Millli mücadele Mondros Mütarekesinin haksız ve tek taraflı uygulanmasına karşı dünya kamuoyunu uyandırmak maksadıyla başlamıştı. Kongreler beyannamelerle bu uyarma yapılmak isteniyordu, fakat İtilaf Devletleri dünya kamuoyuna önem vermeden üstelik İstanbul'u işgal ettiler. Artık Osmanlı İmparatorluğu fiilen tarihe göçmüştü. Kurtuluş ümidi yoktu. Anadolu'da başlayan direnmenin hukuki ve siyasi bir yapıya dönüştürülmesi gerekliydi. Yeni kuruluşun Meclisi Ankara'da toplanacaktı. Mustafa Kemal 19 Martta bu hususta bir talimat yazdı. Buradaki esaslar şunlardı: 1- Ankara'da millet işlerini görmek üzere olağanüstü yetkileri haiz bir meclis toplanacaktır. 2- Bu meclise seçilecekler Milletvekilliği hakkındaki kanuni şartları haiz olanlar arasından olacaktır. 3- Seçim bölgeleri livalar olacaktır. 4- Her livadan beş milletvekili seçilecektir. 5- Seçim kaza ve liva ikinci seçmenleriyle idare ve Belediye Müdafaai Hukuk heyetlerinden mürekkep birer Meclis tarafından yapılacaktır. 6- Her fırka ve zümre aday gösterebilir. Mukaddes mücadeleye iştirak için herkes re'sen de adaylığını koyabilir. 7- Seçimlere mahallin en büyük mülkiye memuru riyaset edecek ve mes'ul olacaktır. Bu talimat gerçek bir demokrasi anlayışı içinde ilk Meclis üyelerinin seçim biçimini gösteren değerli bir belgedir. Bu seçimler dışında ayrıca İstanbul Mebusan Meclisi üyelerinden katılanlar da meclisin üyesi olacaklardı. Anadolu kurtuluş için subayların, memurların, milletvekillerinin her türlü tehlikeleri göze alarak koştukları yer olmuştu. İstanbul'daki ve diğer işgal altındaki yerlerden silah depoları kahramanlar tarafından binbir tehlikeye göğüs gerilerek boşaltılıyor ve silahlar Anadolu'ya takalarla, gemilerle, kağnılarla kaçırılıyordu: Burada bilhassa M.M. teşkilatının ve Karakol Cemiyetinin gayretlerini belirtmek yerinde olacaktır. "Fena zannedilen hadiseler iyi neticeler verebilir" hükmü ile Mustafa Kemal'in "Felaketler insanları ve akılları başında milletleri daima azimkâr ve çetin hamlelere sevkeder. Fikir cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla yürütülemez. "Hassas bir millete karşı irtikap edilen zalimane muamelelerin onu daha ziyade teşvik ettiği denenmiştir." sözü gerçekleşme anlamına girmişti. Artık milletin iradesini temsil edecek ve yürütecek, milletin kudretini toplayacak ve işletecek milli bir teşkilata ve otoriteye ihtiyaç vardı. Bu teşkilat İstanbul hükümetinin zaten çürük olduğu malum siyasetinden uzak olacaktı. Bu siyasetin Mustafa Kemal'in "Nısfet ve merhamet niyaz etmekle millet işleri, devlet işleri görülmez, millet ve devletin şeref ve istiklali temin edilemez, nısfet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur." vecizesini teyit edecek, "bir devletin istinat ettiği esaslar, istiklali tam ve bila kaydışart hakimiyeti milliyeden ibarettir" ve "ilhak ve kuvvet menbaı milletin kendisidir." vecizelerini tahakkuk ettirecek mahiyet ve otorite taşıması lazım geliyordu. Ankara'ya gelen milletvekilleri üç grupta toplanabilir: 1) Mustafa Kemal'in talimatına göre seçilen 232 milletvekili. 2) İstanbul Meclisinden gelen 92 milletvekili. 3) Sürgünden dönen 14 milletvekili. Meclise seçilen 338 milletvekili 66 seçim bölgesinden gelmekte idiler. TBMM, tam üye sayısı 390 kişidir. Ancak ölüm istifa gibi sebeplerle Mecliste hiçbir zaman bu kadar miletvekili toplanmamıştır. Ankara'da toplanan Meclis bir Kurucu Meclis idi. Devletin esaslarını tesbit edecekti. Mustafa Kemal Ankara'dan İsmet Bey ise Edirne'den milletvekili seçilmişlerdi. 23 Nisan 1920 Cuma günü Mustafa Kemal ve sayıları o gün 120 olan milletvekilleri asker saflarını selamlayarak Meclis binasına geldiler. Vatan ve milletin kurtuluşu, selameti ve bağımsızlığı için dua edildi. En yaşlı (75 yaşında) üye Sinop milletvekili Şerif Beydi. Geçici başkanlığa seçildi ve Meclis görevine başladı. Mustafa Kemal 22 Nisan 1920'de bir tamim yollayarak "Bilumum mülki ve askeri makamların ve umum milletin" yeğâne merciinin Meclis olduğunu belirtmişti.