TİROİT BEZİ YETERSİZLİĞİ Son yıllarda kadınlarda sıkça görülen Hashimoto tiroiditi, bağışıklık sisteminin bozukluğu sonucu ortaya çıkar ve tiroit bezi yetersizliğine yol açar. AİLE, KONTROL EDİLMELİ Hashimoto tiroiditi görülen vakaların yüzde 95'i kadın olup, hastaların anne, kardeş, çocuk, hala ve teyzeleri bu hastalık yönünden araştırılmalıdır OTOİMMÜN HASTALIK Bir canlının savunma sisteminin kendi vücut hücrelerine de saldırması ve kendi vücut hücrelerini yok etmeye çalışması olayına Otoimmün hastalık denilmektedir. Gittikçe sık rastlanan tiroit hastalıklarından biridir. 1912 yılında Japon bilim adamı Akira Hashimoto tarafından tanımlandığı için bu ad verilmiştir. Hashimoto tiroiditi; kronik tiroidit, lenfositik tiroidit, lenfadenoid guatr ve son zamanlarda otoimmün tiroidit olarak da isimlendirilir. Otoimmün hastalıklarda vücut kendi dokusunu yabancı doku olarak algılayıp onu yok etmek ister ve vücut içinde bir savaş oluşur. Bu hastalıklarda kanda otoantikorlar mevcuttur. Antikorlar, bağışıklık sistemi tarafından vücudu yabancı kimyasal maddelere, bakteri ya da virüslere karşı korunması için üretilen protein yapısındaki maddelerdir. Otoimmün hastalıklarda vücut, kendi hücrelerine karşı antikor üreterek kendi dokularını yok etmeye başlar. Sebebi tam belli değildir. Hashimoto tiroiditinde de vücut kendi tiroit bezini yok etmeye başlar. Hashimoto tiroiditinde otoantikorlar, tiroit hücreleri içinde bulunan tiroitperoksidaz (TPO) ve tiroglobuline (TG) karşı oluşurlar. Vücut, tiroit bezini yok etmek için çok miktarda anti-TPO antikoru ve anti-TG antikoru üretir. Bu antikorlar tiroit bezine bağlanarak tiroit hücrelerini harap ederler, takiben tiroit bezinde birçok iltihap hücresi birikir. Sonuçta tiroit hücreleri tahrip olarak azalınca da bez küçülür ve hormon yapacak hücre kalmaz, sonunda tiroit hormon yetersizliği ortaya çıkar. Bu sırada kanda bulunan bazı hücreler tiroit bezi içine girerek bir kısım tiroit folikül (tiroit hormonu ile dolu kesecikler) hücrelerinin fonksiyonunu engeller. Bunu telafi etmek için bir kısım tiroit hücreleri de çoğalır. Sonuçta tiroit bezi şişer ve bazı folliküller parçalanır, başlangıçta tiroit bezi büyür yani guatr oluşur. Yıllar içinde tiroit bezi gittikçe küçülerek adeta yok olur. Başlangıçta ufak bir guatr ve kanda anti-TPO antikor yüksekliği varken TSH, T3 ve T4 hormonları normaldir. Daha sonra zaman içinde hastalık ilerledikçe önce başlangıç halinde tiroit yetersizliği (sadece TSH yüksek, fakat T3 ve T4 normal ) sonra tam tiroit yetersizliği (TSH yüksek, T3 ve T4 hormonları düşük) gelişir. Parçalanmış foliküllerin tamiri sonucu yerlerine nedbe (fibroz) dokusu oluşur. Bir müddet sonra, bazı yerlerde nedbe dokusu ve bazı yerlerde hücre çoğalması ile tiroit bezi düzensiz hale gelir. Zamanla nedbe dokusu artar, iltihabi durum kaybolur ve tiroit glandı küçülür (atrofik tiroidit). VAKALARIN YÜZDE 95'İ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR Hashimoto hastalığı, en sık hipotiroidiye (tiroit bezi yetersizliği) sebep olan hastalıktır. Kadınlarda daha sık olarak görülür ve yaşla sıklığı da artar. Genetik eğilim önemlidir. Ailevi özellik gösterir. Aynı ailenin üyelerinde sık görülür. Hashimoto tiroiditi olan hastalarda kuvvetli bir genetik geçiş vardır. Bu hastaların birinci derece akrabalarında tiroit antikorları (anti-TPO