Hz. Mevlânâ'yı anlamak

A -
A +

Hz. Mevlânâ 736 yıl önce Hakk'a yürüdü. Mevlevîler; "Öldü! Yaşamını yitirdi!" gibi ifadeleri kat'iyyen kullanmazlar. Mevlevîlere göre ölmek, "Yeni bir dünyaya doğmaktır. Sevgiliyle buluşmaktır." Hz. Mevlânâ da Hakk'a yürümeyi, "Şeb-i arus" yâni "düğün gecesi" diyerek ifade etmiştir. Bugün "Hakk'a yürüdü" ifadesi, sadece Mevlevîler için değil, Hz. Mevlânâ'yı bilmeyen, tanımayan, ondan bir sayfa bile okumadan gözlerini kapayan kimseler için de kullanılıyor. Mevlevîler arasında el öpmek de yoktur. Bir Mevlevî, okuduğu kitabı, yazdığı kalemi, giyindiği elbiseyi, otururken sırtını dayadığı veya meyvesini yediği ağacı usulca öper ama iki Mevlevî karşılaştıklarında, ellerini öyle kavuştururlar ki baş parmaklar yukarı doğru kalkar, onlar ağız hizasına kadar yükseltilirken sadece baş parmaklar öpülür. Baş parmaklar hem Mevlevî sikkesini, hem de mezarların başucu taşını temsil eder. Cumhuriyet devrimizin önde gelen şairlerinden ve nasirlerinden Arif Nihat Asya, aynı zamanda Mevlevî şeyhi idi. Şeyh, bir topluluğun önde geleni, büyüğü, yol göstereni demektir. Arif Nihat Asya'ya şeyhlik sıfatı mânevî âlemden verilmişti. Onun şeyhi olan Ahmet Remzi Akyürek, Üsküdar Mevlevîhanesinin son postnişini idi. Akyürek, Kayseri'de, Burhanettin Tirmizî Hazretlerinin haziresinde yatıyor. Burhanettin Tirmizî ise Hz. Mevlânâ'nın hocalarındandı. Arif Nihat, ne zaman Kayseri'ye gitse Ahmet Remzi Dedenin başucu taşını öperdi. Hz. Mevlânâ'nın Mesnevi'si altı ciltten ibaret. Ayrıca onun Divan-ı Kebir, Fihi Mâfih, Mecalis-i Seb'a, Mektubat, Divân-ı Rubaiyat isimli eserleri de var. Doç. Dr. Abdülbaki Gölpınarlı'nın belirttiği gibi, Mesnevî Kur'an-ı Kerim'in tefsirinden, yani açıklamasından ibaret. Mevlânâ, bizim büyük mutasavvıflarımızdan biri. Yani Kur'an ahlâkıyla ahlâklanan mükemmel bir Müslüman. Bir Allah dostu. Mevlânâ'dan birtakım kimseler, hep "Hümanist" diye bahsediyorlar. Bu ifade ummanlar kadar yanlıştır. Çünkü Hümanizm, pozitivizmin devamıdır. Eski Yunan inançlarına geleneklerine dayanmaktadır. Hümanizmde ahiret kapıları kapalıdır. Allah inancı yoktur. İnsanın tanrısı insandır! İnsan insana tapmalıdır! Mevlânâ bu inancın milyar kere dışındadır. Bir rubaisinde diyor ki: "Ben Allahın kuluyum! Kur'an yolunun yolcusuyum!/Hz. Muhammedin ayağının tozuyum/ Kim ki benden bahsederken bunları söylemezse/Ben o kişiden de yılmışım, o sözden de yılmışım..." Mevlânâ mükemmel bir Müslüman olduğu için mükemmel bir insandı. Onun; "Gel! Gel! İster Mecusi ol, ister putperest" diye başlayan rubaisinde davet, İslâmiyetedir. Çünkü Allah affedicidir. Allahın rahmeti, gazabından daha büyüktür. İnsanlığın huzuru, kurtuluşu, Hz. Mevlânâ'yı yani Kur'an-ı, yani Hz. Muhammed'i anlamasına sevmesine bağlı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.