Yeni yazı dizisi En büyük korku KANSER-1 Modern tıbbın tam olarak çare bulamadığı tek hastalık kanser... Ancak topu tıbba atmadan önce aynaya bakalım. Nasıl yaşıyoruz, ne yiyip ne içiyoruz? Mangalda kebap yasak desem herkes beni topa tutmaz mı? Sigarayı sormuyorum bile!
Başlarken... Tıp gerçekten aciz mi kalıyor?
Kanser, psikolojik olarak hem hasta hem de yakınları için âdeta bir yıkım ve kâbus oluyor. Hipokrat, giderek yayılan kanseri bir yengece benzetmişti. Çeşitli sebeplerle bozulan hücreler hızla çoğalırken, vücutta kıskaç benzeri yayılma gösteriyor. Mevcut tıbbi gelişmeler ışığında okuyucularımız için 3 hafta sürecek bir "KANSER YAZI DİZİSİ " hazırladık. Başta şunu belirteyim; kanserde erken teşhis, tedavide yüzde 90'lara varan başarı imkânı sağlıyor. Bundan hareketle sizleri fazla da korkutup sıkmadan, Allah korusun böyle sevimsiz ve tehlikeli bir duruma hazırlıksız yakalanmamak için "uyarı" niteliğinde bazı bilgiler vermeye çalışacağım. Şunu unutmayalım ki; HAYATTA KALMAK MORALE BAĞLI. Kanser bulaşıcı bir hastalık olmayıp, erken teşhisle tedavisi tam mümkün olabilen bir hastalık grubudur. Hepinize Yüce Mevlamızdan sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum...

Kanser; hücrelerde DNA'nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Kanser vücut hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde üreyerek komşu dokuları işgal etmesi veya kaynağını aldığı organdan daha uzak bir yere, kan veya lenf (beyaz kan) yoluyla yayılması ile oluşan bir hastalıktır. Hücreler DNA'nın bölünme ve yeni oluşumları esnasında meydana gelen bozulmalar sebebiyle yapı değiştirirler. Normal vücut hücre ve dokuları, orijinal büyüklük ve yapılarını korurken, kanser hücreleri saldırgan bir tablo çizerler. Kanser potansiyeli olan hücrelerin en önemli özelliği "onkogen" içermesi yani bulunduğu dokudan tamamen farklı bir yeni bir hücre olacak şekilde bozulma potansiyeli olmasıdır. Bir kanser hücresi oluştuğunda, vücudun bağışıklık sistemi bu yabancı hücreyi tanır ve parçalar. İmmün sistemimiz zayıfsa risk de yüksek demektir.
Kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitleleri) oluşturur, tümörler normal dokuları sıkıştırır, içine sızar ya da tahrip ederler. Kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine yayılırlar (metastaz). Gittikleri yerlerde de tümör birikimleri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Bu durumda tedavi daha zordur.
40 YILDA OLUŞABİLİR
Kanser yapan unsurlara maruz kalan bazı kişilerin kansere neden yakalanmayıp, diğerlerinin ise yakalandıkları ise tam olarak bilinmemektedir. Ancak birçok kanser türü çok yavaş ilerler. Kansere sebep olan çeşitli unsurlardan biriyle karşılaştıktan sonra hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması, 5 ilâ 40 yıl sürebilir. Mesela akciğer kanseri, sürekli tütün kullanımından 25 yıl veya daha sonra ortaya çıkabilir. Mesela, kolon (kalın barsak) kanserleri karaciğere, prostat ve tiroid kanserleri kemiğe geçmeyi tercih eder. Bunda, kanserli dokudaki kan akımı, damar hücrelerinin aktivasyonu gibi faktörler rol oynar.
Ülkemizde 1970'li yıllarda sebebi bilinen ölümler arasında 4. sırada yer alan kanser, son yıllarda kalp-damar (kalp krizi ve felç gibi) hastalıklarından sonra 2. sıraya yükselmiştir. Erişkinlerde her yıl 100 bin kişiden 150-300 kişi kansere yakalanır. Türkiye'de her yıl 150 bin kişi kansere yakalanmaktadır. Yurdumuzda en sık görülen kanserler erkeklerde akciğer, prostat, kalın bağırsak, rektum, mide ve pankreas; kadınlarda meme, akciğer, kalın bağırsak, rektum, serviks, over, mide ve pankreas kanserleridir. Deri kanseri sıklığı her iki cinste de yüksek olmakla birlikte, habis melanom (benlerin kötü huylu kanseri) dışındaki deri kanserleri tedaviye iyi cevap verdiklerinden ölüm oranı düşüktür.
KANSER BİR ÖLÜM FERMANI DEĞİLDİR!
Şu bilinmelidir ki, kanser teşhisi ölüm fermanı değildir. Çoğu insan kanserden korkar, çünkü bunun tedavi edilemez, ölümcül bir hastalık olduğuna inanır. Ancak, gerçekler ve istatistikler bunu desteklemez. Kanser teşhisi konan 10 kişiden 4'ü iyileşir (iyileşme, hastalığın belirtilerinin 5 yıl ya da daha uzun bir süre tekrar ortaya çıkmaması olarak tanımlanır). Bu iyileşmiş kişilerin beklenen normal hayat süreleri, hiç kanser olmamış aynı yaştaki hemcinsleri ile hemen hemen aynıdır.
İYİ HUYLU VE KÖTÜ HUYLU TÜMÖR
İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar, nüksetmezler. Kötü huylu tümörler ise komşu organ ve dokulara yayıldığı gibi, kan yoluyla uzak organlara da ulaşır.
Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar da kansere yol açabiliyor. İşte kanserin sebepleri
Hastalığın sebebi henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık % 80-90'ı çevresel sebepler veya hayat tarzından kaynaklanır. Sanıldığının aksine aileden kanser meydana gelme ihtimali sigara gibi çevresel faktörlere oranla çok daha azdır.
Kanser için risk faktörleri hayat tarzımız, yaşımız, cinsiyetimiz ve irsiyet yoluyla taşıdığımız genetik mirasımız ile aşağıdaki çevresel faktörlerdir...
> Sigara, alkol kullanımı,
> Uzun süre saat 11-15.30 arasında güneşe maruz kalma,
> Aşırı röntgen ışını alma,
> Katran, benzen, boya maddeleri, asbest v.b. gibi kimyasallar
> Bazı virüsler
> Hormonal ve bağışıklık sistemlerindeki bozukluklar
> İrsi mutasyonlar
> Hava kirliliği
> Radyoaktiviteye maruz kalma
> Sağlıksız-dengesiz beslenme
KanserLER nasıl oluşur?
Kanser yapıcılara maruz kalma, kanser oluşturmak için tek başına yeterli bir sebep değildir. Bu tür maddeler ancak uygun yer ve zamanda kanser oluşturabilirler.
Başlıca kimyasal kanserojenler (kanser yapıcılar) şunlardır:
> Hidrokarbonlar (Baca temizleyicileri, boya endüstrisinde kullanılan maddeler)
> Aflatoksin (Küf mantarı tarafından üretilen zehir)
> Nikel, krom gibi elementler
> Nikotin ve tar
> Hazır gıda katkı maddeleri
> Bazı kanser ilaçları
> Parfümlerde kullanılan bazı kimyasallar
Bağışıklık sistemi hayatta tutuyor
Bağışıklık (immün) sistemi, yabancı dokuları kolayca tanıyabilir ancak, tümör dokusunu vücuttan kolayca atamaz. İnsanda 1 saniyede 1 milyara yakın hücre çoğalırken ve günde yüzlercesi mutasyonla farklı hücreler oluştururlar. Bu farklı hücrelerin temizlenmesinde, kansere karşı hücresel immün cevap mekanizması rol oynar. Bağışıklık sistemi, tümör oluşumunu denetler, ancak bu hücrelere karşı oluşturduğu immün cevap baskılandığı zaman, kanser oluşumu artar. Yenidoğan ve yaşlılık dönemlerinde immün cevap mekanizması zayıftır. Yaşlılarda prostat kanseri, çocuklarda nöroblastoma denen kanser türü sık görülür. İmmün sistemini baskılayıcı ilaç kullananlarda tümör oluşumu riski artar.
OKUYUCUYA CEVAPLAR
Kulağıma üflenmiş gibiyim!
> Ayşe Sude
Yaşım 15, boyum 1.60, kilom 50. Bazen kulağıma üflenmiş gibi oluyor, daha sonra başım dönüyor, ayaktaysam düşüyorum. Sizce bunun sebebi ne olabilir? Bir doktora gözükmem gerekir mi?
CEVAP: Sevgili Ayşe, kilon boyuna göre iyi. Senin yaşındaki genç kızlarda, bu dönemlerde çoğunlukla adet kanamalarının da etkisiyle demir eksikliği anemisi dediğimiz bir kansızlık türü olur. Kansız olan kişilerde, hücrelerimizin ihtiyacı olan oksijen yeterince taşınamadığı için organ faaliyetlerinde kısmî yetersizlik özellikle de beynimizin fonksiyonlarında zaman zaman aksamalar olur. Bu da sizdeki gibi baş dönmesi, dengesizlik, başta sersemlik hissi yapabilir. Bazen de iç kulaktaki sıvı dengesinde bozukluk ile kendini gösteren Menier Sendromu veya çok nadiren de doğuştan gelen boyun omurlarına yapışık servikal kot dediğimiz ilave kaburga kaynaklı olabilir. Öncelikle bir dahiliye uzmanına muayene olarak kan tetkiklerinizi yaptırın, çıkacak sonuçlara göre de kesin tedaviniz planlanır ya da ilgili uzman hekime yönlendirilirsiniz.
Sonradan alt ıslatma niçin olur?
> İ.M.
Bir arkadaşımın 9 yaşında kız çocuğu var, 7 aydır altını ıslatıyor. Bilgisayardaki bir resimden korkmuş, yalnız kalamıyor ve kapıyı sürekli kapatıyormuş.
CEVAP: Değerli okuyucumuz, arkadaşınızın çocuğunda olduğu gibi sonradan başlayan geceleri alt ıslatmanın sebeplerini şöyle sayabiliriz: Yeni bir kardeşin doğması ile kendisi üzerindeki ilginin azalması, ailede geçimsizlik, çok sevilen bir kişi veya objenin kaybedilmesi... Bazen de, arkadaşınızın kızında olduğu gibi gerek film veya gerekse de hayatta karşılaşılan korku ve kaygı verici hadiselerdir. Burada yapılacak şey, çocuğa özgüvenini sağlayacak, sıcak ve samimi anlatımlarla gerçekleri belirtmek, herhangi bir olumsuz durumla karşılaştığında, yapacağı en öncelikli davranış tarzını öğreterek, ebeveyn olarak her zaman yanında olacaklarını kendisine hissettirip sevgiyle duygusal yönden de doyuma ulaşmasını sağlamaktır. Zamanla düzelir. Yine de mecbur kalınırsa bazı ilaç tedavileri yardımıyla da büyük ölçüde rahatlatılabilir. Ayrıca yatma saatinden 2 saat öncesinden sulu gıdalardan da uzak tutmakta fayda vardır.
HAFTAYA: EN SIK GÖRÜLEN KANSER TİPLERİ e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr
Adres: 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna-İST.