AİLE DOKTORU Hazırlayan: Uzm. Dr. Hilmi ÖZKIRIŞ
İç Hastalıkları Uzmanı
Çevremiz, göbekleri ileri fırlayan insanlarla doldu. Acaba bunun sebebi sadece "çok yemek mi?" Tabii ki tek başına bu değil. Giderek bireyselleşen toplumumuz şişmanlıktan kurtulmak istiyorsa; kendi öz yemek kültürüne ve spora yönelmelidir
Evlerimizin hem maddi ve hem de manevi huzuru için, özellikle akşam yemekleri tüm aile fertlerinin sofrada birlikte oturup evde pişirilmiş sağlıklı, dengeli ve zeytinyağlı sebze, salata ağırlıklı yemekler yediği Türk yemek kültürünü sürdürmeliyiz. Karbonhidrat ve yağ ağırlıklı kötü beslenme sonucu şeker metabolizmasının ana organı olan pankreas bezinden fazla miktarda insülin (kan şekerini ve depo yağların dağılımını düzenleyen hormon) salgılanmaktadır.
BATI BESLENME TARZINI BIRAK AKDENİZ YEMEKLERİNE SARIL!
Buna bağlı olarak özellikle göbek ve ona refakat eden iç organların da yağlanmasını beraberinde getiren şişmanlık ile mücadelede, örnek alınması ve uygulanması gereken beslenme tarzı Akdeniz tipi Türk yemek kültürüdür. Ama maalesef, kendi öz kültürümüzden uzaklaşıp Amerikan ve Avrupa toplumları kültürleri etkisi altına girdiğimizden bu yana, toplumumuzda hızla şişmanlık çoğalmaktadır. Buna paralel olarak da başta kalp-damar hastalıkları ile felç olmak üzere birçok refakat eden hastalıklar sayı ve şiddet olarak artmaktadır.
Şehir planlarında hareket ve spor alanlarının genişliği bile, toplum fertlerinin şişmanlamasında etkisi vardır. Çünkü şişmanlığın önlenmesi konusunda gündelik aktivite büyük önem arz etmektedir. Özellikle çocukluk çağı şişmanlığının önlenmesi için çocukların hareket etmesi, koşturup oynaması gerekmektedir. Bunun için de şehir planlarında çocuk oyun alanlarının hem sayı hem de kalite olarak artırılması, hareket azlığının önlenmesi ve alınan kalorilerin harcanması için bilgisayar ve televizyon başında geçirilen zamanların azaltılması çok önemlidir.
Televizyonda reklamı çıkan yüksek kalorili ürünlerin tüketilmesi şişmanlık oluşumunda son derece etkilidir. Anne babaların çocuklarına bu noktada örnek ve yararlı yönlendirmelerde bulunmaları, evde pişirilmiş sebze yemekleri, salata çeşitleri yemeleri ve fiziki aktivite konusundaki teşvik edici olmaları çok önemlidir.
Netice olarak bu konuda en pratik ve kesin çözüm niteliğindeki slogan; az ye, az uyu şişmanlama ve sağlıklı kal!
Bunlara dikkat edin!
>> Kalorisi ve yağ oranı fazla besinlerin alımından kaçınılmalı, fizikî aktivite artırılmalıdır.
>> Bol yağ, karbonhidrat ve kalori içeren gıdalar yerine, vitamin ve lif bakımından zengin, yağca fakir sebze ve meyveler yenilmelidir.
>> Bol şekerli ve asitli içeceklerden kaçınılmalı, bol su içilmelidir.
>> Çocukların fast-food türü yemek yemesi, kola ve gazoz içmesi, kraker, cips ve bisküvi gibi gıdaları tüketmesi önlenmelidir.
>> Sabahları düzenli olarak sağlıklı kahvaltı yapılmalıdır.
Bunları sofranızdan eksik etmeyin!
Şalgam, kırmızı lahana, pazı, tarçın, nar suyu, erik kurusu, kabak çekirdeği, sardalya, safran, kabak.
İşte şişmanlığın gizli dostları...
Uyku problemleri, genetik miras, hamilelik, kullandığımız ilaçların etkisi, klimalar, evlilik, nikotin , yaş, stres.
Kiloların asıl sebebi ne?
