MHP'den kovulma yazıma tekzip

A -
A +

Hatırlayacaksınız: 13.12.2009 tarihli yazımda, MHP'den niçin ve nasıl kovulduğumu yazmıştım. Açıklamalarım dolayısıyla Devlet Bahçeli, beni telefonla aradı ve "Biz, mümtaz bir Türk milliyetçisini neden partimizden kovalım?" dedi. Yazdıklarımın doğru olmadığını söyledi. Devlet Bahçeli'den sonra MHP Kadın Kollarından Hatice Çiloğlu da bir tekzip gönderdi. Bu tekzip, mahkeme kararıyla hazırlanmış değil. Ama onun açıklamasını bu sütuna almak, benim vicdan borcumdur. İlgili yazımda şöyle bir açıklama yapmıştım: "Ankara'da, Hacı Bayram Türbesi önünde, yanıma gelen zarif bir hanımefendi bana dedi ki: MHP Kadın Kolları Genel Başkanlığına seçilmiştim. İstedim ki Ankara'ya gelesiniz ve teşkilatımıza mensup arkadaşlarımıza bir konferans veresiniz. Bunu, Genel Sekreterimiz Cihan Paçacı'ya söyledim. 'Hizipçiler bu partide konuşamaz! olmaz!' dedi. Sonra, sayın Genel Başkanımıza çıktım. O da bana: 'Hizipçileri burada konuşturmayın!' deyince ben de kadın kollarından istifa ettim..." Sayın Hatice Çiloğlu bana gönderdiği mektupta diyor ki: "Hacı Bayram Veli Türbesi önündeki konuşmamı yanlış anlamışsınız. Ben, MHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı yapmadım. Sizin, kadın kollarımızda bir konferans vermeniz için genel sekreterimize çıkmadım. Ondan izin istemedim. Dolayısıyla o da bana sizi kast ederek: 'Hizipçileri bu partide konuşturmayın!' demedi. Sonra, sizinle ilgili olarak sayın Genel Başkanla tek kelime dahi konuşulmadı. Hatta ve hatta hatırlayacaksınız siz bana 'genel başkan da mı olmaz dedi?' diye sordunuz. Ben de size cevaben: Hayır onunla hiç konuşulmadı! dedim. Genel olarak, bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. Saygılar sunuyorum." Ben de sayın Hatice Çiloğlu'na saygılar sunuyor, özür diliyorum. Demek, onun konuşmalarını yanlış anlamışım. Temenni ederim ki MHP'den ihraç sırası Çiloğlu'na gelmemiştir. Yalnız, bu vesileyle bir kere daha açıklamak istiyorum: Ben, MHP Merkez Karar Yürütme Kuruluna, kongreye katılmadığım halde Devlet Bahçeli'nin emriyle girdim. Sonra bir MKYK toplantısında, bütün üyelerin ve Devlet Bahçeli'nin önünde kalkıp konuştum. Dedim ki: 1- Bizim milletvekillerimiz Nazım Hikmet'i ağızlarına almasınlar. Nâzım'ı sahiplerine bıraksınlar. 2- Cemal Enginyurt gibi kimseler hadlerini bilsinler. 3- Sayın Genel Başkanımız da konuşmalarını yazılı olarak yapmasın. Lütfen kâğıtsız konuşsun. Benden sonra Bahçeli söz aldı ve: "Yanlış anlaşılmamak için daha bir süre yazılı konuşmak mecburiyeti vardır" dedi. Ve sonra beni MHP'den resmen kovdu. Kimse partide Devlet Bahçeli'ye "Gözünün üstünde kaşın var" diyemiyor. Bu millet padişahına bile: "Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var" diye bağırdığı halde cezalandırılmadı. Bütün parti liderleri sözlü konuşuyorlar. Devlet bahçeli ise başını, önündeki yazılı metinden kaldırmıyor. Ve hâlâ yazılı konuşuyor. Konuşsun bakalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.