i bıraktı yadigâr... Allah rahmet eylesin. Küfür et, mağdur ol Bu sadece Türkiye'de olabilir. Küfür eden mağdur, edilen ise neredeyse suçlu... Adam ülkenin üçte birine sövdü. Bu ülkede bir sözcük nedeniyle Güner Ümit'in hayatı bitmişti. Şimdi Seten kardeş, Haldun Üstünel'e aynen şöyle diyor: "Gazetecilik senin bildiğin dünyalardan değildir." Ben de soruyorum: "Nasıl oluyor da Seten gibi bir gazeteci, bu dünyanın Saatçi'nin bildiği dünyalardan biri olduğuna inanabiliyor?" S-ÖZ Bana elindeki kasetin içeriğini söyle, sana nasıl gazeteci olup nerelere kadar yükseleceğini söyleyeyim. Mükemmeli ayrıntılar oluşturur Diyarbakır'da maçın öncesinde meydana gelen bir olay gözlerden kaçtı. Adı Alpaslan olan bir genç, maçın başlamasından önce bir Diyarbakırspor, bir de Türk bayrağı ile sahaya girdi. Orta yuvarlağa bayrağı dikti. Bütün stat "Türkiye Türkiye" diye bağırmaya başladı. Polisler doğal refleks kullanarak bu genci toparlamaya koştu. Vee... Bütün stat "Türkiye" diye bağırarak genci tribüne aldı ve polise vermedi. Polis de çok iştahlı değildi almaya. Esas güzelliği burada gizlenmişti geçen hafta sonunun... POST-İT Diyarbakır'da bir maç öncesi "PKK dışarı" diye bağırsa seyirci, ortada bir sorun kalmaz. Bir daha da kimse deplasmana gittiğinde bu takıma böyle bir slogan atamaz. Kıymet-i harbiyesi kalmaz çünkü. Ancak... Bu Federasyon "bu tezahürat yasak" diyerek Diyarbakırspor'a da ceza verebilir. Buyurun buradan yakın... >> Üstünel'in "şayet varsa" kaseti, ayıp olur, görgüsüzlük olur, çirkin olur ama o taraf olması gereken yerdedir. Saatçi'nin "var olan" kaseti ise sorumlu yerini sorunlu yapar ancak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.