24 Nisan 2001 günü Genel Yayın Müdürümüz Kenan Akın Türkiye gazetemizde "Ermenilerin Hezeyanı" başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Şimdiye kadar Ermeni yalanlarının anavatanı Fransa biliniyordu. Ne var ki artık ABD'nin başı çektiği anlaşılıyor. Nitekim ABD'deki Ermeni lobisi, ekonomik krizdeki Türkiye'nin zayıflığından da yararlanarak faaliyetlerini artırıyor. Türkiye'nin çeşitli dış temsilciliklerinin önünde protesto gösterileri bekleniyor." 24 Nisan geldi geçti, Ermeni nümayişleri yapıldı, ABD Başkanı Bush "Soykırım" lafını telaffuz etmedi. Fakat sözde soykırım iddiaları 50 ABD federe devletinde (eyaletinde) mahalli Meclislerce yasa olarak kabul edildi. Bunlar Arizona, Arkansas, California, Alaska, İllinois, Colorado, Connecticut, Florida, Georgia, Minnesota, Maine, Maryland, Massachusstes, Michigan, Nevada, New Hampshire, New Jersey, New Mexico, New York, Oklahoma, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, Sorth Carolina, Virginia, Washington, Wisconsin'dir. Bir kez Birinci Dünya Savaşı sırasında soykırım (Genocid) kelimesi mevcut değildi. Değerli kardeşim Prof. Dr. İsmet Giritli'nin 20 Nisan 2001 tarihli Türkiye gazetemizde yazdığına göre (Polonya asıllı ABD Savaş Bakanlığı Danışmanı Raphael Lenkin 1944 yılında yayınladığı "Mihver Devletlerinin işgal altındaki Avrupa'daki Yönetimi" adlı kitabında ırk anlamına gelen Yunanca Genos ile Latin kökenli ve öldürmek anlamına gelen cide kökünden oluşan "Genocide-Soykırım" kelimesini üretmiştir. ABD Senatosu Genocide-Soykırım Sözleşmesini Birleşmiş Milletlerin 1948'de kabulünden 8 yıl sonra 19 Şubat 1986 tarihinde onaylamıştır. 1956 Kasımında ABD'de senatoya senatörler Josph Biden, William Proxmire ve Howard Metzenbaum soykırımı veya soykırım teşebbüsünü bir federal suç olarak oluşturan bir yasa tasarısını Senato'ya sundular. Başkan Nixon 4 Kasım 1988'de bu tasarıyı imzalayarak yasa yaptı. Bu tasarıda ABD ülkesi içinde yapılacak bir soykırım veya soykırım teşebbüsü yirmi seneden fazla olmamak hapis ve 1 milyon doları aşmamak üzere para cezası veya her ikisi birden olmak üzere cezalandırılması yer almıştı. Bu hüküm sadece ABD vatandaşlarına uygulanır. Soykırım, çok zalim ve en ağır suçtur ve dikkat edilirse ABD'de hâlâ 20'ye yakın Federe devlette (eyalette) ölüm cezası vardır. Soykırım suçu ise bir kavmi yok etmek suçudur. Halen ABD'de 169 kişinin bombalanması sonucu, ölmeleri üzerine idama mahkum edilen kişi, mayısta öldürülecektir. Böyle olduğu halde soykırımcı vatandaş ABD'liye 20 yıldan fazla ceza verilmemesini öngören kanun maddesi insanı şaşırtmaktadır. ABD'li kanun koyucu soykırımın önemini anlamamış mıdır? Ermeni meselesi başladığında onların koruyuculuğunu Rusya ve İngiltere almışlardı. Fakat Rusya, Bulgaristan'ı kurdurduğu halde onları Rus tahakkümüne girmemeleri üzerine Bulgaristan'ı terketmişti. İngiltere, Birinci Dünya Savaşından sonra İstanbul'u işgal edip 144 kişiyi Ermeni meselesinde sanık addedip Malta'ya sürmüştü. El koyduğu bütün Osmanlı evrakını İngiltere'de inceletip aleyhte dava açmak istediğinde İngiliz hukukçuları "bu belgelerle katliamı isbat edemeyiz, ufak tefek suçlar ortaya çıkar o kadar" diye İngiliz hükümetini uyarmışlar, İngiliz hükümeti de dava açmamıştır. Katliam var idiyse dava açmak, hak aramak için İngilizlere İstanbul'un işgalinden iyi zaman olur muydu? Bu gerçekleşememiştir. Ermeniler ABD'nin Türkiye ile akdettiği 6 Ağustos 1923 tarihli Lozan andlaşmasını (ABD Türkiye ile Birinci Dünya Savaşına girmeyip sadece diplomatik ilişkileri kestiği için 29 Temmuz 1923 tarihli Lozan andlaşmasını imzalamamıştır. ABD ile 6 Ağustos 1923'te ikili ayrı bir Lozan andlaşması imzalanmıştı. Onaylanmasına mani oldular, 1925'te ABD Başkanı Calvin Coolidge'ye müracaat ederek Türkiye'den toprak isteklerini desteklemesini istediler. Tarihi iyi bilen Başkan Coolidge "Sizler Gümrü anlaşmasını imzalayarak" Türkiye'den toprak talebimiz yoktur" maddesini koydunuz. Şimdi ne istiyorsunuz? diye bunlara kapıyı gösterdi. Birinci Dünya Savaşında ABD Dışişleri Bakanı olan Lansing 21 Kasım 1916'da Başkan Wilson'a bir mektup yollamış göç hareketini haklı bulmuş ve harp sahnelerini devletin boşaltabileceğini açıklamıştı. Bu Lansing iyi bir hukukçu idi. Birinci Dünya Savaşı sonunda Hollanda'ya sığınan Alman İmparatorunun iade edilip yargılanması ortaya atılınca "iç hukukta ve milletlerarası hukukta böyle bir hukuk kuralı yoktur. Bunu koyalım ama ancak bundan sonra uygulayabiliriz" demişti haklı olarak.