Sevgili okuyucular, bu haftaki konumuz günümüz insanlarının birincil ölüm sebebi olan "Kalp-Damar Hastalıkları"... Ülkemizdeki ölümlerin %60'ına yakını yine hastalıklardan olmaktadır. Kalp damar hastalıklarının %34'ünü de koroner kalp hastalıkları (kalbi besleyen damarların hastalığı) oluşturmaktadır. Türkiye'de 2 milyon fazla kalp hastası bulunmaktadır. Kalbimiz günde 100 bin, dakika ise 60-80 defa atmaktadır. Normalde kan damarlar içinde serbestçe akıp dokulara ve organlara oksijen ve besin taşır. Sağlıklı bir damarın endotel denen iç yüzeyine bakıldığında pürüzsüz olduğu görülür. İŞTE KALBİN DÜŞMANLARI Yüksek kolesterol, sigara, tansiyon yüksekliği, alkol alımı, kişinin beslenme alışkanlıkları ve çevreden kaynaklanan birçok sebep zamanla damar içinde bozulmaya sebep olur. Bu deformasyona uğramış bölgede zamanla "plak" adı verilen bir tabaka oluşur ve bu plaklar damarların esnekliğini azalttığı gibi kan akışını da başlangıçta azaltır, sonraları tamamen engeller. Bu durum, damarların yaşlanmış ve kireçlenmiş olmasından kaynaklanır. Ateroskleroza yani damar sertliği ve kireçlenmesine bağlı gelişen klinik tabloya, koroner arter hastalığı veya "koroner kalp hastalığı" diyoruz. Bunun sonucu olarak kalp hücrelerinin beslenmesi bozulmakta, kalbin ritmik çalışmasında ve kasılmasında hastalığın ciddiyetiyle paralel olarak bozukluklar oluşmaktadır. EN İYİSİ Mİ BİZ KORUNALIM! Koroner kalp hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de erişkinlerde başta gelen ölüm ve işgücü kaybı sebebidir. Bununla mücadelede en önemli adım, hastalıktan korunmaktır. Hastalık bir takım risk faktörleri varlığında çabuk ortaya çıkmakta ve hızlı ilerlemektedir. Damarları korumanın en önemli yolu kan kolesterol düzeyinde, kan basıncında, yüksek kan şekerinde, vücut ağırlığında, homosistein (et ürünleriyle alınan bir çeşit aminoasittir ) ve ürik asit seviyesinde her zaman normal seviyeleri korumak olmalıdır. İyi kolesterol düzeyinin yüksek olması hastalık riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Göğsümüz sanki yarılır! Kalp damar hastalıklarında görülebilen şikayet veya klinik bulgular şu şekilde özetlenebilir: > Göğsün ortasından başlayıp yayılan baskı ve yanma tarzı ağrı (angina pectoris) > Kalp krizi (Miyokart infarktüsü) > Ritim bozuklukları (aritmiler) > Kalp yetersizliği > Ani ölüm > Bazen de kalp damar hastalığı önemli derecede kalbin beslenmesini bozduğu halde hiç şikayet olmayabilir (sessiz iskemi) En iyi yöntem "anjiyografi" Koroner damar hastalığında asıl önemli olan, damarlardaki darlıkların kalp krizine yol açmadan tedavi edilmesidir. Bu da öncelikle damarların durumunun görülmesi ile olur. Bunun için kullanılan farklı yöntemler olmakla birlikte (efor testi, miyokart sintigrafisi vs), en güzel teşhis yöntemi; koroner anjiyografidir. Koroner anjiyografide, kalp damarları gözle görünür hale getirilip filmi çekilir. "Kalp krizi" böyle geliyor Önce yokuş yukarı ve rüzgâra karşı yürümekte zorluk çekeriz... Sonra ise damardaki darlığın ilerleyip tam tıkanıklığa yol açması halinde, kalbin o damar tarafından beslenen bölgesinin hücreleri çalışamaz hale gelir. Tıkanıklık 6 saati geçerse, hücreler ölür. Böylece kalbin o bölgesi kasılma görevini yapamaz, kalp yetersizliği ve ritim bozuklukları oluşabilir, hatta ölüme kadar gidebilen ciddi problemler ortaya çıkabilir. Genelde şiddetli ve uzun süren baskı ve sıkıştırıcı tarzda göğüs ağrısı olur. Buna kalp krizi (miyokart