Hz. Mevlânâ'yı hem çok seviyoruz, hem de ondan çok korkuyoruz

A -
A +

Şeb-i arus, Fars­ça'da dü­ğün ge­ce­si de­mek­tir. Mev­le­vî­ler "öl­dü, ve­ya "ya­şa­mı­nı yi­tir­di" kay­bet­tik" de­mez­ler. Çün­kü Mev­le­vî­ler için "ölüm, yok olup git­mek, bit­mek, tü­ken­mek", de­ğil­dir. Bu ba­kım­dan Mev­le­vî­ler, "öl­dü" ye­ri­ne "Hakk'a yü­rü­dü" der­ler. Hakk'a yü­rü­yen Mev­le­vî­ler, sev­gi­li­ye, ya­ni Ya­ra­da­na ka­vu­şa­cak­la­rı­na ina­nır­lar. Ölüm­den ka­tiy­yen kork­maz­lar. Hakk'a yü­rü­me­yi, ken­di­le­ri için ye­ni bir dü­ğün ge­ce­si ola­rak ka­bul eder­ler. Hz. Mev­lâ­na 1273 yı­lı­nın 17 Ara­lı­ğın­da Hakk'a yü­rü­dü. De­mek onun dü­ğün ge­ce­si üze­rin­den 735 yıl geç­ti. Her yıl ol­du­ğu gi­bi, bu yıl da, Kon­ya'da Mev­lâ­na'yı an­ma ge­ce­le­ri ya­pı­lı­yor/ya­pı­la­cak. Bu ih­ti­fal­ler do­la­yı­sıy­la, be­nim hiç an­la­ya­ma­dı­ğım uy­gu­la­ma­lar, ce­va­bı­nı ve­re­me­di­ğim so­ru­la­rım olu­yor. Me­se­la Kon­ya'da, 17 Ara­lık'ta baş­la­yan ih­ti­fal­le­re, Cum­hur­baş­ka­nı­mız, Baş­ba­ka­nı­mız, si­ya­sî par­ti­le­ri­mi­zin tem­sil­ci­le­ri, kuv­vet ku­man­dan­la­rı­mız, sav­cı­la­rı­mız, ha­kim­le­ri­miz, hal­kı­mız... ka­tı­lı­yor­lar. Ya­pı­lan Mev­le­vî ayin­le­ri­ni ve iba­det­le­ri­ni, te­le­viz­yon­la­rı­mız va­sı­ta­sıy­la bü­tün dün­ya­ya gös­ter­mek­te her­han­gi bir be­is gör­mü­yo­ruz. Ama ay­nı Mev­le­vî ayin­le­ri ve iba­det­le­ri, Kon­ya dı­şın­da, bir baş­ka Ana­do­lu şeh­rin­de ya­pıl­dı­ğı za­man, o ayin­le­re ka­tı­lan­la­rı ya­ka-pa­ça tu­ta­rak as­li­ye ce­za mah­ke­me­le­ri­nin kar­şı­sı­na di­ki­yo­ruz. Ne­den? Suç, her yer­de suç­tur. Kon­ya'da suç ol­ma­yan bir me­ra­sim, baş­ka bir şeh­ri­miz­de ne­den suç sa­yı­lı­yor? Hz. Mev­lâ­na, Mes­ne­vî­si­ni Fars­ça yaz­dı. Yüz­yıl­lar­dan be­ri, Mes­ne­vî­nin çe­şit­li şerh­le­ri (açık­la­ma­la­rı) ter­cü­me­le­ri ya­pıl­dı. Be­nim kü­tüp­ha­nem­de de hem Ab­dül­ba­ki Göl­pı­nar­lı'nın, hem de Ad­nan Ka­ra­is­ma­iloğ­lu'nun Mes­ne­vî ter­cü­me­le­ri var. On­la­rı zevk­le oku­yo­rum. Ben dört yıl An­ka­ra Rad­yo­su'nda, dört yıl da An­ka­ra Te­le­viz­yo­nun­da ça­lış­tım. O dev­let ku­ru­luş­la­rın­da, ar­ka­daş­la­rı­mın ha­zır­la­dık­la­rı ve sun­duk­la­rı Şeb-i arus prog­ram­la­rı­na dik­kat­le ku­lak ke­sil­dim. Her de­fa­sın­da gör­düm ki dev­let rad­yo­muz ve dev­let te­le­viz­yo­nu­muz, Hz. Mev­lâ­nâ'dan çok ama çok kor­ku­yor. Onu bir tür­lü ol­du­ğu gi­bi an­lat­ma­ya ce­sa­ret ede­mi­yor. Prog­ram­cı­lar, su­nu­cu­lar... dö­nüp-do­la­şıp hep ay­nı cüm­le­yi tek­rar­lı­yor­lar. Ya­ni, ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar­da din­le­yen­le­re şu­nu an­lat­mak is­ti­yor­lar. Di­yor­lar ki: "Mev­lâ­nâ çok hü­ma­nist bir ki­şiy­di. İn­san­la­rı çok se­vi­yor­du. Ve ye­min­le­ri­ni bin ke­re bo­zan­la­rı bi­le ken­di­si­ne ça­ğı­rı­yor­du!.." Yan­lış! Yan­lış! Yan­lış! Yan­lış ve nok­san! Bir ke­re Hz. Mev­lâ­nâ, hü­ma­nist de­ğil­dir. Hü­ma­nist­ler, po­zi­ti­viz­min kıs­ka­cın­da, es­ki Yu­nan dü­şün­ce­sin­de­dir­ler. Po­zi­ti­vizm­de, Al­lah inan­cı yok­tur. Ahi­re­te ka­pı­lar ka­pa­tıl­mış­tır. İn­san­la­rın ken­di­le­ri­ne ve­ya 30 ya­şın­da­ki bir ka­dı­na tap­ma­la­rı­nı is­te­mek­te­dir­ler. Hz. Mev­lâ­nâ ise, ger­çek an­lam­da bir Müs­lü­man­dır. Ab­dül­ba­ki Göl­pı­nar­lı'nın be­lirt­ti­ği gi­bi, "Mes­ne­vî baş­tan so­na ka­dar, Kur'an'ın tef­si­rin­den iba­ret­tir!" Mev­lâ­nâ'nın in­san­la­rı çok sev­me­si, mü­kem­mel bir Müs­lü­man ol­ma­sın­dan­dır. Çün­kü: Mü­kem­mel Müs­lü­man­lar, mü­kem­mel in­san­lar­dır. Ve­ya her mü­kem­mel in­san­da, mü­kem­mel Müs­lü­man­la­rın özel­lik­le­ri var­dır. Hz. Mev­lâ­nâ, bir ru­ba­isin­de di­yor ki: "Ben Al­lah'ın ku­lu­yum. Kur'an yo­lu­nun yol­cu­su­yum/Se­çil­miş Mu­ham­me­din aya­ğı­nın to­zu­yum/Kim ki ben­den bah­se­der­ken bun­la­rı söy­le­mez­se/Ben o ki­şi­den de yıl­mı­şım, o söz­den de yıl­mı­şım." Bir­ta­kım kim­se­ler, Mev­lâ­nâ'dan çok kor­ku­yor­lar. Onun mü­kem­mel bir Müs­lü­man ol­du­ğu­nu bir tür­lü söy­le­ye­mi­yor­lar. Ga­li­ba böy­le bir açık­la­ma yap­ma­yı, la­ik­li­ğe ay­kı­rı bu­lu­yor­lar. Vah!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.