Aktütün baskınından sonra, sözlü ve yazılı basınımızda, bazı komutanlarımız eleştirildi. Genelkurmay Başkanlığımız, yapılan tenkitlere cevap verdi: "Bu kabil yazılar, eleştiriler ordumuzu yıpratmaktadır!" dedi. Ordumuzu yıpratmak isteyenler elbette var. Çünkü biz, dünyada, en çok düşmanı olan milletlerin başında bulunuyoruz. Yalnız ben inanıyorum ki, silahlı kuvvetlerimiz, dışarıdan yapılan tahriklere kapılmadığı, siyasete bulaşmadığı, hükümet darbelerine kalkışmadığı müddetçe, şunun-bunun yıpratma gayretleri bir şey ifade etmez. Tarihimizle sabittir: Ordumuzun yıpranması, bölünmesi, birbirine hasım gruplar haline gelmesi, bazı komutanlarımızın, paşalarımızın cehaletleri, gafletleri yüzünden olmuştur. Mesela: Yeniçeri teşkilatımız, cehaletleri ve gafletleri yüzünden ikide bir "istemezüüük" diye kazan kaldırdıkları, siyasete bulaştıkları için, 1826 yılında -kışlaları topa tutularak- ortadan kaldırılmadı mı? İttihat ve Terakki Fırkası mensuplarının vatanseverliklerine hiç kimse toz konduramaz. Vatanperver, fakat bilgisiz ve tecrübesiz paşalar, ordumuzu siyasete bulaştırdıkları için, on yıl içinde koskoca imparatorluğumuzu batırmadılar mı? Parçalamadılar mı? Balkan savaşlarında, subaylarımız arasında ikilik çıktığı için Edirne'yi Bulgarlara kaptırmadık mı? 27 Mayıs 1960 darbesinden önce, siyaset kazanında kaynayan bazı gençlik teşekkülleri, ikide bir meydanlara dökülerek: "Ordu, ordu çok yaşa!", "Ordu gençlik el ele!" diye bağırarak orduyu siyasetin içine çektiler. Bazı subaylarımız oyuna geldiler. Ordumuzu âdeta bir müstevli ordusu durumuna düşürdüler. Yaşar Kemal ve Cevat Fehmi Başkut, darbeci subaylarla yaptıkları röportajları Cumhuriyet gazetesinde yayımladılar. Açın okuyun o konuşmaları. Sordular darbeci subaylara: -Hangi kitapları okudunuz? -Beyaz Zambaklar Memleketi! Başka? Başka kitap yok! -Peki ihtilâl yapmaya ne zaman karar verdiniz? -Demokrat Parti, ezanın Arapça okunmasına izin verdiği zaman! Okumayan, bilmeyen, dışarıdan yapılan tahriklerle bir meşru iktidarı deviren subaylar, ne ordumuza itibar kazandırmışlardır ne de ülkemize huzur getirmişlerdir. Ordumuz sağlam durursa, "yel kayadan hiçbir şey koparamayacaktır!"