Sayın Bakan Dünkü yazımda, dehşetli bir cehaleti ortaya koymuştum. Demiştim ki; Alevîler, soy bakımından Türkmen boylarındandır; din bakımından da Müslümandırlar. Böyle inandığım, böyle konuştuğum, böyle yazdığım için, bazı Alevîler, beni "Alevî düşmanı!" olarak ilan ediyorlar. Şimdi yine ben desem ki: "Aleviler Türk de değillerdir; Müslüman da değillerdir!" Çok iyi biliyorum ki bu defa bir başka grup Alevî, beni ihanetle suçlayacaktır. Hatırlayacaksınız: Çorum'da bazı Alevî vatandaşlarımız, kendi paralarıyla, kendileri için bir câmi yaptırmışlardı. Bir başka Alevi kalabalığımız, giderek o câmiyi taşlamışlardı. Câmiyi yaptıranlar da Alevî, taşlayanlar da! Nasıl açıklayacağız bu çarpıklığı? Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, bir TV programında demişti ki: "Bizim Alevî dedelerimiz, Hacı Bektaş Velî'yi bilmiyorlar. Onlara kimdir Hacı Bektaş Veli? diye soruyorum bana sadece "Hü!" diye cevap veriyorlar." Alevilere yol-yordam göstermesi gereken dedeler, Hacı Bektaş Velî hakkında sadece "Hü" diyerek susarsa, Alevî camiası nasıl aydınlıklara çıkar? Sayın Bakan! Hacı Bektaş Velî'nin MAKALAT isimli kitabını sizden önce, Kültür Bakanlığı basmıştı. Sadece 64 sayfa olan Makalat'ta Hacı Bektaş Velî, İslamiyeti 4 kapı 40 makam üzerine oturtarak açıklıyor. Şeriat-Tarikat-Marifet-Hakikat. Ben bir yazımda, H.B.Velî'ye göre Şeriat'ın 10 makamını bu sütunda yazmıştım. Cehaleti denizler kadar olan 24 yaşında bir Alevi genci, bana hakaretler yağdırarak demişti ki: "Yazdığınız o 10 makam Hacı Bektaş Velî'nin değildir; Hacı Bâkiler'in uydurmasıdır." Ben de kendisine hem Kültür Bakanlığının, hem de Hacı Bektaş Velî vakfının çıkardığı Makalat'ın fotokopilerini göndermiştim. Delikanlı bana tekrar yazmıştı: "Bilmiyordum. Öğrendim" demişti. Bilmemesi tabiidir. Çünkü Alevî camia da, Sünnî camia da okumuyor. Sayın Bakan! Şimdi siz, Madımak lokantasını satın alıp müze haline getirmek istiyorsunuz. Bu çok kolay, çok basit bir iş! Cehaleti ortadan kaldırmadan o müzenin faydası olmayacak. Siz, mesela MAKALAT kitabını 15-20 milyon adet bastırıp bütün Türkiye'ye dağıtabilir misiniz? Alevimize de, Sünnimize de Hacı Bektaş Veli'yi tanıtabilir misiniz? Okutabilir misiniz? Üzerimizdeki şu bin yıllık cehaleti kaldırabilir misiniz? Yapılması gereken iş budur. Siz şimdi, içinde veba mikrobunun fokur fokur kaynadığı bir evin dış yüzünü badana yaptırıyor, kapısının önüne birkaç saksı çiçek koyuyorsunuz. Yani kel başa şimşir tarak alıyorsunuz. Bunun faydasız olduğunu zamanla göreceksiniz.