Muhteşem Osmanlı dönemine düşmanlık -II-

A -
A +

Bir insan, kendi tarihine neden düşman olur? Bana göre, bunun üç önemli sebebi var: Cehaleti, gafleti ve ihaneti yüzünden düşman olabilir. Bizim insanımızın, Osmanlı tarihine düşmanlığı, umumiyetle dipsiz cehaletinden kaynaklanıyor. Şahidi olduğum pek çok örnekten birini Sivas'ta yaşadım: Bundan 6-7 yıl kadar önce memleketime gittim. Değerli valimiz, bana SİVAS 2002 isimli bir kitap hediye etti. Eserin baskısı mükemmeldi. Yapılan çalışmanın tarih bölümüne baktığımda dehşetli bir cehalet örneğiyle karşılaştım. Bazı tarih öğretmenlerimizin ve bir vali yardımcımızın gayretiyle hazırlanan, bölümde 63. sayfada, aynen şöyle deniliyordu: "Yorgun ve fakir düşen milleti ve memleketi savaşa sokanlardan Sultan Vahdettin..." "Ordu ve millet, padişahın ve hilafetin ihanetinden haberdar olmadığı gibi..." Vali paşamıza makamında dedim ki: -Efendim! Görüyorum ki bu tarih bölümünü yazan tarih öğretmenlerimiz konuyu yeteri kadar inceleyememişler. Burada dehşet verici iki büyük yanlış var. Birinci yanlış şu: Bizi, Birinci Dünya Savaşına Vahdettin sokmadı. Birinci Dünya Savaşı 1914 yılında çıktı. Sultan Vahdettin ise 1918 yılında padişah oldu. 1914 yılında, padişahlık makamında Sultan Reşat oturuyordu. Milletimizi savaşa sokan Sultan Reşat da değildir. Bizi savaş cehennemine çekenler, 2. Abdülhamid Han'ı tahtından indiren darbeci subaylardır. Yani Enver Paşa ve arkadaşlarıdır. Sultan Reşat, 4 Temmuz 1918'de öldü. Vahdettin ise 31 Ağustos 1918'de padişah oldu. Ve padişahlığından tam iki ay sonra Mondros felâketiyle karşı karşıya kaldı. Tarih öğretmenlerimiz ve bir vali yardımcımız yakın tarihimizin bu çok önemli hadisesini nasıl bilmezler? Bu, dehşet verici bir yanlıştır. İkinci yanlış ise şu: 624 yıllık Osmanlı saltanatında, padişahlık makamında bir tek, ama bir tek vatan haini oturmadı. Vahdettin de kat'iyyen vatan haini değildi son halife Abdülmecid Efendi de vatan haini değildi. Bizim, bazı Cumhuriyet aydınlarımızın, çok yanlış bir inanışları var. Bu adamlar sanıyorlar ki: Cumhuriyet idaremizi sevdirmek için saltanat ve hilâfet makamlarını ihanetle suçlamak lâzımdır. Ve yine sanıyorlar ki, Atatürk'ün kahramanlığı vatanseverliği, Sultan Vahdettin'in korkaklığı ve vatan ihanetiyle ters orantılıdır. Bu, çok yanlış bir değerlendirmedir. Cehaletin, gafletin, ihanetin ötesinde bir garabettir. Herhalde bundan elli yıl kadar sonra, bizim bu okumuş-yazmış takımımız şöyle bir seviye kazanacaktır. Diyeceklerdir ki: Cumhuriyet, ne kadar bizimse, Saltanat ve Hilafet makamları da o kadar bizimdir. Cumhuriyetimizi sevdirmek için saltanata sövmeye gerek yoktur. Atatürk'ün kahramanlığı ve vatanseverliği şunun-bunun korkaklığından, vatan ihanetinden kaynaklanmıyor. Mesela Sultan Vahdettin'in vatanseverliği değil on, değil yüz.. bin üzerinde bin olsa bile, bu hâl, Atatürk'ün kahramanlığından, vatanseverliğinden bir zerre bile koparamaz! Çok değil, elli yıl sonra herhalde böyle düşünebileceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.