Ordusuyla birlikte Otlukbeli'ne giderken bir gece harikulade bir rüya gören Fatih Sultan Mehmed Han, bunu sadrazamına anlattı: "Rüyamda, ya bayram ya da düğün gibi bir kalabalık ortasında bulunuyordum. Kalabalık arasından Uzun Hasan pehlivan kispeti giymiş bir şekilde ortaya çıkıp durdu: 'Var mı benimle güreşecek kendine güvenen pehlivan?' diye bağırmaya başladı. Bunları bana bakarak ve meydan okuyarak söylüyordu... Uzun Hasan'ın ciğeri!.. Ben de bir pehlivan kispeti giyerek meydana çıktım. Dövüş sırasında bir aralık Uzun Hasan benim gafletimden yararlandı. Üzerime hücum ederek beni dizlerimin üzerine çökertti. O anda dünya başıma yıkılmıştı sanki. Uzun Hasan'ın ikinci hamlesini yapmasına fırsat bırakmadan ayağa kalktım. Bana yaklaştığında göğsüne öyle bir yumruk vurdum ki, dayanamayarak sırtüstü yere düştü. Hıncımı alamamıştım. Bir elimi göğsüne sokup ciğerinden bir parçasını koparıp yere attım. Bunun üzerine kan-ter içinde ve heyecanla uyandım..." Önce sıkıntı, sonra ferah... Sadrazam, "Allahü teala hayra tebdil eylesin Sultanım" dedikte sonra, rüyayı şöyle yorumladı: "Rüya tabirini bilmem. Ancak buradaki ifadelerden önce bir sıkıntı çekileceğini, sonra ise bizim tarafın galip geleceğini söylemek mümkündür..." Osmanlı galip gelmişti... Bu tabire üzülen Fatih, aynı rüyayı diğer beylere de anlattığında onlar da sadrazamın tabirine hak verdiler... Gerçekten de Otlukbeli Savaşı, rüyayı tabir edenlerin söyledikleri gibi gelişti. Fatih'in kumandanlarından Has Murat Paşa, asıl orduyu beklemeden düşmanla savaşarak yenilmiş ve askerlerinin çoğu şehit olmuştu. Kaçanlar ise ordunun büyük kısmına katılmışlar ve ikinci savaşta Osmanlı Ordusu galip gelmişti...