Almanya'nın dostluğuna kat'iyyen güvenemeyiz

A -
A +

Sadece Almanya'nın değil, (NATO'dan müttefikimiz olan ve olmayan) hiçbir Avrupa devletinin dostluğuna güvenemeyiz. Neden güvenemeyiz? Benim öyle lafı döndürüp dolaştırmak, söylemek istediklerimi kırk bohça içinde saklamak kabiliyetim yoktur. Bu sütunu okuyanlar bilirler ki ben hep: "Selamün aleyküm kör kadı!" diye söze başlayanlardan biriyim. Bu konuda da düşüncelerimi olduğu gibi yazmak istiyorum: Hiçbir Avrupa devletinin dostluğuna güvenemeyiz. Çünkü biz hem Türk'üz, hem Müslümanız, hem de bütün Hıristiyan dünyasının mukaddes saydığı topraklar üzerindeyiz. Şimdi bu iddiamı okuyanlar arasında kaşlarından birini kaldırarak veya dudaklarını birbirine yapıştırıp uzatarak: "Daha neler" diyenler olacaktır. Böyle bir tavır takınanlara, ben, dünyanın en zor işlerinden birini tavsiye edeceğim: Gitsinler, 5-10 liralarını gözden çıkararak Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları arasında çıkan TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA PLÂNLARI isimli 192 sayfalık kitabı alıp okumak ve sonra da düşünmek çilesine katlansınlar. O kitapta göreceklerdir ki, ilk Haçlı Seferinin yapıldığı 1095 yılından, Balkan Savaşlarının başladığı 1912 yılına kadar, Hıristiyan devletler, bizi, bütün Anadolu topraklarından söküp atmak ve devletimizi parçalamak için, tam yüz ayrı plân hazırlamışlardır. Bu iddiayı Fransa'nın Sorbon Üniversitesinin tarih kürsüsünde, Romen devlet adamlarından M. Djuvara ileri sürdü (Cuvera). Onu dinleyen Fransız tarihçileri, ilim adamları, bu çok önemli araştırma dolayısıyla Cuvera'yı Tarih doktoru olarak mükafatlandırdı. Ve üniversitenin Devletler Hukuku profesörlerinden (Nobel Barış Ödülü sahiplerinden) Louis Renauld bu çok ciddi çalışmayı öve öve göklere çıkardı. Türkiye'yi parçalama plânları önce Fransa'da basıldı sonra eski Isparta milletvekillerinden Yakup Üstün'ün gayretiyle Türkiye Diyanet Vakfı yayınları arasında yer aldı. Konu elbette çok uzun ve çok önemli. Ama bizim aydınlarımızın % 99'u, bu çalışmadan haberdar değil. Acaba Batı dünyası, Türkiye'yi bölme-parçalama plânlarından vazgeçti mi? Bu soruya sadece çok ahmak adamlar "Evet! Elbette!" diye cevap verebilirler. Eğer Cuvera yaşamış olsaydı çalışmasına yeni plânlar da eklemeye başlardı. İşte başta sevgili dostumuz Almanya olmak üzere bütün Avrupa devletlerinin PKK hareketini desteklemeleri, Anadolu toprakları üzerinde, bize tahammül edememelerindendir. Meclis başkanımız Cemil Çiçek'in resmen açıkladığı gibi; "Kandil'de yaşayan PKK'lıların iki mislisi, Almanya'da yaşıyor!" PKK militanlarını, Avrupalı dostlarımız kendi kamplarında eğitiyorlar. Türkiye'de 30 bin insanımızı vuran, öldüren, sakat bırakan silahların, mayınların hepsi, hem Avrupa devletlerinden hem de Rusya'dan sağlanıyor. İngiltere'yi ve Amerika'yı bu listenin dışında tuttuğumu sanmayın. Peki bu nasıl dostluktur? PKK zihniyeti, bizim milletimizin ne kadar dostuysa, Avrupa devletleri de bizim o kadar dostumuzdur! Avrupa'nın kucağına oturan PKK militanlarının, Kürt toplumuna nasıl çok büyük ihanet içinde olduklarını yaşayanlar görecelerdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.