ve anti-tiroglobulin) yüksek olarak bulunur ve ailenin diğer üyelerinde de sıklıkla ortaya çıkar. Bu sebeple Hashimoto tiroiditi varsa ailenin diğer üyelerinde de tiroit tetkikleri yapılmalıdır. Hashimoto tiroiditi tespit edilen kadınların anneleri, kızları, kız kardeşleri, hala ve teyzeleri bu hastalık yönünden araştırılmalıdır. Önce TSH testi yapılmalıdır. Normalin üzerinde ise dahiliye uzmanına müracaat edilmelidir. Toplumun yüzde 2'sini oluşturan Hashimoto hastalarının yüzde 95'i kadındır. Her yaşta ortaya çıkarsa da 30-50 yaş arasında daha sıktır. Kadınlarda erkeklere göre 15-20 kat daha fazla görülür. Ergenlik çağındaki kızlarda sıklığı % 0.8-1.6'dır. Hashimoto tiroidit sıklığı, iyot alımı arttıkça artar. Anti-TPO antikorunun kanda yüksekliği yaşla birlikte artar, 70 yaş ve üzeri kadınların % 33'ünde bu antikor yüksek olarak bulunur. Anti- TPO, anti-tiroglobulin antikorlarının ve sadece TSH'nin yüksek olduğu kadınlarda; tiroit bezi yetersizliği yani tiroit hormon azlığı, her yıl yüzde 5 oranında gelişir. ŞİKÂYETLERİ NELERDİR? Çoğu hastanın hiçbir şikayet, bulgu ve belirtisi yoktur. Bazı hastalarda sadece küçük bir guatr ve anti-TPO antikor yüksekliği vardır. Bazen tiroit bezi yetersizliği (hipotiroidi) ile doktora başvururlar. Hipotiroidide; halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kilo artışı, kilo verememe, üşüme, çabuk yorulma, cilt kuruluğu, bağırsak hareketlerinde yavaşlama, kabızlık, unutkanlık ve depresif duygu durumu gibi belirtiler görülür. Hipotiroidisi olan kadınlarda adet kanamaları miktar olarak daha fazla ve daha uzun süreli olabilir; adet dönemleri de normalden daha kısa sürede gerçekleşebilir. Tedavi edilmeyen hipotirodili bir kadının hamile kaldığı takdirde; gebeliğini devam ettiremeyebilir, tiroit hormonu replasman (yerine koyma) tedavisi ile hastalık şifa bulur. Yaş ilerledikçe Hashimotolu hastalarda hipotiroidi (tiroit bezi yetersizliği) sıklığı artar. Bu hastalarda lastik sertliğinde bir guatr vardır. Çok nadiren tiroit bezi sert olabilir. Tiroit bezinde ağrı veya hassasiyet yoktur. Çoğunlukla tiroit sessiz büyür ve şikayet yoktur. Hekime genellikle guatr sebebiyle veya tiroit hormon azlığının sebep olduğu halsizlik, bitkinlik, solukluk, göz kapaklarında, el ve yüzde, ayaklarda şişme, ses kalınlaşması gibi şikayetlerle başvururlar. Çocuklarda Hashimoto hastalığı olursa büyüme gecikmesi, kemik yaşında gecikme ve yüksek kolesterol seviyeleri bulunur. HASTALARDA BULUNABİLEN DİĞER RAHATSIZLIKLAR * Graves hastalığı yüzde 50 vakada * Tip 1 şeker hastalığı * Addison hastalığı (böbreküstü bezi, kortizol yetersizliği) * Testis ve yumurtalık iltihabı sonucu hipogonadizm * Paratiroit hormon azlığı, (hipoparatiroidi, kalsiyum düşüklüğü ve kasılmalarla seyreder) * Hipofiz bezi iltihabı * B12 vitamin eksikliğine bağlı kansızlık (Pernisiyöz Anemi ) * Vitiligo (ciltte beyaz alanlar olması) * Romatoit Artrit (eklem iltihabı) * Trombositopeni (kanın pıhtılaşmasını sağlayan kan hücrelerinin azlığı ) * Myastenia gravis (kaslarda ağrı ve güçsüzlük yapan kas hastalığı) Hashimoto tiroiditi yalnız başına bulunabildiği gibi, Basedow-Graves hastalığı, tiroit nodülü, multinodüler guatr ve tiroit kanserleri ile birlikte bulunabilir. Yani, Hashimoto zemininde her türlü tiroit hastalığı gelişebilir. Hastalığı tetikleyen faktörler Hashimoto