Alt ıslatma tedavi metotlarını anlatmaya bu hafta da devam ediyoruz... b- Sfinkter Eğitim Egzersizleri: Çocuktan gündüz idrarını yaparken birçok defa aniden kesmesi ve tekrar yapması istenir. Bu teknik sfinkter kaslarının tonusunu artırabileceği gibi çocuğun idrar yapma kontrolünün farkında olmasını da sağlar. Bu yöntemi daha çok büyük çocukların uygulayabildikleri bilinmelidir. 3. Alarm Cihazı: Yukarıda belirtilen teknikler ile sonlanmayan enüreziste tedavi planının diğer fazı olan şartlandırmaya geçilir. Şartlandırma eğitiminde çocuğun az miktarda idrar yapmasıyla bile etkin duruma geçen alarmlar yer alır. Çocuk idrarını yapmaya başladığında sensör ıslanarak devre tamamlanır ve zil çalar. Çocuk uyanır, mesanesini boşaltmak için kalkar. Alarm yöntemi ile şartlandırmanın diğer tedavi usüllerine göre üstünlüğünü gösteren çok sayıda çalışma vardır. Bir ay içinde etkili olduğu bildirilen bu metodun sakıncası aileleri uzun süre meşgul etmesidir. Alarm cihazı, tedavi sonlandıktan sonra en yüksek oranda kalıcılığı olan tedavi seçeneği olarak değerlendirilmiştir. Tedavinin tamamlanması için en az 3 ay gereklidir. 4. İlaç Tedavisi: Genellikle ilaç tedavisine; davranış tedavilerini bir ay süreyle uygun şekilde uygulamış fakat sonuç alınmamış hastalarda başlanır. İlaçların en çok 6 ay süre ile kullanılması önerilmektedir. İlaçlar kesildikten sonra alt ıslatmanın iyileşmesi veya tekrarlamasıyla ilgili farklı sonuçlar bildirilmektedir. Birçok çocuğun ilaçlar ile başlangıçta hızlı düzeldiği ve üçte birinde tam iyilik olduğu belirtilmektedir. İlaçlar, çocuk kuru kalmayı çok istiyorsa ya da tatile veya bir yakınının yanına gidecekse kullanılmalıdır. Unutulmaması gereken nokta, tek başına ilacın alt ıslatmayı tedavi etmeyeceğidir. İlaç bırakıldığında genellikle bozukluk tekrarlar ve kullanım sırasında ilaca tolerans da ortaya çıkabilir. Alt ıslatma teşhisi alan çocukların uzun dönemli bir izlem çalışmasında bu çocukların 10 yaşından sonra davranış bozukluğu ve anksiyete açısından risk altında olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple alt ıslatmanın olabildiğince erken dönemlerde tedavisi daha da önem kazanmaktadır. Ne kadar erken tedaviye başlanırsa uzun dönemde etkilenme o kadar az olacaktır.