>> Türkiye'de şişmanlığın, son 10 yılda kadınlarda % 65 oranında, erkeklerde ise % 30 oranında artış gösterdiği tespit edilmiştir.
>> Acilen küresel kampanyalar başlatılmalı. "Şişmanlık Pişmanlıktır" gibi sloganlarla uyarıcı mesajlara öncelik verilmelidir.
>> Tüm yaş gruplarındaki fertler, daha fazla fiziksel aktiviteye ve vücudun ihtiyacı kadar kalori içeren beslenme tarzına yönlendirilmelidir.
>> Şişmanlık, ülke ekonomisine yüküyle de mutlaka tedavi edilmesi gereken çok ciddi bir hastalıktır.
>> Kiloların giderek artmasının asıl sebebi; günlük fizik aktivitenin azalması yani hareketsizlik ile aşırı ve dengesiz beslenmedir. Her şeyin otomatize ve uzaktan kumanda ile olması, asansör kullanımı, TV karşısında geçirilen sürenin artması ve beraberinde cips, kuruyemiş gibi kaloriden zengin yağlı çerez tüketiminin giderek artması, sağlımız için büyük tehlike oluşturmaktadır. Beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi, özellikle de fast-food denen ayaküstü kaloriden zengin sağlıksız-dengesiz beslenme sonucu oluşan şişmanlık, sağlığımız için en büyük risk faktörlerinin başında gelmektedir.
SORULAR-CEVAPLAR...
>> Şişman bayanlar neler yapmalı?
'Sadece estetik kaygı ile kilo almayayım' demesinler; sağlıklı ve dengeli beslensinler, hayatlarına birazda hareket kattılar mı gerisi gelir.
>> Çocuklar nasıl beslenmeli?
Baskı yapmayın! Yemek aralarında şeker, gofret, çikolata ve bisküvi gibi kan şekerini çok çabuk yükselten ve iştahlarını kesen gıdalar verilmemelidir. Normal zamanında yemeklerini yesinler.
>> Can boğazdan mı gelir?
Bu özdeyiş günümüzde geçerli olmayıp tam tersi, " can boğazdan gitmektedir" sözü maalesef hayatın bir gerçeği haline gelmiştir.
>> Zayıflık hastalık belirtisi midir?
Tam aksine, belirli süre içinde irade harici verilen kiloların dışında zayıflık, aslında daima daha sağlıklı ve zinde olma halidir. Zayıflık, kişinin vücudunun yaşlanmasını geciktirici bir rol oynar.
OBEZİTENİN TEDAVİSİ:
Kararlı olun yavaş yavaş KİLO VERİN!
Şişmanlık; diyet, egzersiz, davranış tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi ile iyileştirilebilir
Şişmanlığın tedavisi için, sağlıklı ve dengeli beslenme ile düzenli fiziki aktivite şart olup, diğer yöntemler çok geri planda ve pahalı, zararlı yan sonuçları olan metotlardır.
>> Diyet uygulaması: Tedavinin temel prensibi, sarf edilenden az enerji almaktır. Bu yüzden, alışılmış besin azaltılmalı ve daha hareketli yaşanmalıdır. Diyet yapılırken kalori miktarı yavaş yavaş azaltılmalı, günlük 30-45 dakika fiziksel aktivite tavsiye ediyorum. Kilo kaybı, haftada azami 1 kg - 1.5 kg arası olmalıdır. Açlık diyetleri ve çok düşük kalorili diyetler hızlı kilo kaybına neden olur ama beraberinde hastalıklara yol açar. Ayrıca TV başında yemek yemeyi bırakıp, küçük porsiyonları tercih edin.
>> İlaç tedavisi: Kilo verilmemesi halinde ortaya çıkacak olan problemlerin kullanılacak ilacın yan etkilerinden daha önemli olduğu kişilerde ilaç kullanımı diğer tedavi şekillerine eklenmelidir. Diyet ve egzersiz yapmadan ilaç kullanmanın kilo vermeye bir yararının olmadığı bilinmelidir.
