12 Haziran seçimleri çoktan bitmişti. Akşam karanlığı çökmüştü. Evli evine, köylü köyüne gitmişti. Seçim sonucunu, Mısır'daki sağır sultan bile çoktan işitmişti. Ama, CHP Genel Merkezi önünde birtakım adamlar bekleşip duruyorlardı. Biraz sonra Kemal Kılıçdaroğlu meydandaki kürsüye çıktı. Süngüsü düşmüştü. Kılıcı kırılmıştı. Kılıçdaroğlu; zar oğlu, zor oğlu, dar oğlu olmuştu. Seçimlerden önce, Başbakanı kastederek ikide bir; "Ben onun dişlerini sökeceğim!" diye kükrüyordu. Seçim sonuçları açıklandıktan sonra, dişleri dökülmüş, kulakları düşmüş, beli bükülmüş birilerine benziyordu. Yandaşları, genel merkez önünde bekleşip duran yoldaşları, onu görünce, yine hep bir ağızdan bağırmaya başladılar: "Türkiye laiktir! laik kalacak!" "Türkiye laiktir! laik kalacak!" Bu tepinmeler, beni fakülte yıllarıma alıp götürdü. Ceza Hukuku profesörlerinden Faruk Erem hocamız bir dersinde demişti ki: "Bütün iktidarlar, kalabalıklardan çok korkarlar. Çünkü kalabalıkların aklı yoktur. Kalabalıklar, en ahmak adamın- adamların emriyle hareket ederler. Kalabalıklar, birdenbire, çok tehlikeli bir kuvvet haline gelirler. Mesela: on bin kuşun bulunduğu bir tarla ile, on bin insanın bulunduğu bir meydan, davranış bakımından birbirine çok benzer. On bin kuşun bulunduğu bir tarlaya bir küçük taş atarsanız, bir kuş, pırrr diye kanatlanır. Arkasından on bin kuş da havalanırlar. Aynı şekilde, on bin kişinin bulunduğu bir meydanda, bir kişi, konuşan hatibi alkışlamaya koyulur. Bakarsınız on bin kişi de o alkışa katılmakta kat'iyyen gecikmez. On bin kişinin bulunduğu bir meydanda bir tek kişi, "Kaçın! kaçın! kaçın!" diye bağırır ve kaçar. Birdenbire on bin kişi de o kaçanın arkasına düşer. İnsanlar niye kaçtıklarını bilmeden, düşünmeden darmadağın olurlar. Çünkü kalabalıkların aklı yoktur. İşte bunun içindir ki, savaş esnasında, cepheden kaçan bir kişiyi sorguya çekmeden derhal kurşuna dizerler. Çünkü, o kişinin kaçması yüzünden, birdenbire bütün bir manga, bütün bir bölük, bütün bir alay... birdenbire dağılır. Mağlubiyet, kaçınılmaz olur. Bu davranışlar, kalabalıkların aklının olmamasındandır. Kalabalıkların birdenbire en ahmak adamın emrine girerek hareket etmesindendir. Kalabalıklara çok dikkat edin!.." Prof. Faruk Erem'in açıklamasını hiç unutmadım ve Hukuk Fakültesinde okuduğum yıllarda, hiçbir öğrenci mitingine katılmadım. Şimdi ben, kalabalıkların attıkları sloganlara da çok dikkat ediyorum. Bir kişi bir cümle haykırıyor. Birdenbire on bin kişi aynı cümleyle bağırıp duruyor. Bu sloganlar arasında, beni en çok öfkelendiren, bana küfür ediliyormuş gibi gelen "Türkiye laiktir! laik kalacak!" şamatalarıdır. 88 yıldan beri laiklik yerinde duruyor, duracaktır da. Ama 88 yıldan beri, birtakım aptal adamlar, kalabalıkları fokurdatıp duruyorlar: "Türkiye laiktir! laik kalacak!" Ah ahmak adamlar şamatası! Ah üzerinde tepindiğiniz, ama manasını bilmediğiniz laiklik!..