Atatürk ve din

A -
A +

Yakın tarihimiz tetkik edildiğinde birçok olayın ya hiç yapılmadığı ya da eksik yapıldığı görülür. Eksik yapılanların başında Atatürk'ün dini konulardaki düşünce ve yaptıkları ile ilgili olanlar yer alır. Bu konuda yapılanların çoğu Atatürk'ün inancını olumsuz yönde gösteren ifadelerdir. Oysa gerçek hiç de öyle değildir. Atatürk dinin temel şartları olan namaz, oruç, hac, zekat konularında hiçbir olumsuz eylemde bulunmamıştır. Sadece dinin yerine kaim olan hurafeleri, dinin gereklerinden olmadığı için tekke ve zaviyeleri kaldırmıştır. Kaldırılanları din sayanlar Atatürk'ü dinsiz göstermek için her yolu kullanmışlar. O'nun din konusunda yaptıklarıyla söylediklerini görmemezlikten gelmişlerdir. Ne yazık ki Atatürkçüler de Atatürk'ün bu yönünü hiç işlememişlerdir. (İbrahim Ural, Hakikatı Arayan Adam, Bu da bilmediklerimiz, İstanbul Mart 2009). Bilinmesini istemeyenler bununla da sınırlı kalmamıştır. Atatürk halkın dinini öğrenmesi için Kur'an'ın tefsirini Elmalılı Hamdi'ye, tercümesini İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif'e, sahih hadislerin toplanıp derlenmesini Balanzade Ahmet Nesim Efendiye vermiştir. Bunların yapılması için devletin bütçesine para koydurtmuş, bu para yetmeyince cebinden takviye yapmıştır. Diyanetin tek elden yürütülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. TBMM'nin açılışını Cuma gününe denk getirirken günün kutsiyetine uygun olarak yapılması gerekenlerle ilgili bir tamim çıkarmıştır. Kazım Karabekir Paşa ile birlikte Balıkesir'de Paşa Camii'nde (Ulu Cami) namaz kıldıktan sonra mimbere çıkıp hutbe okumuştur. Bu hutbe şöyledir: "Ey Millet Allah birdir. Şanı büyüktür. Allahın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz hazretleri cenabı Hak tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur seçilmiştir. İnsanlara feyiz vermiş olan dinimiz son dindir. (Başka bir makalemde Hutbenin kalan kısmını yazacağım). Ata'nın İslâm dini ile Hazreti Peygamberi yücelten sözleri çok olduğu halde hiçbir yerde görmek mümkün olmamıştır. Bütün bunlar adeta halktan gizlenmiştir. Evlenirken Latife Hanım'a boynunda taşıdığı altın muhafaza içinde el yazması Kur'an'ı vermiştir: Bu şimdiye kadar beni korudu şimdiden sonra sizi korusun" demiştir. Her sene Gülcemal Vapuru ile Çanakkale'ye gönderdiği hafız ve hocalarla Çanakkale şehitleri için mevlid okutmuştur. Perşembeyi Cumaya bağlayan geceler Yasin okuyan hocayı çağırtarak Kur'an okutmuş ve bu gecelerde içkiden uzak durmuştur. Bunlar da hep sır olarak kalmıştır. İstismar edilip tartışılan konuların başında Atatürk'ün sofrası gelmektedir. Sağ ve sol taraflar bugün dahi bunu istismar etmeye devam etmektedirler. Sofranın kurulduğu salondaki kara tahta, Türkiye ve Dünya haritaları sofranın bir işaret yeri değil bir meşveret yeri olduğunu göstermektedir. Birçok uzman raporlarını burada açıklarlardı. Mustafa Kemal bir geometri kitabı da yazmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.