Hollanda'dan Azerbaycan'a

A -
A +

Geçen hafta Hollanda'da idim. Amsterdam Üniversitesinde okuyan Türk asıllı öğrenciler, Hocalı katliamının 18. yıl dönümü dolayısıyla hazırladıkları güne beni de davet ettiler. Orada Azerbaycan Cumhuriyeti büyükelçisinin önünde, inandıklarımı çok kesin cümlelerle ifade ettim. Toplantıya katılanlar arasında Azerbaycan Türkleri de vardı. Açıklamalarım, beni şaşırtan ölçülerde tasvip edildi. Özet olarak dedim ki: Birtakım kişiler ve kuruluşlar, Hocalı katliamını ve Karabağ bölgesinin Ermeniler tarafından işgal edilmesini, kınamakla, çeşitli toplantılar ve yürüyüşler yapmakla geçiştiriyorlar. Azerbaycan toprakları üzerinde Ermeni zulmünü unutmamak, unutturmamak için yapılan toplantıların, yürüyüşlerin, açıklamaların... elbette faydaları vardır. Ama bu kabil faaliyetlerle istenilen hedeflere ulaşmak mümkün değildir. Nitekim, Hocalı işgali ve katliamı üzerinden 18 sene geçmesine rağmen, Ermeniler istilâ ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilip çıkmamışlardır. On binlerce KAÇGIN soydaşlarımız, evlerine-barklarına dönememişlerdir. Değil 18 sene, 118 sene bile, Hocalı katliamı ve Karabağ işgali kınansa, en sert cümlelerle tel'in edilse, hiçbir şey değişmeyecektir. Azerbaycan topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmanın bir tek yolu vardır: Kuvvetli bir ordu kurmak ve vatan toprakları uğrunda şehit olmayı göze alarak, Karabağ bölgesindeki Ermeni güçlerini Erivan'a kadar kovalamak lâzımdır. Milyon kere tekrarlamak istiyorum: Azerbaycan devleti güçlü bir ordu kurmadan ve vatan uğrunda seve seve ölmeyi göze alan nesiller yetiştirmeden, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyamaz. İlk Türk Cumhuriyetini Mehmet Emin Resulzade ve arkadaşları 1918 yılında Azerbaycan'da kurdular. Daha önce Rusya'nın sömürge toprağı olan Azerbaycan'ın ordusu yoktu. Bundan istifade eden Ermeniler Karabağ'a saldırdılar. Resulzade'nin ve Mirza Bala'nın hatıratına dayanarak açıklıyorum: Ermeni saldırısı üzerine, Azerbaycan Hükümeti, 40 bin kişilik bir ordu kurdu. Harbiye Nazırı Samet Paşa'nın komutasındaki kuvvetler, Karabağ'a saldıran ve mevzilenen bütün Ermeni birliklerini çil yavruları gibi dağıttılar. Halil Paşa emrinde Bakü'ye giren bizim ordumuzun hizmetleri de ayrı bir destandır. M. Emin Resulzade'nin Millî Mücadelemize yardım için 2 Aralık 1920 tarihinde, Ankara'ya 19 bin Osmanlı altınıyla birlikte bir milyon Fransız Frangını ve 8 adet petrol poliçesi gönderdiğini acaba kaç kişimiz biliyor? Ruslar, seçimle iktidara gelen Müsavat partisine ve onun Cumhurbaşkanı M. E. Resulzade'ye tahammül edemediler. Zengin Bakü petrolleri için 11. Kızılordularıyla Azerbaycan'a girdiler. Resulzade'yi tutuklayarak yerine kendi adamları Dr. Neriman Nerimanof'u oturttular. Komünist Nerimanof da, Moskova'nın emrine uyarak Nahçıvan, Karabağ ve Zengezur topraklarını Ermenilere verdi. Azerbaycan petrollerinin %97'sini de Moskova'ya göndermeye başladı. Bizim devletimizin ısrarlı siyasetiyle, Nahçıvan ve Karabağ yeniden Azerbaycan toprağı oldu. Zengezur, Ermenistan'da kaldı. Azerbaycan, vurucu, caydırıcı bir orduya sahip olmadıkça, Ermeni tasallutu altındaki topraklarını, kınamalarla, nümayişlerle.. geri alamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.