tiroiditinin oluşmasında rol oynayan başlıca faktörler şunlardır; * Genetik faktörler * Genetik olmayan faktörler a. Vücut içinden kaynaklanan faktörler: Cinsel hormonları ve stres b. Vücut dışından kaynaklanan faktörler: - İnfeksiyon - Fazla miktarda iyot alımı - Lithium, interferon A ve interleukin 2 tedavisi - Radyasyon Tiroit bezi, boynun ön kısmında, hemen nefes borusunun önünde kelebek kanadına benzeyen bir organdır. OKUYUCULARIMIZA CEVAPLAR İdrar içmek fayda yerine zarar verir > Nebi Yüksel * Alanya'daki bir yakınım, komşusunun şifa için her sabah ilk idrarını içtiğini ve herkese tavsiye ettiğini söyledi. Bildiğim kadarıyla idrar necis ve içilmesi de haramdır. Bu konuda bizleri aydınlatmanızı istirham ediyorum? CEVAP: Sevgili Nebi bey, Yüce Rabbimiz necis ve haram olan hiçbir şeyde şifa yaratmamıştır. İdrar, vücudumuzda metabolizma sonrası oluşan zehirli ve atık maddelerin böbrekler yoluyla atılan nihai ürünüdür. Yani idrar içinde vücutta kalması ve birikmesi zararlı olan element ve bileşikler vardır. Vücudumuz kendine faydalı olan şeyleri gerek idrar ve gerekse de dışkı yoluyla atmaz, kendine kullanır. Tüm bu sebeplerden dolayı bahsettiğiniz konunun hiçbir mantıki, ilmi ve dini bir temeli, faydalı bir yanı yoktur. Kesinlikle böyle bir şeyi denememenizi ve hatta böyle zararlı olabilecek uygulamalara itibar etmemenizi tavsiye ederiz. Mevsim geçişleri en çok kadınları etkilemektedir > Ayşe Demir / İstanbul * Mevsim değişiklikleri esnasında, kadınlarda görülebilen rahatsızlık ve sıkıntıların sebepleri nelerdir? CEVAP: Mevsim geçişleri, bütün canlılarda olduğu gibi insan vücudunda da çeşitli fizyolojik ve ruhi değişikliklere yol açar. Bu dönemde hormonların miktar ve dengesindeki farklılıklar, en çok hanımları etkilemektedir. Sıcak yaz aylarından soğuk kış günlerine geçişlerde, tabiatla birlikte insan ruhu da canlılığını kaybetmeye başlar. İlkbaharın getirdiği ümit ve heyecan, yerini umutsuzluğa, karamsarlığa ve azalan heyecana bırakır. Bu duruma paralel olarak hormonal değişiklikler vücudun fizyolojisini de etkileyerek çeşitli çok sayıda psikosomatik hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Bunların başında da peptik ülser ve irritabl barsak sendromu gibi mide-barsak sistemi rahatsızlıkları gelir. Psöriasis, egzema, spastik mesane, gerilim tipi baş ağrıları gibi birçok hastalık tablosunun da sebebi, olumsuz psişik uyaranlardır. Gereksiz yere astım ilacı kullanmayın > Emre Can * Babam astım hastası ama nefes almakta herhangi bir sıkıntı yaşamıyor. İlaçlarını da düzenli olarak kullanıyor. Sigara ve alkol kullanmıyor. Doktorlar Foster spreyini yazıyor. Babamda nefes almada bir sıkıntı yok yine de kullanması lazım mı? CEVAP: Astım hastalığının temel özelliği, nefes alma ve nefes vermede zorluk olmasıdır. Büyük ve küçük hava yolları daralmış olduğundan kişi hava açlığı, dolayısıyla oksijen alımında yetersizlik içindedir. Böyle bir sıkıntısı olmayan bir kişiye astım hastası denilemeyeceği gibi bahsettiğiniz türde ilaç kullanması da gerekmez. Böyle bir ilacı yazdırmayın ve uzman hekim muayenesi sonucu reçete edilmedikten sonra kesinlikle kullanmayın. Gereksiz yere kullanılan ilaçlar, fayda yerine zarar verir, aman lütfen dikkat! HER DERDİNİZİ BANA YAZIN E-mail: aile.doktoru@tg.com.tr Adres: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna İSTANBUL