Almanya'nın Melle şehrinde, kalmış olduğum otelin yemek salonunda, sevgili dostlarımdan Mehmet Baş'la birlikte sabah kahvaltısı yapıyorduk. Mehmet Baş, Almanya'da DİTİP temsilcilerindendir. Bir ara masamıza, otel sahibesi geldi. Damdan düşer gibi bana dedi ki: - Benim Almanya'da çok Türk dostlarım var. Ama çok affedersiniz çok affedersiniz Kürt dostlarım da var! - Hanımefendi dedim, neden çok affedersiniz, çok affedersiniz! diyorsunuz? Bugün Türkiye'de, yüz binlerce demiyorum, milyonlarca Türk'ün de Kürt dostu, milyonlarca Kürt'ün de Türk dostu var. Mesela ben Türk'üm. Ama benim öyle Kürt dostlarım var ki, kardeşlerimden farksızdırlar. Onlar da beni, öz kardeşleri gibi kendilerine yakın bulurlar ve severler. Gözleri iri iri açıldı. Elindeki çay bardağını masaya bırakarak kollarını yanlarına doğru açtı: - Ama nasıl olur? Siz Türkler, Türkiye'deki Kürtleri bulduğunuz yerde öldürmüyor musunuz? Asıp kesmiyor musunuz? Buraya kaçıp gelen kaç Kürt'ten dehşet duyarak dinledim ben; Kürt ırkının Türkiye'de nasıl yok edildiğini! - Hanımefendi! Size bu yalanları anlatanlar, dünyanın en ahmak, Kürt düşmanlarıdırlar. Çünkü: Türkiye'de devlet memuriyetinin her kademesinde, Kürtlerle Türkler yan yanadırlar. Bizim odacımızdan müsteşarımıza kadar, ordumuzda, onbaşımızdan orgeneralimize kadar, siyasî hayatımızda da, milletvekilimizden bakanımıza, başbakanımıza ve cumhurbaşkanımıza kadar, Kürt asıllı idarecilerimiz var. - Ay inanmıyorum! Siz neler söylüyorsunuz? Olamaz bu! Olamaz bu! - Olamaz! demek kolay! Siz neden size dünyanın en rezil cümleleriyle konuşanlara inanıyorsunuz da bana inanmıyorsunuz? Çıkın gelin Türkiye'ye göstereyim size! Bizim millet meclisimizde yüze yakın Kürt asıllı milletvekilimiz var. Cumhuriyetimizin ilânından bugüne kadar Kürt asıllı 40-50 bakanımız oldu. Kürt asıllı başbakanlarımız, Kürt asıllı meclis başkanımız, Kürt asıllı cumhurbaşkanlarımız var. - İsim verebilir misiniz? - Elbette! İsmet İnönü, Türkiye'de hem başbakanımızdı; hem de ikinci cumhurbaşkanımız! Dördüncü cumhurbaşkanımız Cemal Gürsel Kürt idi. 8. cumhurbaşkanımız Turgut Özal da her vesileyle Kürt olduğunu söylüyor. Sizin ifadenizle, Kürtleri gördükleri yerde vuran, öldüren, asan-kesen bir millet, Kürtleri neden ordusuna alır, neden milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, meclis başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı makamlarına seçer? Ve dahasını söyleyeyim mi size. Bizim 624 yıl süren Osmanlı İmparatorluğumuz devrinde sadrazamlık yani başbakanlık koltuğumuza, iki yüz defa Türk olmayan idareciler, seksen sekiz defa da Türk asıllı kimseler oturdular. Dünyada, bizden daha hoşgörülü, daha medenî milletleri zor gösterirsiniz. Biz, beraber yaşadığımız toplulukların dinlerine de büyük bir hoşgörüyle baktık. Siz, 6 milyon Yahudi'yi fırınlarda yakıp yok ettiniz! Almanya'dan kaçabilen Yahudilere, biz de İstanbul'da oturma izni verdik. Sadece Yahudilere değil, her millete aynı gözle baktık. O bakımdan göğsümüzü gere gere: - Ne Mutlu Türk'üm Diyene! diyoruz.