infarktüsü) denir. Ölümlerin %50'si 1 saat içinde olmakta, bunların çok büyük bir kısmı da hastanede kolaylıkla tedavi edilebilmekte. İlk 6 saat içinde damar tıkanıklığının açılması halinde kalp kası harabiyetinin önlenmesi mümkün olabilir, onun için erken teşhis çok önemlidir! Bize yük olan kilolarımız ömrümüzü 20 yıl kısaltıyor > YAŞ: Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz > CİNS: Erkeklerde daha sık > AİLE: Birinci derecede akrabalarda kalp krizi veya ani ölüm bulunması > SİGARA > HİPERTANSİYON: 140/90 mmHg ve daha fazlası > KOLESTEROL: İyinin 40 mg/dl'den düşük, totalin 200 mg/dl'den, kötünün ise 130 mg/dl'den fazla olması > HAREKETSİZLİK > ŞEKER HASTALIĞI > KİLO: Kalbi yoran şişmanlık, genellikle ömrü 10-20 sene kısaltır. > Stres > Depresyon > Takıntı > ÖSTROJEN hormonu EKSİKLİĞİ > Hava KİRLİLİĞİ > SAĞLIKSIZ hayat > DÜZENSİZ CİNSELLİK Bu risk faktörlerinin birkaçı bir araya gelince kalp krizi ve felç ihtimali artar. Faktörlerin hiçbiri olmadan da kalp krizi olur, ancak oranı düşüktür. Buna karşılık 7 risk faktörünün bir arada bulunması o kişideki kalp krizi ihtimalini ve ani ölüm riskini yıllık %50'ye yaklaştırır. Risk faktörlerinden; yaş, cins ve aile öyküsünü değiştirmek mümkün değildir. Ancak, diğer faktörlerle titizlikle ve kararlı şekilde mücadele edilmelidir. OKUYUCUYA CEVAPLAR...Anneye ameliyat, bebeğe sıkı kontrol gerek > B. YILMAZ 30 yaşında bir bayanım. KBB doktoruna gittim, bademcik taşı olduğunu söyledi. Neler yapmam gerekiyor? Bir de 3 aylık kız bebeğim var, ilk 20 gün büyük tuvaletini yapabiliyordu, fakat sonra yapmamaya başladı. Fitil ve gaz şurubunu tavsiye eder misiniz? CEVAP: Boğaz ve bademcikle ilgili sorularınızı kardeşlerim olan Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi KKB Uzmanı Op. Dr. Faruk ÖZKIRIŞ ve Kayseri TEKDEN Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Mahmut ÖZKIRIŞ'a yönelttim. Boğazda kaşıntıların genelde alerjik kökenli olduğunu, bademciklere bastırıldığında beyaz renkte kötü kokunun gelmesi, hadiseye bakterilerin eklenmesi sonucu "kript" denen bademcik çukurlarında iltihabın birikmesi sebebi oluştuğunu, bunun zamanla sertleştiğini, böyle kronik tonsilit denen iltihabi durumların tek ve kesin tedavisinin cerrahi olarak bademciklerin alınması olduğunu belirtmişlerdir. Bebeğinizle ilgili soruyu ise kardeşim Silivri Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Yusuf ÖZKIRIŞ'a sordum. Anne sütünü bırakıp ek mamaya geçince böyle durumların ortaya çıktığını, uzun süre bebeklere anne sütü verilmesini, "laksatif" denen dışkı yumuşatıcıyı sık kullanmanın ileride barsaklara olumsuz etki yapabileceğini, gaz varsa, giderici şurup ve damlaların verilebileceğini, hekimin tavsiyesine göre hareket etmenizi söylemiştir. Dediğimi yapın gençleşeceksiniz > Cavit Yıldı / İSTANBUL 60 yaşındayım. 2 yıldır enseden başlayan baş ağrılarım, sersemlik hissi olmakta idi. Doktor, "Esansiyel Hipertansiyon" teşhisi koydu ve ilaçla normale geldi. Tuzu ve hamur işlerini kaçırdığımda, tansiyonum 160/100'e çıkıyor. Yazılarınızda bahsettiğiniz hayat tarzımı nasıl ayarlamalıyım? CEVAP: Öncelikle yemeklerinizde tuzu yok edin, unlu mamüllerden kaçının, her gün en az orta tempoda 30 dk. yürüyüş yapın! Eğer göbek çevreniz 88 cm'yi geçiyorsa günde 50-200 arası mekik yaparak karın yağlarınızdan kurtulursanız her şey yoluna girecek, âdeta gençleşeceksiniz. Tek çareniz ameliyat... > Şeh Şamil Cidde / VAN Boğazımda ve ses