>> Cerrahi (ameliyat) müdahale: Bu amaca yönelik olarak midenin bir kısmını dikerek devre dışı bırakmak, mide girişine halka takarak mideye gıda girişini zorlaştırmak ve miktarı azaltmak, mideden ince bağırsağa bağlantı yaparak gıdaların emilmeden bağırsağa atılmasını sağlamak gibi yöntemler ihtiyaç duyulan hastalara uygulanabilir. Ayrıca cilt altı yağ dokusunun değişik yöntemlerle alınması şeklinde bir cerrahi tedavi de uygulanmaktadır.
SİZDEN GELENLER Hangi doktora gittimse ağrılarım dinmedi!
Atilla Gökçe/DENİZLİ
>> Sayın Özkırış, öncelikle sizlere böyle bir hizmet sunduğunuz için teşekkür ederim. Yaklaşık 4 aydır yüzümde yanma ve hafif baş ağrım var. KKB, nöroloji, kan tahlili, Mr. gibi bir çok tedaviden sonra onlarca ilaç kullandım ancak ağrılarım dinmedi. Daha başka ne yapayım, hangi uzmana gideyim? Yardımcı olursanız sevinirim.
CEVAP: Bu hastamızın öncelikle yaşını, boyunu ve kilosunu, tansiyon değerlerini bilmek büyük önem taşımaktadır. Gönderdiği tetkiklerden anladığım kadarı ile boyun omurgasında düzleşme olması, "Fibromiyalji" dediğimiz, çoğunlukla temelinde stresin rol oynadığı adale romatizması olduğunu göstermektedir. Diğer bütün tetkikleri bazı laboratuvar hataları dışında normaldir. Hastamızın B1, B6, B12 vitamini preparatları ile 100 mg'lık Aspirin alması ve bunları uzun süre hekim kontrolü altında kullanması uygun olur.
Guatrım var baş dönmesi yapar mı?
Ömer Uran/İSTANBUL-Ümraniye
>> Efendim hayırlı işler, sorum guatrla ilgili. Bu hastalık baş dönmesi, uykusuzluk, kabızlık yapar mı? Doktorun tavsiye ettiği ilaçları sürekli kullanırsam bir zararı var mı? Ayrıca yeme içmede neye dikkat etmem lazım? Ara sıra başım dönüyor.
CEVAP: Bu hastamızın da öncelikle yaşını, boyunu ve kilosunu, tansiyon değerlerini bilmek büyük önem taşımaktadır. Ama guatr, yani tiroid bezinin büyümesi, çok aşırı olmadıkça baş dönmesi yapmaz. Öncelikle boyun omur filmi (Servikal Grafi) çekilerek artroz dediğimiz kireçlenme olup olmadığı tespit edilmelidir. Çünkü bundan da kaynaklanıyor olabilir. Verilen Tiroid hormonunu (L-Tiroksin) belirli periyotlarla kan hormon tetkikleri ışığında hekim kontrolü altında kullanması oldukça faydalıdır. Bu ilaç, o şikayetleri genellikle yapmaz. Ayrıca hastamızın uykusuzluğu ve kabızlığı ilaçtan ziyade hipotiroidi dediğimiz tiroid fonksiyonlarının azalmasına bağlı olabilir. İlaca bağlamamak gerek.
HER DERDİNİZİ BANA YAZIN...
Bugünkü yazıma, biricik ve sevgili oğlum Furkan Ahmet ÖZKIRIŞ'ın doğum gününü tebrik ederek ve biricik sevgili kızım Zeynep Banu ÖZKIRIŞ'a da derslerinde başarılar dileyerek başlıyorum...
Türkiye Gazetesi'nin toplum sağlığına verdiği önemin bir gereği ve göstergesi olarak yayınlamaya başladığımız "Aile Doktoru" haftalık sayfamızın ilk iki konusunda, gelişmiş ve ülkemizin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerin temel meselesi hastalıklar bütünü olan "şişmanlığı" yani obeziteyi ele aldık... Geçen hafta vermiş olduğumuz e-posta adresi teknik sebeplerden dolayı ancak 3 gün önce açılıp faaliyete geçmiştir. Göndermiş olduğunuz iletilerinizi lütfen tekrar göndermenizi rica eder, bundan dolayı sizlerden özür dileriz.
e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr
Faks: 0 212 454 31 00
Adres: 29 Ekim Caddesi No: 23
Yenibosna/İSTANBUL