Yeni Anayasamız için gayrettesiniz! Allah yardımcınız olsun! Çok tabii olarak istiyorsunuz ki, yeni anayasa milletler arasında, alnımızı açık, başımızı dik tutsun. Yasama, yürütme, yargı güçlerini nasıl düzenleyeceğinizi bilemem. Ama bir vatandaş olarak benim de endişelerim, isteklerim var. Siz, dünyanın en mükemmel bir anayasasını hazırlamak konusunda kırk kuruluşla hemfikir olabilirsiniz. Kırk siyaset ve devlet adamının görüşlerini alabilirsiniz. Bana göre bu çalışmalarınızı, tesbitlerinizi yeni anayasamıza dosdoğru bir Türkçe ile yansıtamazsanız bizi millet olarak yeni zorluklarla karşı karşıya bırakmış olursunuz. Yeni anayasamız, elbette komisyon çalışmalarından geçecek. Yeni anasayamız, elbette meclisimizin tasdikiyle yürürlüğe girecek. Size düşen, bütün çalışmalarda, Anayasamızın çok güzel bir Türkçe ile yazılmasında yol gösterici olmaktır. Çünkü yeni anayasamızın dili çok önemlidir. Anayasa maddelerinin öksüz-köksüz bir dille yazılması, Türkçemizin daha fazla kan kaybına sebep olacaktır. Ben, son yıllarda bir takım anlı-şanlı kişilerin bile, güzelim Türkçemizi bozarak konuştuklarını ve yazdıklarını gördüğüm için yeni anayasamızın dili konusunda çok ciddi endişeler duyuyorum. Bazı şöhretler yüzünden Türkçe yanlışlarının süratle yayıldığına şahit oluyorum. Mesela eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer altı kelimelik bir cümle söyledi: "Kamusal alanlarda Türban takmak laikliğe aykırıdır!" dedi. Sezer'in bu cümlesinde dört kocaman yanlış var. Önce kamusal alan ifadesi yanlıştır. Biz, "sabahsal kahvaltı, güreşsel minder, futbolsal saha..." diyor muyuz: Kamuda demek gerekirdi. A.N.Sezer "resmi daireler" diyemiyor. Bu kelimeler Arapça olduğu için onları kullanmak istemiyor. Sanıyor ki kamu kelimesi öz Türkçedir. Yanılıyor Kamu kelimesi Soğutça kelimedir. Soğutça da Farsçanın işlenmemiş bir lehçesidir. Kamu kelimesini Yunus Emre de kullanıyor: "Biz kimseye kin tutmayız - Kamu âlem birdir bize" beytinde "Kamusal âlem birdir bize" demiyor. Diğer yanlışlarını açıklamaya yerim müsait değil. Ben şunu hatırlatmak istiyorum: Ahmet Necdet Sezer "Kamusal alan..." deyince, herkes ağzını "kamusal alan" diye açmaya başladı. İsimden sıfat yapan bu sel-sal ekleri bile Türkçemizi çok çirkinleştirdi. Şimdi bir takım kimseler sanıyorlar ki, Fransızcadan apardığımız bu ekleri kuyruğuna takıldıkları her kelimeyi öztürkçe yapmaktadırlar. Tarih, Arapçadır, tarihsel öztürkçe, Bahçe Farsçadır, bahçesel öztürkçe(!). Bütün kelimesi bal gibi Türkçedir. Tüm kelimesi ya Arabın Tam'ından veya Farsın tümeninden koparılmıştır. Şimdi herkes tüm diyor. Arapçadır diye güzelim millet kelimesini tekmeleyenler, Moğolun ulus kelimesine sarılıyorlar. Lütfen açın bakın göreceksiniz: Hiçbir Türk cumhuriyetinde özgürlük, örneğin, neden, yaşantı, koşul, gereksinim... cüceleri yoktur. Anayasamızın dili, sağlam ve soylu bir Türkçe olmalıdır.