telinin üzerinde "nodül" var, "ameliyat şart" diyorlar. Narkoz, ilaç ve iğneyle eritilmesi veya yok edilmesi mümkün mü? CEVAP: Sorunuzu kardeşlerim olan Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi KKB Uzmanı Op. Dr. Faruk ÖZKIRIŞ ve Kayseri TEKDEN Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Mahmut ÖZKIRIŞ'a sordum. Ses tellerindeki nodüllerin tek tedavisinin KBB uzmanı tarafından cerrahi olarak çıkarılması, ilaç tedavisi mümkün olmadığını belirtmişlerdir. Aman dikkat! Kalbiniz tekliyor > Sabriye Bal / İSTANBUL Yaşım 57, boyum 1.56, kilom 87. Tansiyonum ilaca rağmen 180/115'e çıkmakta. Merdivenleri çıkarken nefesim daralıyor, ne yapayım? CEVAP: Acilen kilo verip, tuzu ve hamur işlerini azaltın. İlaca rağmen tansiyonunuzun bu değerlere çıkması, tedavinizin derhal gözden geçirilerek size uygun ilaç planlaması ile bu değerlerinizin 120/75'e düşürülmesini mecburi kılmaktadır. Nefes darlığınız ve çarpıntılar, yüksek tansiyonun kontrolsüz ve tam tedavisiz kalmanıza bağlı, kalp büyümesi ve yetersizliğinin başladığını göstermektedir. Acilen dahiliye veya kardiyoloji uzmanına muayene olup, tedavinize başlansın! Kalpte problem yoksa korkmayın > Elif Bücür / KOCAELİ Yaşım 30, boyum 1.80, kilom 62. Yokuşta ve merdiven çıkarken çarpıntı ve nefes darlığım olmakta. 'Soluk' diyorlar, bu doğru mu acaba? CEVAP: İlk akla gelen demir eksikliği anemisi dediğimiz özellikle bayanlarda görülen kansızlık. Dahiliye uzmanına muayene olun, yapılacak tetkiklerle gerçek durumunuz tesbit edilerek, kalp yönünden herhangi bir anormalliğe rastlanmazsa ilaç tedavisi ile oldukça rahatlayacaksınız. Merak etmeyin, derhal hekime gidin lütfen! Sigarayı hemen bırakın, yoksa... > Uğur Yüncü / İSTANBUL 50 yaşındayım, 30 senedir günde 1.5-2 paket sigara içiyorum. Son 3 aydır yokuş yukarı yürürken göğsümün ortasında, baskı ve ağrı olmakta. Neler tavsiye edersiniz? CEVAP: Derhal sigarayı bırakın ve kardiyoloji uzmanına müracaat edin. EKG'niz çekilerek koroner anjiyografiniz yapılana kadar mutlaka akşamları tok karnına 300 mg aspirine başlayın, vereceği diğer ilaçları da çok düzenli kullanın. Anjiyografi sonucuna göre ya stend takılır veya baypas ameliyatı olursunuz. Şunu bilin ki, sizi bu sıkıntılı hallere sokan ana sebep maalesef sigaradır. Tedavi için daha fazla zaman kaybetmeyin lütfen! Stresi azaltarak rahatlayacaksınız > Ahmet Acarer / İSTANBUL 57 yaşındayım. 3 aydır yemekten sonra şişkinlik ve hazımsızlık, karnımın sol alt tarafında sancı olmakta. Kabızlık da çekiyorum. Ne olabilir? CEVAP: Öncelikle bir dahiliye uzmanına muayene olun. Eğer kansızlık ve dışkıda kan yoksa, iştahınız da yerinde ise, strese bağlı irritabl barsak sendromu ilk akla geliyor. Fakat yaşınız sebebiyle mide ve barsakla ilgili gastroskopi ve kolonoskopi tetkikleri yapılarak kanser gibi durumları da ekarte etmek gerekir. Sonuçları normalse ilaçlar, yemeklerinizi yavaş çiğneyerek, kolayı keserek, acı ile bulgur pilavına 20 gün ara vererek ve stresi de azaltarak çok rahatlarsınız. HER DERDİNİZİ BANA YAZIN Bana sağlıkla ilgili her konuda soru iletebilirsiniz. Uzmanlık alanımın dışındaki konuları ise ilgili hekim arkadaşlarımızı da misafir ederek sizlere elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışacağım... e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr Faks: 0 (212) 454 31 00 Adres: 29 Ekim Cad. No: 23 34197 Yenibosna-İSTANBUL HAFTAYA: Kalbimizi nasıl koruyabiliriz, tedavi yöntemleri nelerdir?