Bindikleri dalı kesen Ermeniler

A -
A +

Türkiye'de, aklı başında olan hiç kimse, Hrant Dink cinayetini tasvip edemez. Büyük bir cehaletin ve gafletin sebep olduğu o anlatılmaz yanlışlığın, milletimize ve devletimize bulaştırdığı huzursuzluk az değil. Hrant Dink'in öldürülmesi, elbette bir büyük yanlıştır. Ama onun ölümünün 3. yıl dönümünde, oğlu Arat Dink'in söyledikleri de yanlıştır. Arat Dink, soğuğa, kara, rüzgâra rağmen, Agos gazetesi önünde, binlerce kişinin toplanarak: "Hepimiz Hrant Dink'iz!" "Hepimiz Ermeniyiz!" diye haykırmalarını dikkate almadan diyor ki: "Bu ülkede, insan babasına ağlayamıyor. Yüz yıl önce, biz bu ülkede, yüzde birdik. Bugün, binde bir bile değiliz. Yüz yıl önce avdık, şimdi yem olmuşuz yem!.." Bunlar, yanlış beyanlardır. Yeni Hrant cinayetlerine yol açacak sözlerdir. Arat Dink, halkımızın Ermeni meselesini bilmemesinden istifade ederek böyle konuşuyor. Burada, iddia ediyorum ki, şu yazdıklarımı, halkımızın on binde biri bile bilmiyor. Belki Arat da bilmiyor. Önce biz bu ülkede yüz yıldan beri değil, Malazgirt zaferinden yani 939 yıldan beri Ermenilerle beraber yaşıyoruz. Ermeniler her konuda, bütün hürriyetleri, bizimle birlikte oldukları asırlarda noksansız yaşadılar. Çünkü biz onları, kendimizden ayırmadık. Onlara "Teba-i sâdıka" yani sâdık teba olarak baktık. Onlara o kadar inandık ki, Osmanlı imparatorluğu devrinde, Ermeni asıllı iki vatandaşımızı devletin sadr-ı âzam yani başbakanlık koltuğuna oturttuk. Birisi Maraş, ötekisi Malatya Ermenilerindendi. 1. ve 2. Meşrutiyet Meclislerinde, Ermeni asıllı 31 milletvekilimiz, 4 senatörümüz vardı. Agop Kazazyan Paşa Maliye Bakanımızdı. Mareşal Garabet Artin Paşa, Andon Tıngır Yaver Paşa, Oskan Mardingyan, PTT Bakanımız oldular. Sonra Bayındırlık Bakanlığımıza: Garabet Artin Paşa, Av. Krikor Sinopyan, Krikor Agaton, Gabriel Noradungyan isimli Ermeniler getirildiler. Dikkat buyurun Balkan savaşlarına girdiğimizde Dışişleri Bakanımız Ermeni asıllı Gabriel Noradungyan, müsteşarları ise: Ohannes Sakız Paşa, Artin Dadyan Paşa, Harudyan Dadyan Paşa, Manuk Azaryan Paşa idiler. Dahası var: Berlin, Viyana, Brüksel, Londra, Lahey Büyükelçilerimiz de Ermenilerdendi. Peki sonra ne oldu da Ermenilerle aramız açıldı? Neden yüzde birden binde bire düştüler? Arat Dink ve bütün Ermeniler, bu sorunun cevabını, Ermenilerin Hınçak ve Taşnak cemiyetlerini inceleyerek bilmelidirler. Birazcık insaf sahibi olanlar düşünmelidirler: Ermenilere başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği, büyükelçilik, müsteşarlık... makamları sağlayan Türkiye, sonra neden onlardan koptu? Bunun sebebi Ermenilerin PKK benzeri Hınçak ve Taşnak teşkilatlarıdır. Doğu Anadolu'muzda on binlerce insanımızı, Kürt'ümüzü ve Türk'ümüzü diri diri kuyulara, ırmaklara atarak, camilerimize doldurarak yakmalarıdır. Ve biz Birinci Dünya Harbinde Ruslarla çarpışırken, ordumuzu arkadan vurmalarıdır. Bizim Ermenilerimiz daha insaflı, daha dikkatli konuşmalıdırlar. Yeni cinayetlere, yeni huzursuzluklara yol açmamalıdırlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.